Askerlik yasası değişikliği yetersiz!
YKP Yürütme Kurulu son askerlik yasası değişiklik önerisi değerlendirdi. Açıklama şöyle:
Askerlik Yasasında yapılmaya çalışılan değişiklik çok kısıtlı da olsa bazı olumluluklar barındırmakta ama yetersizdir.
Kıbrıs’ın kuzeyinde hala savaş koşulları devam ettiği varsayımı üzerinden verili durum ele alınarak düzenleme yapılmaya çalışılmaktadır ki bu gerçeklerle bağdaşmamaktadır.
Çok kısa bir süre içinde çözüme gitmekte olduğumuz, bir antlaşma imzalanırkenden GKK ve RMMO lav edileceği daha önceki antlaşma taslaklarında yer aldığına göre, düzenlemeler ve değişiklik çalışmaları bunu hedef alacak şekilde yapılmalıdır.
Adadaki silahlanmaya gereksiz şekilde harcanan para ile Kıbrıs’ta yaşayan herkesin eğitim, sağlık ve diğer kamusal ihtiyaçlarının daha iyi karşılanmasına yönelik yatırımlar yapılsa, bugün yaşadığımız birçok sorunun üstesinden rahatlıkla gelebileceğiz.
Bu nedenle çalışmaların askeri harcamaları azaltıcı, savaş koşullarını pekiştirici değil barış koşullarına hazırlık özellikleri barındırması gerekir ki yapılmaya çalışılan yasal düzenlemelerde bu yön çok zayıftır.
Vicdani ret hakkı
Vicdani ret hakkı ile ilgili düzenleme de ciddi hatalar barındırmaktadır.
Öncelikle vicdani retçi asker olmadığı için askerlik yasası içinde düzenleme yapılması, vicdani ret hakkının özü ile çelişmektedir. İkincisi BM İnsan Hakları Komitesi tavsiyelerinde de vicdani ret hakkı ile ilgili tüm sürecin sivil makamlarca yürütülmesi ve cezalandırıcı yönü olmamasına dikkat çekilmektedir. Bu nedenle GKK ile istişare altında düzenleme yapılması da vicdani ret hakkının özü ile çelişmektedir.
Yasa değişikliği taslağı yalnız zorunlu askerliğe katılma sürecini kapsamaktadır. BM İnsan Hakları Komitesi ve diğer uluslararası belgelerde belirtildiği gibi vicdani ret herhangi bir zamanda açıklanabilmektedir. Bu nedenle vicdani ret hakkından muvazzaflık hizmetini sürdürmekte olan er, erbaş ve yedek subaylar ile yedekler yani seferberlik kapsamında olanların de yararlanabilmesi gerekir.
“Nasıl bir kamu hizmeti” konusunda da değişiklik önerisinde muğlaktır. Bizce açık tanım yapılarak yasal düzenlemede yer alması gerekir.
Bu konuda tanım önerimiz şöyledir:
“Vicdani retçi olduğunu açıklayanlara tabi oldukları askerlik süresi kadar sürede yaşları, öğrenim durumları, mesleki beceri ve yetenekleri dikkate alınarak ikamet ettikleri şehirlerde, hizmet koşulları bakımından herhangi bir ayrımcılığa uğramadan ve cezalandırıcı nitelikte olmayan kamu hizmeti gördürülür.
Muvazzaflık hizmetini sürdürürken vicdani retçi olduğunu açıklayanlara hizmet sürelerinin kalan kısmında yukarıdaki paragrafta belirtilen koşul ve niteliklerde kamu hizmeti gördürülür. Vicdani retçi olduğunu açıklayan yedekler için ise yedeklik hali son bulur. Yukardaki tanım çerçevesinde kamu hizmeti gördürülürler.”
Değişiklik önerisinin ayrıca total retçileri de kapsaması çağdaş bir yasal düzenleme için olmazsa olmazdır. Bu nedenle yasal düzenleme içinde şu ifadelerin de yer alması bizce önemlidir:
“Ahlaki, vicdani, siyasi, dini ya da benzer gerekçelerle kamu hizmeti dâhil hiçbir şekilde zorunlu hizmet yapmak istemeyen vicdani retçilerin (total retçi) durumu konuyla ilgili sivil toplum örgütleri ve üniversitelerden temsilcilerin de katılımıyla oluşturulacak bağımsız kurullar tarafından değerlendirilerek karara bağlanır. Bu tutumlarından dolayı vicdani retçilerin haklarında soruşturma açılamaz, ceza verilemez, ekonomik, toplumsal, kültürel, medeni ya da politik hakları açısından herhangi bir ayrımcılığa maruz bırakılamazlar.”
Vicdani ret hakkında bilgi edinme de diğer önemli unsurdur ve yasada yer almaması ciddi eksikliktir. Bu nedenle bu konudaki önerimiz ise;
“Askerlik çağı gelmiş kişilerin ya da muvazzaflık hizmetini sürdürmekte olan askerlerin vicdani ret statüsü ve bunu edinme yolları dair bilgi edinme hakkı vardır. Askerlik şubeleri, muvazzaflık hizmetini sürdüren askerler de dâhil ayrımsız herkese yazılı, sözlü ve görsel olarak vicdani ret hakkında bilgilendirme yapar.”
Ayrıca vicdani ret hakkının düzenlenmesi ile ilgili Anayasal engel olduğu tartışmalarına da katılmamaktayız. Kıbrıs’ın kuzeyindeki yönetim uluslararası antlaşmaları ya Kıbrıs Cumhuriyeti imzaladı diye ya da kendisi daha sonra yasal düzenleme yaptığı tek taraflı da olsa tanıdığını ortaya koymaktadır. Bu nedenle bu uluslararası dökümanların birincil hukuk çerçevesinde yorumlanması gerekir.
Buna yönelik benzeri bir tartışma “Taşınmaz Malların Tazmini, Takası ve İadesi Yasası” konusunda yaşanmış ve Anayasa Mahkemesi uluslararası antlaşmaları da göz önüne alarak anayasaya aykırı olmadığı yönünde karar üretmiştir. Bu nedenle bir kez daha altını çizeriz ki vicdani ret, son AİHM kararlarında da açıkça belirtildiği gibi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde düşünce, vicdan ve inanç hürriyetini düzenleyen 9. Maddesi çerçevesinde bir haktır, bu hakkın kullanımına yönelik iç hukukta düzenleme yapılmaması AİHS’in ihlal edilmesidir… Bu konuya vicdani ret ile ilgili verilen son Anayasa Mahkeme kararında da değinilmiştir.
Bu nedenle yalnız anayasada değişiklik ihtiyacına sığınarak vicdani ret hakkı ile ilgili yasal düzenlemeyi geçiştirmeye çalışılmasını kabul edilmez bulduğumuzun da altını çizeriz…