BM: Zorla yerlerinden edilenlerin sayısı 2015’te rekor seviyede artarak 65.3 milyona ulaştı

Dünya genelinde evlerini terk etmek zorunda kalan 65 milyondan fazla kişinin üçte ikisini (40,8 milyon kişi) ülke içinde yerinden edilenler oluşturuyor, 21.3 milyon kişi mülteci konumunda.

‘Yerlerinden edilen insanlar bir araya gelse dünyanın en büyük 21. ülkesi olurdu’

20.06.2016
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, zorla yerlerinden edilenlerin sayısının 2015’te rekor seviyede artarak 65.3 milyona ulaştığını açıkladı. Bu yerinden edilen insanların bir araya gelmesi halinde dünyanın en büyük 21. ülkesi olacağı anlamına geliyor. Geçen yılsa sığınmacıların sayısı dünyanın en kalabalık 24. ülkesinin nüfusuna denk geliyordu.

Dünya Mülteciler Günü’nde yayımlanan Küresel Eğilimler Raporu’nda savaşlar, çatışma, zulüm, şiddet ve insan hakları ihlalleri nedeniyle 2015’te dünya genelinde zorla yerinden edilenlerin sayısının en yüksek seviyelere ulaştığına dikkati çekti.

Rapora göre, 2015 yılında evlerini terk etmek zorunda kalanların sayısı bir önceki yıla göre 5.8 milyon kişi arttı ve dünya genelinde mülteci konumuna düşen ve sığınma arayan kişilerin sayısı 65.3 milyona ulaştı. Bunun yarısını ise çocuklar oluşturuyor.

Dünya genelinde yerinden edilenlerin sayısı bir ülke nüfusu olsaydı, dünyanın en büyük 21. ülkesi olurdu.

DAKİKADA 24 KİŞİ EVİNİ TERK ETMEK ZORUNDA KALIYOR

Dünya genelinde evlerini terk etmek zorunda kalan 65 milyondan fazla kişinin üçte ikisini (40,8 milyon kişi) ülke içinde yerinden edilenler oluşturuyor, 21.3 milyon kişi mülteci konumunda. 3.2 milyon kişi de gelişmiş ülkelere sığınma başvurusunda bulundu. Dakikada ise ortalama 24 kişi evini terk etmek zorunda kalıyor.

SURİYE, AFGANİSTAN, SOMALİ DÜNYANIN EN FAZLA MÜLTECİ ÜRETEN 3 ÜLKESİ

Dünya genelinde en fazla sığınmacıya kaynaklık eden ülkeler sırasıyla Suriye, Afganistan ve Somali ve mültecilerin yüzde 54’ü sadece bu üç ülkeden geliyor.
Suriye’de 2011 yılından beri 4.9 milyon kişi sığınmacı konumuna düştü. Suriye’yi 2.7 milyon sığınmacı ile Afganistan ve 1.1 milyon ile Somali izliyor.

Sığınmacı kaynağı diğer ülkeler ise Güney Sudan, Sudan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Orta Afrika Cumhuriyeti, Myanmar, Eritre ve Kolombiya olarak sıralanıyor.

TÜRKİYE, DÜNYADA EN FAZLA MÜLTECİYE EV SAHİPLİĞİ YAPMAYA DEVAM EDİYOR

Raporda ayrıca 2015’te 1 milyon mülteci ve göçmenin ulaştığı Avrupa’ya kapılarını kapattığı eleştirisinde bulunulurken, dünyanın sığınmacı yükünü gelişmekte olan ülkelerin taşıdığına vurgu yapıldı.

Dünyadaki sığınmacı nüfusunun yüzde 86’sına gelişmekte olan ülkeler ev sahipliği yapıyor, 4.2 milyon sığınmacı ise en az gelişmiş ülkelerde yaşıyor.
Türkiye ise dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke olmaya devam ediyor.

Rapora göre, Türkiye 2.5 milyon Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapıyor. Türkiye’yi 1.6 milyon sığınmacıyla Pakistan takip ediyor. Lübnan’da 1.1 milyon, İran’da 976 bin 400, Etiyopya’da 736 bin 100 ve Ürdün’de 664 bin 100 Suriyeli sığınmacı bulunuyor.

EN FAZLA İLTİCA BAŞVURUSU ALMANYA’YA YAPILDI

Öte yandan geçen yıl en fazla iltica başvurusu yapılan ülke Almanya oldu. 441 bin 900 iltica başvurusunun yapıldığı Almanya’yı, 172 bin 700 başvuru ile ABD ve 156 bin 400 başvuru ile İsveç izledi.

Geçen yıl 201 bin 400 sığınmacı ise ülkeleri olan Afganistan, Sudan, Somali ve Orta Afrika Cumhuriyeti’ne geri döndü.

‘SORUNLARI ÇÖZMEZSENİZ SORUNLAR SİZE GELİR’

BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi ise, rapora ilişkin yaptığı değerlendirmede, sığınmacıların sayıları ile beraber yabancı düşmanlığının da arttığına dikkati çekti.

Avrupa’nın sadece duvarlarla değil kanunlarla da kapıların sığınmacılara kapattığını ifade eden Grandi, “Sığınmacı krizinde yük sadece birkaç ülkeye yıkılamaz, küresel yük paylaşımı gerekiyor. Sorunları çözmezseniz sorunlar size gelir. Zengin ülkelerin sorunların çözümü için bir an önce adım atması gerekiyor.” dedi.

