Trump ABD’nin Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması’ndan çekileceğini duyurdu

ABD, Rusya’nın yeni orta menzilli Novator 9M729 füzesinin anlaşmayı ihlal ettiğini savunuyor. Rusya ise anlaşmayı ihlal ettiği iddiasını reddediyor. Söz konusu anlaşma, eski ABD Başkanı Ronald Reagan ve Sovyetler Birliği lideri Mihail Gorbaçov arasında 1987 yılında imzalandı.

ABD’nin çekileceğini açıkladığı nükleer silah anlaşması neden önemli?

21 Ekim 2018
ABD Başkanı Donald Trump, Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği ile imzalanan ve nükleer savaş tehdidini azaltmaya dönük atılmış en önemli adımlardan biri olarak gösterilen Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması’ndan (INF) çekileceğini açıkladı. Rusya ise bu kararı “çok tehlikeli bir adım” olarak nitelendirdi.

Trump, dün akşam saatlerinde gazetecilere yaptığı açıklamada, Rusya’nın söz konusu anlaşmayı ihlal ettiğini söyledi ve selefi Barack Obama’yı eleştirdi.

Trump, “Neden Başkan Obama bu anlaşmayı yeniden müzakere etmedi ya da anlaşmadan çekilmedi bilmiyorum. Bu anlaşmayı yıllardır ihlal ediyorlar” dedi.

Trump açıklamasında, ABD’nin “kendisi yapamazken, Rusya’nın gidip silahlarla oynamasına” izin vermeyeceklerini de sözlerine ekledi.

Rusya ise bu karar sert tepki gösterdi. Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergei Ryabkov, ABD’nin anlaşmadan çekilmesinin “çok tehlikeli bir adım” olacağını söyledi.

Ryabkov, ABD’yi askeri alanda “mutlak üstünlük” sağlamaya çalışmakla suçladı ve bunun uluslararası alanda tepki toplayacak bir davranış olduğunu belirtti. Bakan Yardımcısı ayrıca, ABD’nin “anlaşmayı alenen ihlal etmesine” karşına kendilerinin anlaşmanın düzenlemelerini “en sıkı şekilde yerine getirdiklerini” savundu.

ABD basınında bir süredir, Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’ın anlaşmadan çekilmesi konusunda Trump’a baskı yaptığı yönünde haberler yer alıyordu.

Bolton’un önümüzdeki hafta içerisinde Moskova’yı ziyaret etmesi ve buradaki temaslarında ABD’nin anlaşmadan çekileceğini iletmesi bekleniyor.

INF’yi Sovyetler Birliği lideri Gorbaçov (solda) ve ABD Başkanı Reagan 1987 yılında imzaladı

INF anlaşması nedir?

Söz konusu anlaşma, eski ABD Başkanı Ronald Reagan ve Sovyetler Birliği lideri Mihail Gorbaçov arasında 1987 yılında imzalandı.

Anlaşma uyarınca, menzili 500 ile 5 bin 500 kilometre arasında olan karadan havaya orta menzilli füzelerin yasaklanması öngörülüyor.

Denizden ateşlenen füzeler ise bu anlaşma kapsamında yer almıyor.

Bu anlaşma, Soğuk Savaş’ın son dönemlerinde iki süper gücün nükleer savaş tehdidini azaltmak amacıyla başlattığı üç bacaklı silahsızlanma sürecinin bir parçası.

Bu sürecin bir diğer bacağını START olarak bilinen stratejik silahların sınırlandırılmasıyla ilgili görüşmeler ve diğerini de uzay silahları konusundaki müzakereler oluşturuyor.

INF anlaşması neden önemli?

Anlaşma kapsamına giren füzelerin sayısı aslında her iki ülkenin elindeki nükleer silahların çok ufak bir bölümünü oluşturuyor.

Ancak uzmanlara göre, bu anlaşma imzalandığı dönem itibariyle gelecekte imzalanan ve halen üzerinde görüşmeler yürütülen nükleer silahsızlanma anlaşmaları için de bir örnek teşkil ediyor.

İmzalanmasının ardından geçen dört yıl içerisinde, her iki ülke toplam 2 bin 700 füze imha etti.

Ayrıca, hem ABD hem de önce Sovyetler Birliği, ardından da Rusya nükleer silah tesislerini uluslararası denetime açtı.

INF’nin ardından taraflar, yüksek tahribat gücüne sahip stratejik nükleer silahların azaltılması konusundaki görüşmelere hız verdi.

Ancak, iki ülke arasındaki zorlu görüşmelerde yaşanan gecikmeler sonucunda Stratejik Nükleer Silahların İndirimi Anlaşması’nın (START) imzalanabilmesi ancak Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından 1991’de gerçekleşti.

START kapsamında iki ülke de elinde bulunan uzun menzilli nükleer silahları yüzde 30 oranında azalttı.

