İHD 2018 Raporu: Zorunlu askerlik yaparken en az 10 kişi şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi

Rapora göre Türkiye’de 385 Ceza ve İnfaz Kurumunda Kasım 2018 itibariyle 260.144 tutuklu ve hükümlü var. Üstelik 430 bin civarında kişi de denetimli serbestlik kıskacında.

İHD “2018 Türkiye İnsan Hakları İhlalleri Raporu”nu açıkladı

İnsan Hakları Derneği, “İnsan Hakları İhlalleri Raporu”nu açıkladı. Raporda, “OHAL rejimi kalıcı hale getirildi” vurgusu yapıldı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) “2018 yılı Türkiye’de İnsan Hakları İhlalleri Raporu”nu açıkladı.

“Türkiye, 2018 yılının ilk yarısını OHAL yönetimi altında geçirdi” denilen raporda, “21 Temmuz 2016’da ilan edilen ve yedi kez uzatılarak 19 Temmuz 2018 tarihine kadar süren ve çoklu hak ihlallerine yol açan OHAL rejimi, Anayasa’nın çizdiği sınırların açıkça dışına çıkan denetimsiz bir yönetim biçimi tesis etti ve bunu kalıcı hale getirdi” vurguları kullanıldı.

Rapora göre OHAL koşullarında tespit edilen bilançodan öne çıkan noktalar şöyle:

* “KHK’lerle 135.147 kamu görevlisi ihraç edildi.

* Toplam 4.395 hâkim ve savcı ihraç edildi.

* Yazılı ve görsel medya başta olmak üzere kapatılan basın yayın kuruluşu 201 olup sadece 25’inin açılmasına izin verildi.

* Bu sürede çok sayıda gazeteci tutuklandı. Hâlâ en az 171 gazeteci tutuklu ve hükümlü olarak cezaevinde.

* 2016 yılında Cumhurbaşkanına hakaretten dolayı 4187 kişiye dava açılmışken bu sayı 2017 yılında 6.033 kişiye yükseldi. Yine ‘yasadışı örgüt propagandası’ yapmaktan dolayı 2016 yılında 17.322 kişiye dava açılmışken bu sayı 2017 yılında 24.585’e yükseldi.”

Raporda 22 Mayıs 2017’de oluşturulan OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun ağır işleyişi ve aldığı yetersiz kararlar ile OHAL sonuçlarının kalıcı etkisini arttırdığının altı çizildi.

YAŞAM HAKKI İHLALLERİ TAVAN YAPTI

Raporun en önemli bölümlerinden biriyse yaşam hakkı ihlallerinin işlendiği bölüm. Buna göre 2018’in ilk 11 ayında, Kolluk güçlerinin yargısız infazı, dur ihtarına uyulmadığı gerekçesiyle veya rastgele ateş açması sonucu 20 kişi yaşamını yitirdi, 15 kişi yaralandı. Sınır bölgelerinde kaynağı beli olmayan rastgele veya hedef gözeterek yapılan atışlar sonucunda 10 kişi yaşamını yitirdi, 41 kişi yaralandı. Silahlı çatışmalar nedeniyle 107’i güvenlik gücü (asker, polis, korucu), 391’i militan, 4’ü sivil olmak üzere toplam 502 kişi yaşamını yitirdi. Güvenlik güçlerine ait zırhlı araçların çarpması sonucu da 7 kişi yaşamını yitirdi. Mayın ve sahipsiz bomba vb. patlaması sonucu 3 kişi de yaşamını yitirdi. Cezaevlerinde en az 23, gözaltı yerlerinde ise biri trans kadın olmak üzere en az 5 kişi şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Zorunlu askerlik yaparken en az 10 kişi de şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. 2018’de 1923 işçi yaşamını yitirirken, yine en az 320 kadın da erkek şiddeti nedeniyle yaşamını yitirdi.

İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELEDE ARTIŞ

Rapora göre, 2018’de 356’sı gözaltında kaba dayak ve diğer yöntemlerle, 246’sı gözaltı yerleri dışında ve 2598’si güvenlik güçlerince müdahale edilen toplantı ve gösterilerde olmak üzere toplam 2719 kişi işkence ve diğer kötü muamele ile karşılaştı. Cezaevlerinden yapılan şikâyet başvurularında ise 1149 kişi işkence ve kötü muameleye uğradığını belirtti, 160 kişi ise ajanlık dayatması nedeni ile işkence ve kötü muameleye uğradığını söyledi.

