Roboski katliamının üzerinden tam dört yıl geçmiş olmasına rağmen bir onbaşı bile yargının önüne çıkarılmamıştır. Roboski katliamında bir çok yakınını kaybeden bizler yıllardır adalet için mücadele vermemize rağmen, her türlü adalet arayışımız devlet tarafından bastırılarak, bir çok saldırıya acımasızca maruz kaldık. Biz Roboski katliamı dosyasında bir adım dahi yol alamayacağımızı, bizden sonra gerçekleştirilen Reyhanlı, Diyarbakır, ve Suruç saldırılarına baktığımızda anlıyoruz.
Fransa’da gerçekleşen IŞİD saldırılarında tüm Avrupa birlik halinde IŞİD terörüne karşı ortak hareket sağlayabilmişken, en son Suruç’ta IŞİD teröristlerinin saldırısında gördüğümüz gibi; devlet, kolluk kuvvetleri ve basın hep birlik olup nerede ise katliamda yaşamlarını kaybeden gençleri suçlayan bir tavrın içerisine girmişler ve HDP’nin IŞİD terörü gündemi ile Meclis’i olağanüstü toplanma çağrısına diğer partiler duyarsız kalarak, IŞİD terörüne bakışlarını ortaya koymuşlardır.
Suruç’ta Amara Kültür Merkezi’nde Kobane’nin inşası için Kobani’ye gitmek üzere bekleyen gençler bombalı saldırıya maruz kalmış, bombalı saldırı sonrası yaralılarını kurtarmaya çalışanlara, burada bir devlet klasiği olmuş olan mağdura yine kolluk kuvvetlerin saldırısını gördük. Polis gaz ile yaralıları kurtarmak isteyen yurttaşlara acımasızca saldırmıştır. Daha sonra ise Suruç saldırısını kınamak için sokaklara çıkan yurttaşlara polis her tarafta acımasızca saldırmıştır.
Reyhanlı katliamının üzeri bir çırpıda kapatılmış, Diyarbakır mitingine saldırı yapan IŞİD’li teröristi polis önce gözaltına alıp, daha sonra katliamı yapsın diye bırakmıştır. Tüm bu katliamların hesabını vermemişken, hatta çoğunun hazırlayıcısı TC devleti iken, beni hangi hak ile askerlik yapmaya çağırıyor? Roboski‘den Suruç’a katleden devletin hiçbir koşulda askeri olmayacağımı ifade ederken vicdani rettimi açıklıyorum.