Bu filmin de ‘Amerikan propagandası’ yanı var, kaçınılmaz olarak… Ama ayrıca bu alabildiğine haşin, sert, gerçek bir çağdaş savaş filmi. Savaşın sonuç olarak insanı, bireyi, savaşın tüm cephelerinde aslında belki çok başka, daha yumuşak bir hayatı aileleriyle birlikte yaşayabilecek sayısız askeri getirip eşiğine bıraktığı dehşetin ve ölümün hikayesi.
Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da bir gurup gösterici, Pazar günü Cumhurbaşkanlığı sarayı önünde toplanarak hükümetin ülkede NATO üssü kurmasını protesto etti.
Militarizm nerede başlar, nerede biter? Peki vicdani redciliğin
sınırları nerede başlar, nerede biter? Ezilenlerin, saldırı karşısında direnenlerin, kadınların öz
savunmasıyla militarizm birbirini kategorik olarak dışlar mı dışlamaz mı? İşte bu ve bunlar gibi
sorulara dosyamızın farklı yazılarında farklı yanıtlar veriliyor.
Geçtiğimiz Eylül ayında, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail Ordusu Genelkurmay Başkanı Benny Gantz ve istihbarat birimlerinin başkanlarına yazılan mektupta, söz konusu 43 asker, ” İşgal altındaki topraklarda, askeri diktanın derinleştirilmesine araç olmayacaklarını” vurgulamışlardı.
Ece Temelkuran, Seray Şahiner, Şebnem İşigüzel ve Vivet Kanetti’nin destek verdiği “Paylaşmaya Ben De Varım” kampanyası için biraraya gelen yazarlar, 24 Ocak Cumartesi günü Beyoğlu Mefisto’da, savaştan dolayı göç etmek zorunda kalan kadınlar ve çocuklar için hazırlanan tişörtleri imzalayacaklar.
1999 İkinci Çeçen Savaşı. Kaderin şok edici oyunuyla bir araya gelen dört hayatın kesişmesiyle çatışmanın güçlü hikâyesi anlatılıyor.
Asker Doğmayanlar, birçok trajediyi barındırıyor. Vicdani retçi Wolf ve mutlakiyetçi Will’in ölümlerinin trajedisi, çocuklarını kaybetmenin yasını bile tutamayan Will’in ailesinin trajedisi, savaşta hayatını kaybeden binlerce gencin ortak paydası… Hepsi de ayrı ayrı büyük insani dramlar barındırıyor.
“Bana iki seçeneğin var deniyor: Ya cezaevine gidersin ya da askere! Başka bir seçenek daha olduğunu hatırlatmak isterim: Adalet!”
İzmir’in 4 Ocak 1921’de Yunan Ordusu tarafından işgali sırasında Türkiye’ye karşı savaşmayı reddettikleri için kurşuna dizilen 200 Yunan sosyalist asker ilk kez anıldı
Şair Tuğrul Keskin’in Zito i Epanastasis (Yaşasın İsyan) adlı kitabıyla yeniden gündeme gelen 200 komünist Yunan askeri anmak için, 4 Ocak Pazar günü saat 13.00’da İnciraltı Sahili’ndeki Barış Manço Köprüsü’nde buluşarak, bu güzel insanlara şiirler okuyalım istiyoruz ve bütün İzmirlileri bekliyoruz.