TÜRKİYE’NİN KANAYAN YARASI: CEZAEVLERİ

Rapora göre Türkiye’de 385 Ceza ve İnfaz Kurumunda Kasım 2018 itibariyle 260.144 tutuklu ve hükümlü var. Üstelik 430 bin civarında kişi de denetimli serbestlik kıskacında. İHD bu konuda “Ülkenin genel atmosferini yani toplumun tamamen denetim altında tutulduğunu ve çok büyük bir kitlenin özgürlüğünün kısıtlandığını veya özgürlüğünden mahrum bırakıldığını görüyoruz” yorumunu yapıyor.

Raporda OHAL sürecinde tutuklu ve hükümlülere yönelik cezaevlerindeki işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarında artış olduğu vurgulanıyor ve “Cezaevine çeşitli nedenlerle (çıplak arama, kelepçeli muayene, ayakta tekmil vererek sayım gibi) girişte ve sonrasında devam eden kaba dayak, siyasi suçlardan tutuklananların “terörist” olarak suçlanması ve bu gerekçeyle dövülmeleri, her türden keyfi muamele ve keyfi disiplin cezaları, hücre cezaları sürgün ve sevk uygulamaları yakın tarihte görülmedik boyutlara ulaşmıştır” deniliyor.

Yine raporda cezaevlerinde toplam 458 ağır hasta mahpusun bulunduğunun altı çiziliyor. Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlatılan açlık grevlerinin de cezaevlerine yayıldığı belirtilen raporda açlık grevlerinin bitirilmesi için tecridin kaldırılması gerektiği ve yasaların herkes için eşit uygulanması gerektiğinin altı çiziliyor.

186 AKADEMİSYENE HAPİS CEZASI

Raporun ‘Düşünce, ifade ve inanç özgürlüğü’ bölümünde ise Barış İçin Akademisyenlerin yargılamalarına dikkat çekiliyor. 5 Aralık 2017 tarihinden bu yana 605 akademisyene dava açıldığı, yerel mahkemede sonuçlanan davalarda 186 akademisyene hapis cezası verildiği ve bunlardan 32 kişinin de cezalarının ertelenmediği belirtiliyor.

DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ AYAKLAR ALTINDA

Raporda kapatılan Özgür Gündem gazetesiyle dayanışmak için nöbetçi genel yayın yönetmenliği yapan 39 kişiye de davalar açıldığı ve yargılamaların sürdüğü belirtiliyor.

Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle 100 binlerce TL para cezası ve onlarca yıl hapis cezası tehdidi altında bulunan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin’in her an hapse girme tehdidi altında olduğu raporda ifade ediliyor. Bu bölümde “İnsan hakları savunucuları Osman Kavala, Hasan Ceylan ve Özgür Ateş ile Avukat Selçuk Kozağaçlı şahsında tutuklu avukatlar bir an önce serbest bırakılmalıdır” çağrısı da yapılıyor.

TOPLANTI VE YÜRÜYÜŞLERE ENGELLER

Raporda, 2018 yılında toplantı ve gösteri hakkına da saldırı olduğu belirtiliyor: “621 kez başta Ankara ve İstanbul olmak üzere “İşimi geri istiyorum” talebi ile gerçekleştirilen eylemlere, 10 kez Cumartesi Annelerinin açıklamalarına, 3 kez çalışma koşullarının iyileştirilmesi amacı ile yapılan İstanbul Havalimanı İşçilerinin eylemlerine olmak üzere toplumun çok çeşitli kesimlerinin (Ücretlerini Alamayan İşçiler, Ataması Yapılmayan Öğretmenler, sendikalar, çiftçiler, üniversitesi öğrencileri ve Hocaları, Kadın Platformları, LGBTİ+ hareketinin unsurları, mahalle sakinleri, siyasi partiler, dernekler, meslek örgütlerinin) düzenlemek istediği barışçıl gösterilere toplam 849 müdahalede bulunulmuş, insanlar işkence düzeyine ulaşan polis şiddetine maruz kalmış olup, 2598 kişinin şikayeti söz konusu olmuştur.”

MÜLTECİLER “GÖNÜLLÜ GERİ DÖNÜŞ”E ZORLANIYOR

Raporun mültecilerle ilgili bölümünde ise Geri Gönderme Merkezleri’ne dikkat çekiliyor: “Başta avukata erişimin önemli bir sorun olduğu GGM’lerde; uzun kalış süreleri ve yetersiz bilgilendirme, burada kalan kişileri ciddi bir belirsizliğe sürüklemektedir. Bu durum, mültecileri istemedikleri halde ülkelerine “gönüllü geri dönüşe” itmektedir.” Yine Türkiye’de yaklaşık 4 milyon mültecinin olduğu vurgulanırken, bu kişilerin Türkiye’de yedinci yıllarını tamamlamış olmalarına rağmen hukuken ‘Geçici Koruma Statüsü’nde olduğu ve iltica hakkına erişemedikleri vurgulanıyor. (İstanbul/EVRENSEL)

Kaynak: Evrensel

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org