Trump en azılılarla barışı inşa edecek! Vay be! – Fehim Taştekin

Seçilen isimler İsrail’den yana ağırlığını artıran, İran etrafında çemberi daraltan ve Çin’i çevreleyen bir sert döneme girildiğini gösteriyor.

Dünya barışını fanatikler sağlayacak: ‘Tanrı Orta Doğu’yu Korusun!’

Foto: Trump’ın Dışişleri Bakanı Marco Rubio
İşgalci ve yerleşimciye sonuna kadar arka çıkıp İran’a bu denli düşman bir düzine kafayla Trump gerçekten ne yapacak? Bu kadro Orta Doğu’ya çok büyük savaşlara hazırlanması gerektiğini fısıldıyor. Aksini duyan var mı?

14 Kasım Perşembe 2024
İroni mi, trajedi mi? ABD’de ikinci kez başkan seçilen Donald Trump, “Savaşları sonlandıracağım” derken Orta Doğu’yu yangın yerine çevirebilecek isimlerle yola çıkıyor. Benyamin Netanyahu’nun dinci faşist kabinesindeki Bezalel Smotrich ve İtamar Ben-Gvir, güya Beyaz Saray açısından baş ağrısı olarak görülürken şimdi bunların ‘Hıristiyan Siyonist’ versiyonları ABD’de dümene geçiyor. Trump en azılılarla barışı inşa edecek! Vay be!
Hıristiyan Siyonistler, İsrail’i İncil’deki kehanetlerin biri olarak görüyor; ABD’nin geleceğinin de Yahudi devletini korumaya bağlı olduğuna inanıyor. Trump’ın kabinesine bunlar damgasını vuruyor. Her birinin söz dağarcığında korkutmaya kâfi şeyler var.

***

Savunma Bakanı olarak seçilen Fox News yorumcusu Pete Hegseth muhafazakâr bir fanatik. İran’la nükleer anlaşmayı çöpe atan, işgal altındaki Golan’ı İsrail toprağı sayan ve Kudüs’ü Yahudi devletinin bölünmez başkenti ilan eden Trump’ı yere göğe sığdıramıyor. “Bugün Siyonizm ve Amerikanizm Batı medeniyeti ve özgürlüğün ön cephesidir” diyor. Filistin’deki işgalci yerleşimcilere hak vermek için İncil’e bakmanın yeterli olduğunu düşünüyor. Kutsal toprakların Tanrı tarafından İbrahim’e bahşedildiğini vurguluyor. Bilge İsraillilerin aksine Amerikalılar derin uykuda olduğunu ama kendisinin oğullarını gelecekte İsrail’le omuz omuza savaşmaya hazırladığını söylüyor. 2020’de Biden’ın yemin törenindeki koruma görevinden el çektirilmişti. Sebebi göğsündeki Kudüs Haçı dövmesinin beyaz milliyetçi gruplarla ilişkilendirilmesiydi. Orta Doğu en ağır savaşlarından birini yaşarken İsrail’e tanrısal güç atfeden bir Hıristiyan Siyonist en büyük ölüm makinesinin başına geçiyor.

Evanjelik papaz Mike Huckabee de İsrail Büyükelçisi oluyor. Trump’ın BM Güvenlik Konseyi kararlarını hiçe sayan adımlarına yenilerini eklemek için Huckabee’den daha ideali bulunamazdı! Savaşı durduracak diye protesto oylarını kendine çeken Trump bölgenin geleceğini şekillendirecek kritik sürecin başına azılı bir İsrail yanlısını oturtuyor. Atama duyurusunda “Mike Orta Doğu’ya barış getirmek için yorulmadan çalışacak!” diyor. Ekim 2023’te “Filistinliler Müslüman uluslar tarafından bu kadar seviliyorsa, neden herhangi biri Gazze’deki kardeşlerine sığınma teklif etmiyor?” diyerek sürgünü savunuyordu. Haziranda Gazze’de ateşkes için neden olmadığını vurguluyordu. Netanyahu ile bağları güçlü. İşgal altındaki Batı Şeria ilhak edilsin diyen korodan. Ona göre “Filistin diye bir yer yok.” Her yıl kişi başına 5850 dolara İsrail’e ‘ilahi’ turlar düzenliyor. “Batı Şeria diye bir şey yok. Orası Judea ve Samaria’dır. Yerleşim yeri diye bir şey yok. Bunlar topluluklardır, mahallelerdir, şehirlerdir. İşgal diye bir şey yok” diyor. Ağır yerleşimci.

