İHD: 2016’da Doğu ve Güneydoğu’da 46 bin 292 hak ihlali yaşandı
Hatice Kamer Diyarbakır
23 Ocak 2017
İnsan Hakları Derneği (İHD), Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerinde 2016’da hak ihlallerin büyük bir artış gösterdiğini, yıl içinde 46 bin 292 hak ihlali vakasının meydana geldiğini açıkladı.
İHD Diyarbakır Şubesi, hazırladığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi 2016 Yılı İnsan Hakları İhlalleri Raporu’nu yayımladı.
Derneğin Diyarbakır Şube Başkanı Raci Bilici, ‘bölgede yaşanan insan hakları ihlallerinin 2016 yılında yaşanan çatışmalı ortam ve devam eden OHAL uygulamaları nedeniyle sistematik bir şekilde artış gösterdiğini’ söyledi.
Çatışmalarda 451’i sivil, 1757 kişi yaşamını yitirdi
Raci Bilici “Sivil yargısız infazlar, işkence ve kötü muamele, toplanma ve gösteri hakkına yönelik müdahaleler, düşünce ve ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, kadına ve çocuklara yönelik şiddet, ekonomik ve sosyal haklardaki kayıplar gibi pek çok değişik ve kategorik konularda ihlaller açığa çıkmıştır” dedi.
İHD’nin raporuna göre 2016 yılındaki çatışmalarda 1757 kişi hayatını kaybetti.
Bu kişilerden 456’sı güvenlik gücü, 816’sı örgüt üyesi, 451’i sivil.
Yasadışı örgüt eylemleri sonucu 116 kişi hayatını kaybetti
Yasadışı örgüt eylemleri sonucunda ise 116 sivilin öldüğü, 760 sivilin yaralandığı belirtildi.
Raporda 2016 yılı içinde 6860 kişinin gözaltına alındığı, bu sayının 150’sinin çocuk olduğu ifade edildi.
Gözaltında 216 işkence vakasının görüldüğü de raporda yer alan bir diğer veri.
Raci Bilici, ’15 Temmuz darbe girişimi sonrası yayınlanan KHK’larla, pek çok toplumsal kesimin ağır hak ihlallerine ve mağduriyetlere maruz bırakıldığını’ savundu.
HDP Eş Genel Başkanlarının da aralarında bulunduğu 11 HDP’li parlamenterin tutuklanmasını, DBP belediyelerine kayyum atanmasını da eleştiren Bilici, “Milletvekillerinin tutuklanması durumunda da olduğu gibi, belediyelere kayyum atanması ile seçmen iradesi yok sayılmıştır” ifadesini kullandı.
“Basına yönelik ağır baskı ve sansür; gazete, televizyon ve radyoların kapatılmasına kadar vardırılmıştır” diyen Diyarbakır İHD Başkanı Raci Bilici, 131 gazetecinin cezaevinde bulunduğu ve 229 gazetecinin yargılandığını belirtti.
Açık hava toplantıları, demokratik gösteri, yürüyüş ve etkinlikler, ‘güvenlik’ gerekçe gösterilerek yasaklandığını hatırlatan Bilici, bu uygulamaya tepki gösterenlerin, kolluk kuvvetlerinin sert müdahalelerine maruz kaldığını söyledi.
Bilici: Hasta tutuklular adeta kaderine terk edilmiş durumda
İHD raporunda cezaevlerinde pek çok konuda ihlaller meydana geldiği, işkence ve kötü muameleye maruz kalan mahpusların sağlık ve iletişim haklarının ihlal edildiğini ve çeşitli disiplin suçları ile tecrit ve izolâsyonun uygulandığı iddia edildi.
Raci Bilici, 323’ü ağır olmak üzere 905 hasta tutuklunun cezaevlerinde ‘adeta kaderine terk edilmiş durumda’ olduğunu söyledi.
Raporda bir başka hak ihlalinin ise OHAL uygulamaları ve çatışmalı ortam nedeniyle ilan edilen özel güvenlik bölgeleri ve sokağa çıkma yasakları ile meydana geldiği savunuldu:
“İletişim, sağlık ve eğitim haklarının kullanımında aksaklıklara neden olurken, hayvancılık ve tarım faaliyetleri durma noktasına gelmiştir. Kimi köylere askerlerce düzenlenen baskınlarda ise, yurttaşların işkence ve kötü muameleye maruz kaldıkları iddia edilmiştir.”
Numan Kurtulmuş’tan yeni KHK’larla ilgili açıklama: Gözaltı süresi 7 gün
Öte yandan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Resmi Gazete’de yayımlanarak, yürürlüğe giren dört yeni Kanun Hükmünde Kararname (KHK) hakkında bilgi vererek gözaltı süresinin 7 güne indirildiğini açıkladı.
Kurtulmuş, “Yine KHK’lar kapsamında, önemli bulduğumuz bir başka husus gözaltı süresinin 30 günden 7 güne indirilmiş olmasıdır. Gözaltında bulunanlar 7 gün içerisinde hakkında işlem yapılacak ve avukatlarıyla görüşme yasağı da kaldırılarak avukatlarıyla görüşme imkanı sağlanacaktır” dedi.
Başbakan Yardımcısı, OHAL İşlemlerini İnceleme Komisyonu kurulduğunu da belirterek KHK komisyonun işleyişi ile ilgili şunları söyledi:
“OHAL kararları çerçevesinde işten atılanlar, uzaklaştırılanlar, açığa alınanlar, kapatılan dernekler, vakıflar, devredilen şirketler bu alanda alınan bütün kararlarla ilgili bir itiraz merci ve bu kararların gözden geçirileceği bir kurum olarak 7 kişilik komisyonun kurulması kararlaştırılmış; bu komisyonun da 2 yıl süreyle çalışması öngörülmüştür.”
Gerekli görülmesi durumunda iki yıldan sonra da Bakanlar Kurulu kararıyla birer yıl süreyle çalışma takvimininim uzatılabileceğini söyleyen Kurtulmuş şunları ekledi:
“Bu süreçte yapılan bir eksiklik varsa onun giderilmesi, tamamlanması; eğer birtakım hatalı kararlar alınmışsa bu kararların düzeltilmesine imkân tanıyan etkili bir iç hukuk sürecidir”
Kaynak: BBC