Ben asker doğmayanlardanım. Hiçbir kişi ve kuruma büyüdüğümde onların adına bir başkasını öldüreceğime dair bir söz vermedim. Sırf vatandaşı olduğum için bir devletin böylesine saçma bir beklentiye girmesini de anlamsız buluyorum.
Annemi ve babamı seçemiyor oluşumun sonuçları olarak doğacağım toprakları, etnik kökenimi, cinsiyetimi, dilimi, rengimi, fiziksel özelliklerimi de seçemedim.
Rastgele doğduğum bu topraklarda vatandaş olmanın sorumluluklarından biri, nasıl insan öldüreceğimi öğrenmek ve ben buna karşıyım. Ben üniforma giydirilerek, rakamlardan ibaret birimlerin bir parçası olmayı ve bu sebeple benim ölmeme ya da bir başkasını öldürmeme karar vermelerini reddediyorum.
Henry D. Thoreau’nun sözleriyle son vermek isterim:
“Devlet (…) bir insanın algılarıyla, zekasıyla ve ahlakıyla karşı karşıya gelmek yerine, onun bedeniyle karşı karşıya gelmeyi tercih eder. Devlet, daha üstün bir zekaya ya da onura değil, sadece daha üstün bir kaba kuvvet gücüne sahiptir. Bir şeylere zorlanmak için dünyaya gelmedim. Ben nasıl uygun görüyorsam, ona göre yaşarım. Görelim bakalım, kim daha güçlüymüş?”
Dayanışma ile,
Vedat Toprak