Trump’ın Orta Doğu özel temsilcisi Steve Witkoff ise İsrail’e sadakatinden şüphe duyulmayacak bir Yahudi. Orta Doğu siyasetinde hiçbir deneyimi yok. Trump’la meslektaş; yani emlakçı! Ve golfte arkadaş! Birinci dönemde Orta Doğu’dan sorumlu danışman ‘damat’ Jared Kushner de emlakçıydı. Trump “Barış için amansız bir ses olacak” dedi. İnşaat ve barış! Ağır askeri operasyon faslından sonra ekonomik teşvik ve programlara dayalı yaklaşıma uygun bir seçim. Bu atama Abraham Anlaşmaları ve Yüzyılın Barışı temelinde Filistin davasını bitirme ve Arap-İsrail normalleşmesini genişletme planlarına işaret ediyor.

BM Daimi Temsilcisi olması beklenen Elise Stefanik de rektörleri ‘antisemitizm’ suçlamasıyla sorguya çeken, Filistin yanlısı göstericilerin ezilmesini isteyen ve İsrail’e koşulsuz silah sağlanmasını savunan bir Kongre üyesi. Mayısta Knesset’e seslenirken İran’a daha sert yaptırımlar istemişti.

Ulusal Güvenlik Danışmanlığı için teklif alan Kongre üyesi Mike Waltz ise şahinler şahini Dick Cheney’nin ekibindeydi. ABD’nin Asya-Pasifik’te Çin’le çatışmaya hazır olması gerektiğine inanıyor.

CIA’in başına düşünülen John Ratcliffe de dış politikada şahinliği ve İran karşıtlığını temsil ediyor. Biden yönetimini Gazze’deki hedefler hakkında İsrail’e yeterince istihbarat sağlamamakla eleştiriyordu. Ayrıca İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun terör örgütü statüsünden çıkarılması önerisine şiddetle karşı çıkıyordu.

İç Güvenlik Bakanlığı için aday gösterilen Kristi Noem’i de İsrail’e yönelik eleştirileri kısıtlamak için 8 Mart’ta sunduğu “Tanrı’nın Seçilmiş Halkının Güvenliğini Sağlama” adlı yasa tasarısından tanıyoruz.

Ve Dışişleri Bakanlığı için adı geçen Senatör Marco Rubio. İsrail için bulunmaz bir kalkan. Soykırıma “Sivillerin ölümünden yüzde 100 Hamas sorumludur” diyerek arka çıkıyordu. Çin, İran ve Venezuela’ya karşı oldukça sert. Dedesinin vatanı Küba’ya karşı acıması yok. İran’a vurmayı çok rahat dillendiriyor. Nükleer eşiği aştığı takdirde İran’a savaş açılması gerektiğini savunuyor. Geçen ekimde misilleme tartışmaları sürerken İsrail’in İran’a orantısız karşılık verme hakkından söz ediyordu. Fakat Ukrayna’da geri vitesçi. Daha fazla asker ve yardım gönderilmesine karşıydı. Toprakları geri almaya odaklanmak yerine Rusya ile müzakereci çözümden yanaydı. 2019’da Trump’ın Suriye’deki askerleri çekme kararını vahim bir hata olarak nitelemişti.

Seçilen isimler İsrail’den yana ağırlığını artıran, İran etrafında çemberi daraltan ve Çin’i çevreleyen bir sert döneme girildiğini gösteriyor.

***

Bu kadar Siyonist bir araya gelmişken Netanyahu da heyecana kapılmışa benziyor. Trump’ın desteğiyle işgal altındaki toprakları iç etmeyi düşlüyor.

Trump’ın ilk döneminde Batı Şeria’yı İsrail toprağı ilan etme önerisine yeşil ışık alamamıştı. Bu sefer Gazze ve Lübnan’da ateşkese karşılık ilhak planını zokalıyor.

Kabinenin faşist dinci bakanları, ilhakı Filistin devletine giden yolu tıkamanın tek yolu olarak görüyor. Esasen Trump, Kudüs’ü İsrail’in bölünmez başkenti sayarak iki devletli çözüm planını gömmüştü. Geçenlerde Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Trump’ın zaferinin ilhak için fırsat olduğunu söyledi. “2025 Batı Şeria’da egemenliğin ilan edildiği yıl olacak” dedi. Bu yönde ekibine çalışmalara başlama talimatı verdi.

