2011 17 Aralık-Kazım Birdal Tüfekci (Eşitlik ve Demokrasi Partisi Çorum Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısında vicdani reddini açıkladı)
Merhaba arkadaşlar,
Sözlerime başta şuanda Kasımpaşa Askeri Cezaevi’nde yatmakta olan Muhammed Serdar DELİCE olmak üzere bütün vicdani redcilere selamlarımı göndererek başlamak istiyorum.
Adım Kazım Birdal Tüfekci. Çorum’da doğdum. Şu anda Bilecik 9. Jandarma Alay Komutanlığı’na askerlik için çağrılıyorum. Devletin beni eğitmek için belirlediği yer belli olduktan bir süre sonra artık böylesi bir açıklamayı yapmaya, düşüncelerimi ve bu konudaki tavrımı net bir biçimde ortaya koymaya karar verdim.
Kendimi Türkiye Cumhuriyeti’nin bir askeri olarak görmüyor, hakkımda açılacak bütün davaları ve iddiaları reddediyorum. Ne firardayım, ne de kaçağım. Bu zorunlu askerlik görevini reddediyor, vicdani reddimi açıklıyorum.
Ben kaçak yaşayıp, köşe bucak sığınacak yer arayacağıma; gerçekleri ve insan olduğumu siz kamoyu önünde açıklıyorum. Zorla askere götürülüp insan öldürmeye zorlandığım, cinayet işlemek zorunda bırakıldığım, insanlara zulmetmek için eğitilip insan vücudunu ve ruhunu öldürme sanatını öğrenmeye zorlandığım taktirde; buna direneceğimi, hiçbir koşulda egemenlerin tetikçisi olmayacağımı deklare ediyorum.
Bu açıklamayı yaptığım andan irtibaren başıma geleceklerden haberim var. Zira sizlerin Kürdistan topraklarında kimyasal silahlar kullandığınızı, 19 Aralık 2000 de nasıl cellat kesildiğinizi, 12 Eylül de egolarınızı kanla, işkenceyle beslediğinizi ve diğer tüm pisliklerinizi biliyorum. Kendi egemenliğinizi devam ettirebilmek için kendi halkınıza dahi nasıl zulm ettiğinizden ve hatta bana açacağınız davalarda katlettiğiniz bu halkı “Davacı: Türk Milleti” yazarak pisliklerinize alet edeceğinizden, nasıl cinayet şebekeleri kurduğunuzdan ve uluslar arası terör örgütü NATO ‘ya üye olduğunuzdan haberim var. Tüm bunları bilmeme rağmen “sizden korkmuyorum” narası atmıyorum burada! Evet ben sizden ve sizin gibi canilerden korkarak yapıyorum bunu! Ama en çokta, size benzemekten korkuyorum!
Gül kokusu henüz 50’li yaşlarda olmasına rağmen 80 yaşındaki gibi görünen bir annem var ve çok endişeli.. Babam belki tam olarak nedenini kendisi bile bilmeden yüzünü insanlardan kaçırarak ağlıyor, arasıra gözlerindeki hüznü farkedebiliyorum. Üzülmüyor değilim bu duruma. Ancak annem – babam ve kardeşlerim ağlamasın diye başka annelerin başka babaların kimisi daha çocuk yaşta olan gencecik oğullarını ve kızlarını öldüremem ve bu kan kokan vahşetinize ortak olamam.
Bu yazılanları okuyup kendisini vatanperver olarak görüp herşeyi bildiklerini zanneden zavallılara sesleniyorum: vatanınızın da sizinde canınız cehenneme! Belki bu şekilde eğitilmemiş olsanız belki bu iğrenç dünyada var olmasanız bu şekilde düşünmeyeceksiniz: sizleri bu şekilde vahşi bir canavar yapan kapitalizme direnin! Ben vatansever değilim vede vatan kavramınızı red ediyorum.
Militarizmin gölgesinde kendisini yabancı hisseden ve insan olduğunu hatırlayan arkadaşlara sesleniyorum:
Kafalarınızı kumdan çıkarıp namlularınıza karanfil sokun. Özgürlük karşısında silahlarınızı bırakarak insanlığa teslim olun!
Hemen pazartesi günü şayet alel-acele tutuklanıp kışlaya ve dolayısıyla da askeri cezaevine götürülmez isem bu açıklamanın bir kopyasını Bilecik 9. Jandarma Alay Komutanlığı’na, Genel Kurmay Başkanlığına ve Savunma Bakanlığına göndereceğim.
Açıklamamı şu aşağıdaki sözlerle bitirmek istiyorum:
Savaşlarla, cinayetler, tecavüzlerle bezenmiş bir yolu yürüyoruz insanlık olarak.. En mutlumuz gözlerini hiç açmayan.. Kulaklarımızda hep günahsız ölenlerin çığlıkları.. Yoruldum her cinayete ortak olmaktan.. Siz bakmasanız da olur.. Ben kaldırıyorum başımı..