
Savaşa Hayır ! Şimdi Vicdani Ret Zamanı !
Bizler, bir şekilde hayatı Türkiye’den geçmiş vicdani retçiler olarak her zaman ilk sözümüzü Türkiye’nin Kürdistan’da yürüttüğü savaşa karşı ‘savaşın insan malzemesini kurutmak’ üzerine söyledik.
Bizler, bir şekilde hayatı Türkiye’den geçmiş vicdani retçiler olarak her zaman ilk sözümüzü Türkiye’nin Kürdistan’da yürüttüğü savaşa karşı ‘savaşın insan malzemesini kurutmak’ üzerine söyledik.
“Ben vicdanımın sesini dinledim. Tüm gençlerin vicdani retlerini kullanmaları çağrısında bulunuyorum. Barışın sağlanması için herkesin elindeki silahları bırakması lazım. Şayet biz askerliğe gitmeyip savaşı reddedersek Ortadoğu’ya barış gelir.”
Kara Londra Kadın hareketi, Birleşik Krallık’ın Suudi Arabistan’a yaptığı silah satışını protesto etmek için her Salı 18:00 – 19:00 arasında, Londra’nın merkezinde bulunan Edith Cavell heykelinin önünde buluşarak el ilanı dağıtıp üzerlerine pankart asıyor.
Çünkü biz savaşın ne olduğunu bilmek için illa savaşı yaşamamak gerektiğini biliyoruz. Özellikle Ortadoğu’da yıllardan beri milyonlarca insan, birçok savaşta son nefesini verdi. Maalesef insanlar hala son nefeslerini vermeye devam ediyor. Ancak devletlerin savaş politikaları yüzünden verilen bu son nefesler hiç bitmiyor.
Seçilmiş de olsa bir liderin sadece kendisi için kefen giymediğini, o kefenin bütün topluma giydirildiğini bilmesi gerekir. Bu toplum adına, insanlık adına yıkım demektir.
Ocak 2004’te Mumbai’de yapılan Dünya Sosyal Forumu sırasında Hintli aktivist Arundhati Roy şöyle bir yorum yaptı: “Geçen yıl 15 Şubat’ta beş kıtada 10 milyon insan Irak’taki savaşa karşı yürüyüş yaptı. Şahaneydi fakat yeterli değildi. 15 Şubat hafta sonuydu ve hiç kimse bir iş günü kaçırmak zorunda kalmayacaktı.”
Milliyetçi akımların yükseldiği, militarizmin tavan yaptığı, tüm dünyada tansiyonun giderek arttığı zor zamanlardan geçiyoruz. Savaş karşıtı filmler böyle dönemlerde insanlık için daha da önem arz ediyor. Listemizde All Quiet on the Western Front, Full Metal Jacket ve Dr. Strangelove gibi kült yapımlardan ziyade daha az bilinen ve ilk etapta pek akla gelmeyen filmlerden bahsettik.
“ülkemizin içinden geçtiği bu hassas dönemde savaş karşıtlığı gibi siyasal söylemlerin çocuklarımıza sunulmasının sakıncalı olduğuna karar verildiğinden okullarımızda oyun tanıtımı ve afişlerinin asılması uygun görülmemiştir.”
Samuel Maoz, askerlik hayatındaki deneyimlerinden yola çıkarak, savaşın tahribatını, yıkıcılığını ve ardında bıraktığı travmayı işledi. Kariyerini anti-militarist yapıtlarla sürdürmekte kararlı gözüküyor. Bu tutumu İsrail’in aşırı sağcı Kültür Bakanı Miri Regev’i rahatsız etmiş olacak ki, ”Foxtrot”un Gümüş Aslan kazandığı gün filmi, İsrail askerlerini kötü gösterdiği gerekçesiyle yerden yere vurdu.
Savaş Karşıtlarının ahlakı en güzel ahlaktır. Ölmek ve öldürmek istemeyenlerin ahlakıdır. Güçlünün değil güçsüzün, elinde silah olanın değil, silahsız olanın ama yine de cesaretle “Hayır” diyebilenin ahlakı. Yasin A.’nın böyle bir ahlaktan haberi yok!