MERHABALAR…
Ben RIZA BALKU
2011 yılında Mart ayında TC devletinin kendisine askerlik yapmam için bana askerlik kağıtı geldi.. Ben askerliğin insanlığa karşı bir suç olduğunun bilincinde olduğum için askerliği ilke olarak vicdanıma kabul etmediğim için ret ettim. Bu yüzden 23.01.2011 tarihinde İstanbul Taksim TRT Radyosu önünde yapılan basın açıklamasında Kürt vicdani rettimi kamuoyuna açıkladım.
Bu tarihten sonra vicdani rettimi açıkladığım için TC devletinin hedefi haline geldim. 23 Mart 2012 tarihinde TC devletinin bir komplosu sonucunda tutuklandım. 2014 Temmuz ayına kadar hiç bir somut delil ve hukuki gerekçe olmamasına rağmen toplamda 2 yıl 4 ay TC devletine askerlik yapmamanın bedelini bana böyle cezaevine atarak ödetmiştir.
Tekirdağ 2 nolu Cezaevinde TC devletinin fiziki ve ruhsal olarak sistematik işkencesine maruz kaldım. Bu cezaevinde kaldığım sürede TC devletinin sitematik işkencesi sürdü. 2014 Temmuz ayında cezaevinden tahliye olduktan sonra devletin baskıları durmadı.
TC devletinin kirli savaşına asker olmadığım için her zaman hedef haline geldim. TC devleti tehditlerle ve zorla askerlik yaptırmak istedi. Bu tehditler 29.09.2016 tarihinde daha çok çoğaldı. Bu tehditle ilgili TC devletine savcılığa yaptığım suç duyurusunda da hiç bir sonuç çıkmamıştır.
En son TC devletinin kirli savaşlarına ortak olmayarak insanlığa halkıma ve vicdanıma karşı suç işlememek için TC devletine askerlik yapmayı red ederek suç işlemek istemedim. Dini inancım, etnik kimliğim ve siyasal görüşlerim ve daha birçok nedenden dolayı vicdanı reddimi açıklıyorum.
İnsan öldürmeyi öğrenmek ve hayatım boyunca bundan dolayı vicdan azabı çekmek istemiyorum. Halkıma ve masum insanlara terör estiren TC devletine ise asla hiçbir şekilde askerlik veya kamu hizmetinde bulunmak istemiyor, şimdiye kadar akıtılan ve bundan sonra akıtılacak olan kana ve kirli savaşa ortak olmak istemiyor ve vicdanı reddimi açıklayarak barışa katkıda bulunmak istiyorum.
Bir insan olarak her türlü cinayete ve ve cinayet işlemek için bir araya gelmiş orduya ve tabi ki savaşa karşıyım. Benden askerlik yapmamı istemekle, yapmış olduğunuz bütün rezilliklere, kirli savaşa, kardeş kanına ortak olmamı anaların gözyaşına, beddualarına ve insan katili olmamı istiyorsunuz. Ancak ben Ordunuzun ve ”Ordu Devletinizin” şimdiye kadar sistematik olarak yaptığı rezilliklere şahit olmuş bir kişiyim. Size askerlik veya en ufak bir hizmet yapmakla VİCDANSIZ olduğumu kanıtlamamı istiyorsunuz. Ancak ben sizi ve size hizmet etmeyi kesinlikle redediyorum……
Kısacası size askerlik yapmam için hiçbir nedenim yok aksine yapmamam için binlerce nedenim var….
Bu belge ile vicdani reddimi ilan ediyorum. Ben 01.03.1988 tarihinde Batman Kozluk doğumlu 111031222292 T.C kimlik numaralı RIZA BALKU.
**
60 genç vicdani reddini açıkladı
Kardeşlerinin kanını dökmek istemeyen Kürt gençleri, İstanbul TRT Radyosu önünde yaptıkları eylemle “Bu orduya asker olmayacağız” dedi. Yaklaşık 60 genç vicdani reddini açıkladı.
Etkin Haber Ajansı / 23 Ocak 2011 Pazar, 16:54
İSTANBUL- Yaklaşık 60 Kürt genci, İstanbul’da yaptıkları eylemle, vicdani retçilerini açıkladı. TRT Radyosu önünde bir araya gelen Kürt gençleri, askeri kışla önünde açıklama yapmak istedi ancak polis tarafından engellendi. Bunun üzerine burada basın açıklaması yapan gençlere, BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel ve BDP İl Eş Başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar ile parti üyeleri destek verdi. 300’ü aşkın kişinin katıldığı eylemde, 60 genç vicdani reddini açıkladı.
