Dokunan yanar!
04 Mayıs 2016
Meclis’te utanç verici görüntülerin ardından HDP milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması konusunda ilk önemli adım atıldı. Meclis Komisyonu’nda AKP, CHP ve MHP’nin ortak hareket edip oy birliği sağlamaları, CHP’nin Anayasa’ya aykırılığını ilan ettiği bir teklife evet oyu vermesi, emrin büyük yerden geldiğinin açık göstergesiydi.
Nasıl, 28 Şubat döneminde Merve Kavakçı’nın Meclis’ten apar topar atılması muhafazakârların demokratik ve haklı taleplerinin önünü kesemediyse, nasıl DEP milletvekilleri Orhan Doğan, Leyla Zana, Hatip Dicle ve Selim Sadak’ın dokunulmazlıklarının kaldırılıp cezaevine atılmaları Kürt meselesini ortadan kaldırmadıysa; HDP’lilere yönelik uygulamanın sonucu da farklı olmayacaktır.
Bu karar, Kürt halkına konu Kürtler olduğunda Türk partilerinin dünya görüşü ne olursa olsun, aynı zeminde buluşabildiklerini ispattan başka işe yaramayacaktır. Kürt meselesinde muhafazakâr, milliyetçi, Kemalist ayrımı ortadan kalkıyor ve hepsi tek bir parti hâline dönüşüyor. Kürtler açısından hepsi Kürt meselesini askeri yolla çözmekten yana olan devlet partileri olarak cisim buluyor.
Bu ülkenin en temel meselesi olan Kürt sorununun çözümü konusunda ”Türk” partileri içinde farklı bir ses ve görüşün ortaya çıkamaması, ilk düdükte hepsinin esas duruşa geçmesi, sorunun demokratik yollarla hallini imkansız hâle getirip askerileştiriyor. Artık Kürtlerin taleplerini konuşmayacağız, tartışmayacağız. Kürtlerin bir nüfus grubu olarak etkisiz hâle getirilme çabalarına tanıklık edeceğiz.
AKP’nin Suriye göçmenlerini Kürt bölgelerine yerleştirme çabaları ortaya çıkacak, Kobane’de yapılamayan Sur’da, Yüksekova’da, Şırnak’ta yapılmaya çalışılacak. Zorunlu iskân, Cumhuriyet’in kuruluşundan bu yana devletin Kürt meselesini çözmede etkili bir aleti olmuştur çünkü.
Başta Selahattin Demirtaş olmak üzere, Batı’da da sempati ve oy toplayan figürlerin dokunulmazlığının kaldırılıp cezaevine atılması, olayları tribünden izleyen Avrupa ülkelerinde de yansımaları olacak gelişmelere yol açacaktır. Kürt meselesi, Türkiye’nin önümüzdeki onlarca yılını rehin alacak, karartacak bir sorun hâline dönüşecektir.
Askerin, barış müzakerelerinden rahatsızlığı en baştan beri netti. Dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, görüşmelerin içeriğinden haberleri olmadığından yakınmış ve ‘kırmızı çizgilerinin’ aşılmasına izin vermeyeceklerini net bir tavırla açıklamıştı. Hem de askerin en zayıf olduğu düşünülen dönemde. 17-25 Aralık sonrası yaşananlar, askerin devlet içindeki gücünü yeniden sağlamasına imkan verdi.
Kürt meselesinin askerileşmesi hızlanırken Avrupa Birliği reformları tamamen bir kenara atıldı. Kıbrıs’ta yürütülen gelişmelerden de bir sonuç alınması bu nedenle mümkün olmamıştır çünkü asker sessiz sedasız bu konularda etkili hâle gelmiştir.
Kürt meselesinin askerileşmesi, AKP’ye temel hak ve özgürlükleri pervasızca askıya alma imkânı tanımakla kalmayacak, imanlı bir kuşak yetiştirilmesi iddiasını güçlendirecektir. AKP’nin imanlı nesilleri sorgulamadan biat eden gençlerden oluşacağı için Kürt meselesine barışçıl çözüm isteyenlerin sayısı da azalacaktır.
Toplum ne kadar farkında bilmiyorum ama cehennem benzeri günler yaşayacağımız kesin. Sonuçları can ve mal güvenliğinin ortadan kalkması, ekonomideki krizin derinleşmesi, koyu taassubun artması, farklı ve renkli olan herkesin ve her şeyin bastırılması olarak yaşanacak bir süreç bu.
CHP biraz farklı olabilse, karargâhla arasına biraz mesafe koyabilse, yakın geleceğe daha umutla bakmak mümkün olabilirdi. Kürt meselesine demokratik bir tavır geliştiremeyen bir parti olarak CHP kurucu kimliğini kesintisiz sürdürüyor ne yazık ki.
http://www.ozgurdusunce.com/ergun-babahan/dokunan-yanar-19550/