EBEKLER, KAKAİLER VE TÜRKMENLERİN BÜYÜK TRAJEDİSİ
Milliyet’in deneyimli muhabiri Namık Durukan; IŞİD saldırısı nedeniyle Birinci Dünya Savaşı sonrasına benzer trajik göç dalgalarının yaşandığı Irak’ta, tarih sahnesinde tutunmaya çalışan küçük grupların büyük insani trajedisini yerinde gözlemledi. Bu çerçevede Şebek, Kakai ve Türkmen ailelerin bulunduğu hangarlarda, yaşanan dramı yerinde görüntüledi. Bir süre önce hangarlara yerleşen aileler, acil yardım bekliyor. IŞİD’in bölgeden atılması için başta ABD veİngiltere’nin Kürt yönetimine destek vermesini isteyen aileler, “Bir kuru ekmek bir bardak su bulamasak ta kendi köyümüzde, toprağımızda ölmek istiyoruz” dediler. Ailelerin tepkileri şöyle:
Ferhan Abdullah Kazım: Musul’un Hamdane ilçesi ve çevre köylerinden göç ettik. Kampta Şebek, Kakayi ve Türkmenler yaşıyor. Bin aile buradayız. Cadde ve kaldırımlarda güneşin altında yaşıyorduk. Bizi kampa getirdiler. Şimdi biraz rahat nefes alabildik. Biz evlerimize gitmek istiyoruz. En büyük servetimiz bu olacak. Evimizde olalım da bir parça ekmek bir bardak su bile bize yeter.
Aziz Kakeyi: Hayvanlarımı, traktörümü, her şeyi bırakıp kaçtık. Biz Şebek, Kakayi, Türkmen, Kürt ve Arap kardeşçe yaşıyorduk. Büyük bir felaket yaşadık. Dünya görsün, duysun. İnsanlık için büyük utançtır. Hangi dinde bunun yeri var.
Mella Hasan: Ben Şebek’im. 1 milyondan fazla Şebek yaşıyor Irak’ta. Nerede BM, nerede yardım kuruluşları; niye bize yardıma gelmiyorlar? Bölge devletleri nerede? Musul’da Müslüman, Hıristiyan, Arap, Tüakmen, Kürt kardeşçe yaşıyorduk. Aramıza nifak soktular. Ezidi, Hıristiyan, Şebek ve diğerleri hepsi kardeştir. Önemli olan insanlıktır. Irak’ı bitirdiler. Biz kimse ile kavga etmedik, kimsenin malına mülküne göz dikmedik. Kendi evimizdeydik, yaşamaya çalışıyorduk. Uluslararası yardım kuruluşları, büyük ülkeler nerede, niye bize yardıma gelmiyor. Kaçarken yakınlarımızı kaybettik, arkalarından bir Fatiha bile okuyamadık.
Faris Abbas Aşur: Musul’un Bartella kasabasındanım. Şebek’im. Ne paramız ne elbisemiz kaldı. Bu halimize bak. Muhacir olduk, yerimizden yurdumuzdan olduk. Ben bu devlete 24 yıl hizmet ettim. Askerdim. Şebek’leri İsrail gibi görüyorlar. Halimize bak, üzerimde bir elbisem var, yıkayıp yıkayıp giyiyorum. Çocuklarımız hepsi hasta. Ben Müslüman’ım ama izin versinler İsrail’e göç edeyim. Müslüman’ın Müslüman’a yaptığını İsrail bile yapmadı. Bizlere merkezi Irak hükümeti sahiplenemedi, umudumuz Mesud Barzani‘de.
Muhammet Hamdi Bacarani: Hanekin’liyim. Musul’da oturuyordum. Paramız yok, karnımız doymuyor, çocuklar hasta. Burası cezaevi gibi. Erbil’e gitmemize izin verilmiyor. Burası cezaevi mi? Pazara gidip ihtiyaçlarımızı karşılamak istiyorum ama bırakmıyorlar.
Hamdiye Muhammet: Karakuş’tan geliyorum. IŞİD saldırınca bütün köyümüzdeki hayvanlarımızı, eşyalarımızı bırakıp kaçtık. Nereye gideceğimizi bilemiyoruz. Necef’e gitmek istiyoruz ama buradan çıkamıyoruz. Beş oğlum var, gelin ve torunlarım var. Evimize dönmek için hayırlı haberler bekliyoruz.