ABD INF’den neden çekiliyor?

ABD, 11 Eylül 2001 saldırılarının ardından “şer ekseni” olarak nitelendirdiği ülkelerden gelebilecek hava saldırılarına karşı savunma sistemlerini güçlendirmek istediği gerekçesiyle Anti Balistik Füze Anlaşması’ndan çekildi.

ABD’nin 2002 yılında çekileceğini açıkladığı bu anlaşma, deniz, hava, uzay ve karada, anti balistik füze sistemleri ve bileşenlerini geliştirmeyi, test etmeyi ve konuşlandırmayı yasaklıyordu. Ayrıca ülkelerin kuracağı anti balistik füze savunma sistemlerine de ciddi kısıtlamaları getiriyordu.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de 2007 yılında yaptığı açıklamada, INF anlaşmasının artık çıkarlarına hizmet etmediğini söyledi.

O tarihten bu yana da ABD’li yetkililer dönem dönem Rusya’nın anlaşmayı ihlal ettiğini öne sürüyor.

2014 yılında Başkan Obama, karadan ateşlenen bir füze test ettiğini öne sürmüş ancak özellikle Avrupalı müttefiklerinin baskısıyla anlaşmadan çekilme yönünde bir adım atmamıştı.

ABD, NATO tarafından SSC-8 olarak adlandırılan Rusya’nın yeni orta menzilli Novator 9M729 füzesinin anlaşmayı ihlal ettiğini savunuyor. Rusya yeni geliştirdiği bu füzeler hakkında fazla bir bilgi paylaşmıyor ancak anlaşmayı ihlal ettiği iddiasını da reddediyor.

Kaynak: BBC

**

Nükleer tehdit: ‘Cehennemin kapısı’ yeniden mi açılıyor?

Soğuk Savaş’ın, silahsızlanma anlaşmalarıyla rafa kaldırılan nükleer silahları yeniden gündemde. 2001’de Antibalistik Füze Antlaşması’ndan çekilen ABD, şimdi Rusya’yı ve dünyayı, Orta Menzilli Füzeler Anlaşması’ndan çekilmekle tehdit ediyor.

6s 48d
Mühdan Sağlam
ANKARA – ABD Başkanı Donald Trump, ‘ABD çıkarlarını korumak için dünyanın geri kalanını tehdit et!’ stratejisine daha önce eklediği Rusya’ya yeni bir tehdit savurdu. Trump, ABD ile SSCB arasında 1987’de imzalanan Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması’ndan (INF) çekilme tehdidinde bulundu. Trump’ın bu tehdidi dünya açısından daha önce kapanan ‘cehennem kapısını’ aralamak demek. Bu tehdidinin önemi ve nelere mal olabileceğini anlamak için biraz gerilere uzanmak gerekiyor.

HİROŞİMA VE NAGAZAKİ: İNSANLIĞIN YARATTIĞI CEHENNEM

İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına yaklaşıldığında pek çok uzmana göre zaten teslim olmaya hazır bir ülkeye yönelik saldırı savaşın değilse de dünya tarihinin kaderini değiştirdi. ABD’nin Manhattan Projesi kapsamında geliştirilen ve ABD Hava Kuvvetleri tarafından ilk kez insanlar üzerinde Japonya’nın kenti Hiroşima’da denenen, üç gün sonra da Nagazaki’ye atılan atom bombası, eşi benzeri görülmemiş bir acıya ve yıkıma neden oldu. Dünya, nükleer silah kavramını bu yıkıcı ve insanlıktan uzak saldırıyla öğrendi.

NÜKLEER SİLAH YARIŞI

Dünya, bir tarafında SSCB ve Doğu Bloku’nun olduğu, diğer tarafında ise ABD ve Batı kampının yer aldığı iki ayrı merkeze, iki ayrı ekonomi/politik sisteme sahipti. Ancak iki sistemi birleştiren en önemli unsur kutuplar arasındaki silah yarışıydı.

ABD’nin 1945’te Japonya’ya attığı iki atom bombası SSCB tarafından kendisine bir mesaj olarak algılandı ve SSCB, 1930’larda başladığı nükleer silah üretimi çalışmalarını hızlandırdı. Moskova’ya göre silah savaşında geri kalmak “her an ani bir saldırıyla yok olmaya hazır bir hedef” haline gelmek demekti. SSCB atom bombasını 1949’da denediğinde diğer ‘süper güç’ hâlâ bir adım öndeydi. ABD iki yıl sonra hidrojen bombasını deneyecekti.