“İnkarcı ve imhacı ordunun bir neferi olmayacağız” ve “Ji bo xwîna birayê xwe nerijînim ez naçım leşkeriyê” yazılı pankartların açıldığı eylemde “Şerzan’ın katillerine asker olmayacağız”, “Orman yakan orduya hayır”, “Halkın vicdanı orduyu ret ediyor” ve “Ordunun askeri değil halkımızın gerillasıyız” yazılı dövizler taşıdı.
“TC şaşırma bizi dağa çıkarma”, “Biz katliamcı olmayacağız”, “Öldürmeyeceğiz, ölmeyeceğiz kimsenin askeri olmayacağız” ve “Savaşa hayır barış hemen şimdi” sloganları atıldı.
MÜREKKEP YERİNE KAN KULLANILMIŞTIR
Grup adına açıklama yapan Ahmet Demirsoy, egemenlerin tarihinin aynı zamanda savaş, yıkım, ölüm tarihi olarak adlandırmanın yersiz bir tespit olmayacağını ifade etti. Demirsoy, “Çünkü egemen bir dille yazılmış olan bu tarihte, kalem yerine silah, mürekkep yerine kan kullanılmıştır” dedi.
Savaşların gerekçeleri sorgulanmadan ajite sözlerle kahramanlık hikayeleri anlatılarak bu günlere gelindiğini ve ölümler ile savaşların meşrulaştırıldığını kaydeden Demirsoy, “Türkiye, İran, Suriye, Irak ve dünyanın çoğu ülkeleri gibi kuruluşundan bu yana kendilerini ülkenin tek sahibiymiş gibi gören devletçi militarist güç odakları, kendilerini dokunulmaz görüp, dudaklarından çıkan sözleri yasalar haline getirdikleri gibi, bunu bir tabuya dönüştürdüler. Çünkü onların düşüncelerinin temelinde öldürme, itaat kültürü ve tekleşme yatar. Bunlar hoşgörünün, özgürlüğün ve çoğulculuğun önündeki en büyük engellerdir. Militarizme endeksli sistemleri bulunan devletlerin, halklara, dünyaya, doğaya sunacakları ölüm, acı ve felaket dışında hiçbir şey yoktur” diye konuştu.
TSK İÇİNDE NEDEN YER ALALIM
Türkiye’de Kürt sorununun çözümsüzlüğüne değinen Demirsoy, dayatmaları kabul etmediklerini ifade etti. Ahmet Demirsoy şöyle konuştu: “Bizleri halkımızla çatıştırmak isteyen bir avuç üniformalıdan daha cesaretli davranıp irademizi ortaya koymazsak, kaybetmeye mahkumuz. Sesimiz onlardan daha gür çıkmalıdır. Kürt sorununa inkarcı, tek tipçi yaklaşan onlardır çünkü. Savaşların bir çözüm değil, sorunun daha da derinleşmesine de neden olduğunu söyleyebiliriz. Çocukluğumuzla başlayan inkarcı söylemden vazgeçmeyen devletçi militarist sistem, savaşın sürdürülmesinin ve gençlerin öldürülmesinden birinci derecede sorumludur. Benliğimizi yok sayan, insani erdemlerimizden bizi uzaklaştıran, adeta öldüren canlı canlı bir robota dönüştüren, askere giden Kürt gençlerinin intihar süsüyle katledildikleri TSK içinde neden yer alalım?”
Eylemde bir Türk kadını olarak Edanur Baydeniz ile Kürt genci Sefa Çelik vicdani retlerini açıklarken, yaklaşık 60 kişi de isimlerini yazdırarak vicdani ret hakkını kullanacaklarını bildirdi.
TUNCEL: GENÇLERİN BARIŞ ÖZGÜRLÜK HALAYINA DURMALARINI İSTİYORUZ
BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, Kürt ve Türk gençlerinin çok onurlu ve güzel bir girişimde bulunduklarını ifade etti. Tuncel, “Burada ortaya çıkmıştır ki gençlerimiz artık ölmek istemiyorlar. Başbakan silahın bir enstrüman olduğunu söylüyor. Biz de diyoruz ki bu böyle değildir. Enstrüman ise biz Kürt ve Türk gençlerinin hep beraber barış, demokrasi ve özgürlük halayına durmalarını istiyoruz. Bizim talebimiz nettir. Artık gençlerin ölmesini istemiyoruz. Vicdani ret hakkını sonuna kadar biz de BDP olarak savunuyoruz ve arkadaşlarımızı destekliyoruz” diye konuştu.
Eylemde Yurtsever Demokrat Gençlik ve Barış İçin Vicdani Ret hareketi adına da konuşmalar yapıldı.
Açıklamanın ardından alkış ve sloganlarla yürüyüşe geçen eylemciler ile çevik kuvvet polisleri arasında gerginlik yaşandı. Polis nezaretinde yürüyüşe geçen grup, daha sonra Tarlabaşı yönüne ilerleyerek dağıldı.