Sınırları kapatmanın sığınmacı hareketliliğini durdurmayacağını ve göç rotasını değiştireceğini ifade eden Grandi, Türkiye ve AB arasında imzalanan sığınmacı anlaşmasına ilişkin ise şu değerlendirmede bulundu: “Sığınmacı akınının durduğu doğru ama bu anlaşmanın mı yoksa bazı sınırların kapatılmasının mı sonucu bilemiyorum. Sığınmacı akınının durması çatışmaların yaşandığı ülkelerde yerinden edilmelerin sona erdiği anlamına gelmiyor, sorun devam ediyor. Türkiye dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapıyor ve hala sığınmacı akını sorunu ile karşı karşıya.”

sputnik news

**

Göç-Der: Bir milyon insan zorla yerinden edildi; dayanışma gösterelim

Göç-Der, “Zorunlu Göçü Yeniden Düşünmek” adıyla yapılan çalıştayın sonuç bildirgesini açıkladı. Bildirgeye göre, son saldırılarla birlikte bir milyon insan zorla yerinden edildi. Göç-Der, zorunlu göçe uğrayanlarla dayanışma çağrısında da bulundu.
kurt-goc-silvan
20 Haziran 2016 Pazartesi 13:23
AMED – ANF
Göç Edenlerle Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği’nin (Göç-Der) hafta sonu Amed’de düzenlediği “Zorunlu Göçü Yeniden Düşünmek” çalıştayının sonuç bildirgesi açıklandı.
Sonuç bildirgesi ve çalıştay sonrası hazırlanan öneriler, Göç-Der Şube binasında açıklandı.
Göç-Der Şube Eşbaşkanı Yılmaz Kan, son saldırılar ile birlikte bir milyon insanın zorla yerinden edildiğini kaydetti.
Kan, cumhuriyetin kuruluşundan sonra 1925 Şark Islahat Planı ile zorunlu göçün günümüze kadar sistematik bir hal aldığını ifade etti. Şark Islahat Planı’nın göçertme ve asimilasyon politikası olduğunu vurgulayan Kan, 1987 yılında ilan edilen OHAL ile 3 milyon insanın yerinden edildiğini ve 3 bin 500 yerleşim alanın boşaltıldığını söyledi.

‘AĞIR SİLAHLARLA KENTLER YIKILDI’

Zorla yerinden edilmenin çözüm sürecinin bozulması ile tekrar yoğun olarak gündeme geldiğini hatırlatan Kan, Kürt kentlerine karadan ve havadan yapılan saldırılar sonucunda bir milyondan fazla insanın zorla yerinden edildiğini aktardı. Çatışmalı süreç devam ettiği için yerinden edilmenin devam ettiğini vurgulayan Kan, “Kürt kentlerinde devlet ‘kamu düzeni’ adı altında tarihin hiçbir döneminde rastlanılmadığı biçimde aylarca sokağa çıkma yasağı ilan etmiş ve ağır silahlar kullanarak kentleri yıkarak, yakarak tahrip etmiştir. Sokağa çıkma yasağı uygulanan ve saldırıya maruz kalan kentlerin ortak özelliği 90’lı yıllarda köy boşaltmaları sonucunda zorla yerinden edilenlerin gelip yeni yaşam kurmaya çalıştığı kentlerin olmasıdır” dedi.
Zorla yerinden edilen Kürtlerin göç esnasında, göç yollarında ve göç sonrasında başta yaşam ve barınma hakkı olmak üzere ağır hak ihlalleri yaşadığını ifade eden Kan, zorunlu göçün çeşitli toplumsal travmalara neden olacağını kaydetti.

BİLDİRGEDEKİ MADDELER

Toplantıda, sonuç bildirgesi şöyle açıklandı:

“* Bu süreçte yaşanan ağır hak ihlallerine karşı insan hakları alanında çalışan STK’ların kendi uzmanlık alanlarında çalışmalar yaparak bu çalışmalarının sonuçlarını ortaklaştırarak birlikte hareket etmeleri,

* Hükümetin ‘kamulaştırma’ adı altında hukuksuz bir biçimde mülklerine el koyma girişimlerine karşı barolar, hukuk dernekleri ve STK’ların hukukçulardan oluşan merkezi bir komisyonun kurulması, bu hukuksuzluğun iptali için başta stratejik davalar açmak üzere hukuki girişimlerde bulunulması,

* Zorla yerinden edilmiş (kadın ve çocuklar) ve travma geçiren kişilere yönelik psiko-sosyal destek biriminin oluşması,

* Rojava derneğinin göç mağdurlarına yönelik başlatmış olduğu yardım kampanyasına bütün STK’ların aktif destek sunması,

* Göç platformunun öncülüğünde, insan hakları örgütlerinin iş birliği ile saldırıya uğrayan kentlere yönelik bilgi, belge toplayarak bir arşivin oluşturulması,

* Çalıştayda katılımcı STK’ların yaptıkları gözlem ve incelemelerde elde ettikleri verileri ortak bir rapora dönüştürerek kamuoyuna, insan hakları ile ilgili ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlara ulaştırılması,

* Göç mağdurlarına kendi haklarıyla ilgili aydınlatıcı ve yol gösterici bir rehber kitapçığının hazırlanması ve dağıtılması,

* DTK bünyesinde geniş kapsamlı bir göç konferansının planlanması ve yapılması,

* Kürdistan kentlerinde yaşanan bu insanlık dışı uygulamaların bilgi ve belgeleriyle toplumsal bir hafızaya kazınacak bir belgeselin hazırlanması,

* İnsanlık suçu kapsamına giren bu suçları stratejik dava olarak uluslararası yargı organlarına taşınması ve dava edilmesi.”

Göç-Der Şube Eşbaşkanı Yılmaz Kan, son olarak bütün uluslararası kurumları Kürdistan şehirlerinde yaşanan zorunlu göç mağdurlarıyla dayanışmaya çağırdı.

anf

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org