1994 Mayıs-Özkan (Kalın) Kılıç-İstanbul (Özel-tip cezaevinde “olmayan duvar” isimli bir bülten aracılığı ile vicdani reddini açıkladı)
Selam arkadaşlar…
1994 Nisan ayında gazeteci olarak yaptığım çalışmalardan dolayı hükümlü olarak İstanbul Bayrampaşa özel-tip cezaevine konuldum. Mayıs ayında Gökhan Demirkıran, Arif Hikmet Iyidoğan, Osman Murat Ülke de vicdani-Red basın açıklamalarından dolayı aynı yere getirilmişlerdi. Bu süreçte Ben ve Osman “olmayan duvar” isimli bir bülten çıkarmıştık ve o bültende Özkan Kılıç olarak vicdani reddimi ilan etmiştim.
Akabinde 1995 yılı aralığında Bursa Özel-Tip Cezaevi’nden çıktığımda Bursa Askeri Garnizon Karakolu’nda iki gün alıkonuldum ve askerlik şubesine götürüldüm. Askeri birliğe teslim olmam için zaman verildi. 1996 yılı ağustos ayına kadar illegal olarak yaşadım ve sonra İsviçre’ye politik göçmen olarak geldim.
Aradan geçen on dört yılda geldiğim coğrafyanın batısında insan hakları ihlalleri daha da yoğunlaşarak devam ediyor, doğusu yani Kürdistan bölgesinde ise savaş sınır-ötesine taşarak uluslar arası bir boyuta ulaştı. Kısaca türk devleti sınır-içi ve ötesi tüm alanlarda politik, diplomatik, ekonomik, askeri vb tüm kurum ve kuruluşları ile Kürt toplumu üzerinde topyekûn bir savaş sürdürmekte. Ve bu savaşı da o coğrafyada yaşayan insanların her türlü kaynağından beslenerek var etmekte. Yanı sıra Türkiye dışında yaşayanlara da direk döviz aktarım kaynakları olarak görmektedir. Vatan olgusunu döviz ile eşleştirerek; kutsal vatan hizmeti olarak propagandasını yaptığı zorunlu askerliği, döviz karşılığında satışa çıkararak topyekûn savaşa büyük meblağlarla getirim elde etmektedir.
Bu vesile ile bende türk devletinin topyekûn savaşına karşın topyekûn duruş anlamında total redciliğimi ikinci kez yineliyor vatandaşlıktan çıkarma tehditlerine ek olarak bundan sonraki yaşamımda bu devletin mantığında ki Türk vatandaşlığını reddettiğimi de ilan ediyorum.
Ve açıklamamı Osman arkadaşımdan bir alıntı ile bitiriyorum;
“Somut militarizmin ana dayanaklarından biri kültür ve gelenektir. Her vicdani retçi bu kültür ve geleneğin parçalanması için çatlaklara sızmış ve genleşen bir su damlası gibidir.”
Özkan