Netanyahu ilhak hedefine uygun bir ismi, Yechiel Leiter’i Washington Büyükelçiliği’ne atadı. Trump’la aynı gün göreve başlayacak. Biri yerleşimci, diğeri yerleşimci müdafisi iki fanatik karşılıklı olarak elçilik koltuğunda oturacak. Leiter’in oğlu Moşe geçen yıl Gazze’de çatışmada ölmüştü.

Netanyahu, Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer’i Gazze, Lübnan ve İran planlarını Trump’a sunması için Florida’ya gönderdi. Sızan bilgilere bakılırsa ateşkese karşılık sadece Batı Şeria’nın bir kısmı değil Gazze’nin büyük bir bölümünün işgali için Trump’dan onay bekleniyor. Ürdün Vadisi’nin yanı sıra Kudüs ile Beytüllahim arasındaki yerleşimler ilhak planında ilk sırada geçiyor. Ayrıca İsrail, Batı Şeria’daki yerleşimci sayısını 1 milyona çıkarmayı planlıyor. Ateşkese karşılık daha fazla Filistin toprağında İsrail egemenliğinin tanınması kâfi görülmeyip İran’ın petrol ve nükleer tesislerinin vurulması konusunda da yeşil ışık bekleniyor. Lübnan’da da Hizbullah’ı silahsızlandırıp altyapısını yok edecek genişletilmiş bir BM misyonuna ilaveten İsrail’e dilediği zaman saldırma hakkı talep ediliyor.

***

Seçim sathi mailinde Trump’ın savaşları bitirme vaadi çok öne çıktığı için İsrail kabinesinin önü dumanlıydı. Fakat Netanyahu’nun istemediğini bile vermeye hazır fanatikler ABD’de dümene geçerken umut ve beklentiler köpürüyor.

Atılacak adımlar ya da koparılacak tavizlerin Trump’ın vaat ettiği barışı getirme şansı sıfır. Trump’ın birinci dönemdeki yol haritası özünde 7 Ekim Aksa Tufanı’nı getirdi. İran’la da çatışmanın eşiğinden dönüldü.

Trump savaş sayfasını kapatıp Abraham Anlaşmalarını Suudi Arabistan’la taçlandırma ve ekonomik hatlar açmanın hayali kuruyor. Netanyahu ise her şeyi çıkmaza ve çatışma döngüsüne çekiyor.

İşgalci ve yerleşimciye sonuna kadar arka çıkıp İran’a bu denli düşman bir düzine kafayla Trump gerçekten ne yapacak? Bu kadro Orta Doğu’ya çok büyük savaşlara hazırlanması gerektiğini fısıldıyor. Aksini duyan var mı?

Eğer ki Trump savaşlara en şahinler eliyle son vermek gibi bir ters yürüyüş yapmıyorsa. Burası Orta Doğu; tersten giden şarampole çıkar!

Ya da İsrail’e sınırsız destek verip İran’ı bir anlaşmaya zorlama hesabı gütmüyorsa. Bu hesap da Orta Doğu’nun çetrefilli denklemine uymaz. Bir al-ver denklemi kurulmadan olmaz.

Yahut güçlü bir destekle İsrail’e varoluşsal tehlike altında olmadığı hissini aşılayıp silahları susturma mantığı gütmüyorsa. İsrail’e aşı kâr etmez.

Trump’ın azami baskı stratejisiyle Netanyahu’nun maksimalist talepleri buluşursa savaşları bitirmeye dönük hiçbir plan tutmaz. Bundan ne çatışmasızlık sadır olur ne de barış.

Trump’ın birinci döneminde Orta Doğu düzeni için araçsallaştırdığı girişimlerin önünü açan bir ortam vardı. Mesela İran’la komşuları fena halde kavgalıydı. Son 3-4 yılda Körfez’in iki yakası önemli bir yakınlaşma yakaladı. Geçmişte bu hesaplaşmayı bekleyenler artık korkuyor. Soykırımın üzerine tuz biber ekecek anlaşmaların alıcısı da kolayca çıkmayabilir. Trump’ın yol haritasının potansiyel ortaklarını düşüren bir tablo oluştu. Trump bu ekiple yola çıktıktan sonra bazı şeyleri yeniden gözden geçirmek zorunda kalabilir ya da duvara toslayabilir.

Kaynak: Gazete Duvar

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org