Bedel
10 Aralık 2014
Anam bacım; bedelli askerlik yasa tasarısı çıktı çıkacak, yolda, gelecek, müjde verildi verilecek, sürekli bir bilgi kirliliği mi desem ne desem bilmem. Çıkan haberler bunlardı yetkililer çıkıp hep sürekli aksi yönde bilgi verdiler. Gündemimizde yok, hatta kesinlikle bunu gündemimize almayacağız dediler. Derken hükümetin tuhaf bir tutarsızlığıdır alışılagelen, her şeyde olduğu gibi, bu durumda da aynı tutarsızlık oldu elbet ve müjde geldi: bedelli çıktı. Hem de ne çıktı. 18 bin TL ve kesin taksit vs. yok. Peşin veren bedel öder.
Bedelliye nedense “Her Türk asker doğar” nidası yapanlar daha çok sevindi. Koştular aman aman bedel ödemeye. E bunu fırsat bilen muhalefet durur mu hiç, yaptı muhalefetini, fakir çocukları mı ölecek, şehit olacak, zenginlere çıktı bu bedel dediler. Her zaman olduğu gibi muhalif hâlleri yarı buçuk kaldı. Bütün bunlar olurken yavrukurtlar ve asker doğan her Türk, çoktan ödediler bedellerini. Burada durum böyle süregitsin.
Anam biz gelelim bizim cenaha, yani anti-militarizme, yani vicdani ret yana.
İlginç bir şekilde benzer tartışmalar burada da oluyor sosyal medya üzerinden, aynı dil aynı yöntem… Tartışmaya damgasını vuran iki sözcük cesaret ve korkak, öyle bir hâl aldı ki cesaretli olanlar vicdani retçi oldu korkaklar ise bedel ödedi. Cesaretli güçlü olanlar ve korkak hain olanlar. Ne ürkütücü bir durum. Militarizmden benim anladığım şey. Güç, cesaret, asker, ordu, üniforma, grup, aidiyet duygusu vs. Anti-militarizm bunların hepsini reddeder kanımca. Aynı dili kullanmaz, aynı argümanla politika üretmez. Ne yazık ki bu bedelli durumu ant-militarist tarafta çok yanlış tartışılıyor. Nerede ise bedel ödeyen ve asker olmak istemeyenleri hain ilan edilecekler.
Bu şekilde tartışamayız; bu tıkar bizi, yol alamayız. En iyisini ben bilirim yaklaşımı çok tehlikeli. Hiçbirimiz en iyisini bilmiyoruz. Amacımız silah almamak ise elimize, asker olmamak ise eğer, bunu güç ve cesaret temelinde yapamayız, aksi takdirde biri güçlü olur, diğeri güçsüz ve cesaretsiz. Militarizm de alır başını gider. Gelin vicdanımızı birinin güçsüz olgusu üzerinden reddetmeyelim.