UZAY ÇALIŞMALARI VE HER AN VURULMA TEHDİDİ

1953’te bu kez SSCB hidrojen bombasını denedi. 1957’de SSCB’nin, ‘Sputnik’ adlı yapay uydusunu uzaya fırlatmasıyla savaşın ve rekabetin şekli daha dehşetengiz bir hal aldı. Sputnik’in mesajı şuydu: Eğer uzaya yapay bir uydu yerleştirecek gücünüz varsa o uydunun başına bir nükleer başlık takarak onu bir füzeye dönüştürebilir ve ABD topraklarını vurabilirdiniz! Dünyanın süper güçlerinden birisi artık her an vurulabilir olma tehdidiyle yaşıyordu. ABD ise ‘her an vurulabilir olma’nın yarattığı paranoyayla nükleer silahlara yüklendi. İşte bu süreç ABD’nin kurduğu NATO’da büyük bir stratejik dönüşüm yarattı ve ‘Orta Menzilli Güdümlü Füzeler’ SSCB’ye yakın müttefiklerin topraklarına yerleştirilmeye başlandı. Dünya yavaş yavaş eşi görülmemiş bir silah ambarına dönüşüyordu.

ANLAŞMALAR İMZALANSA DA SİLAHLANMA BÜTÇELERİ ARTTI

1960’larda Küba füze krizi sonrasında ABD ve SSCB , Stratejik Silahların Azaltılması (The Strategic Arm Limitation Talk- SALT) görüşmeleri sonucunda antibalistik nükleer füzelerin sınırlandırılması için SALT I ve SALT II anlaşmalarını imzaladılar. Bunu 1972’de Anti–Balistik Füze Antlaşmasının (Anti-Ballistic Missile Treaty-ABM) imzalanması izledi. Anlaşmalara karşın tarafların silahlanmaya ayırdığı bütçe artmaya devam etti.

Ronald Reagan’ın 1983’te ilan ettiği ve ‘Yıldız Savaşları’ olarak bilinen Stratejik Savunma Girişimi ile uzay da dünyadaki tehditlerin ve çarpışmanın arenası haline geldi.

AKLIN GALEBE ÇALMASI VE SİLAHSIZLANMA

Reagan yönetimiyle doruğa çıkan nükleer tehdit SSCB’nin ekonomik ve sosyal olarak yorgun düşmesiyle yeni bir sürece girdi. SSCB’de Komünist Parti Genel Sekteri koltuğuna oturan Mikhail Gorbaçov’un “Yeni Düşünce (Novoye Mışleniye)” politikası, 1985’te yeniden nükleer silahsızlanma görüşmelerine kapı araladı.

SSCB bir yandan Glasnost (Açıklık) ve Perestoryka (Yeniden Yapılanma) ile sistemini onarmaya çalışırken bir yandan da nükleer silahlar konusunda ABD ile görüşmelere başladı. Reagan ve Gorbaçov arasında süren görüşmeler üzerine 1987’de Orta Menzilli Silahların Sınırlandırılması (INF) konusunda anlaşmaya varıldı.

INF’ye göre taraflar 500-1000 kilometre ve 1000-5 bin 500 kilometre menzilli füze ve fırlatıcılarını imha etmeyi, ileride de bu tür füzeleri üretmemeyi, test etmemeyi ve konuşlandırmamayı taahhüt etti. İki süper gücün INF Anlaşması, iki ülkeye yakın bölgelerdeki diğer ülkelerin rahat bir nefes almasını sağladı. Anlaşma sonucunda taraflar, 1991 yılının ortalarına kadar toplam 2692 füze imha etti.

ABD: SİLAHSIZLANMAYA UYMUYORUM YARIŞ YENİDEN BAŞLASIN

SSCB 1991’de yıkıldıktan sonra Rusya nükleer konusunda taahhütlerine uydu. ABD ise yeniden eski bir hayaleti çağırmak için hazırlanıyordu. Bill Clinton döneminde nükleer konusu ve silahsızlanma konusundaki dengenin bozulmasına dönük girişimler gündeme gelse de bu görev, Irak’ı işgal eden ve zekasıyla dünyayı kendine hayran bırakan (!) George W. Bush’a kalacaktı.

Bush 2001’de ABM Antlaşması’ndan çekildi. Süreç boyunca ABD’nin NATO üzerinden Rusya’yı ablukaya alma girişimi devam etti. Ukrayna Krizi ile ekonomik yaptırımlar üzerinden süren ABD-Rusya gerilimi Trump’ın INF Anlaşması’ndan çekilme tehdidi ile yeni bir boyuta taşınıyor.

Trump’ın açıklamalarını alttan almayan Putin yönetimi adeta ‘elinizden geleni ardınıza koymayın’ dedi. “Önce ABD!” diyerek sert tehditlerle dünyayı dize getirmeye çalışan Trump, bu sefer hiç olmadığı kadar tehlikeli bir süreci başlatıyor. Aklıselimin galip gelmesini ve açılmakla tehdit edilen cehennem kapısının aralanmasının dahi bir daha gündeme gelmemesini umalım!

Kaynak: Gazete Duvar

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org