10 Mart 2019 Pazar
Burak Özgüner, hayvan özgürlüğü mücadelesi veren, hayvan sağlıkçı bir aktivist. 2015’te Şırnak’ta devletin katır katliamını durdurması için yapılan basın toplantısında vicdani ret kararını açıkladı.
Vicdani ret, dini, ahlaki, insani, politik ya da felsefi gerekçelere dayanarak savaşmak ve gerektiğinde öldürmek için kurulan ordularda zorunlu olarak hizmet etmeyi reddetmek anlamına geliyor. Avrupa ülkeleri başta olmak üzere, demokratik kabul edilen çoğu ülkede, farklı uygulamalar söz konusu olsa da, vicdani ret temel bir hak olarak kabul ediliyor.
Konya’ya bağlı Akören Kaymakamlığı, bugüne kadar Özgüner’e bakaya olduğu gerekçesi ile toplam üç kez 1486 lira (toplam 4458 lira) para cezası kesti. Cezaları ödemeyi kabul etmeyen Özgüner, vicdani ret hakkının tanınması için 10 Ocak 2018’de Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
Mahkeme henüz kararını vermedi ama bir Cumhuriyet Savcısı konu hakkında iddianame hazırladı. İddianamede, Özgüner’in 6 ay 23 gün bakaya kaldığı ve askere sevkini yaptırmadığı belirtilerek, Askeri Ceza Kanunu’na göre bir yıla kadar hapis cezasıyla yargılanması talep ediliyor.
Ancak savcı bununla yetinmemiş; Özgüner hakkında TCK’nin 53. maddesinde düzenlenen güvenlik tedbirlerine de hükmedilmesini istemiş.
İlgili madde şunları yasaklıyor:
Kamu görevliliği ve memuriyet,
Velayet ve vesayet hakları,
Vakıf, dernek, şirket ve siyasi parti yöneticisi veya denetçisi olmak,
Bir meslek kuruluşu iznine tabi meslek ve sanatı icra etmek.
Kendisine ilk para cezası kesildikten sonra itiraz etmiş Özgüner. “Bu itiraz reddedildikten sonra suç duyurusunda bulunulmalıydı. Mevzuata göre sürekli olarak idari para cezası göndermemeleri gerekiyordu. Yapılan hukuksuz bir işlem” diyor.
Dava 25 Haziran’da Konya 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Oraya gidip bakaya değil, vicdani retçi olduğunu, dosyasının AYM’de olduğunu söyleyecek Özgüner.
Bu olay nedeniyle sorulması gerekenler var.
Anayasaya göre din ve vicdan hürriyeti güvence altında değil mi?
Dava AYM’deyse, savcının iddianame hazırlamak için oradan çıkacak sonucu beklemesi gerekmez mi?
Vicdani retçilerin gündelik hayatta maruz bırakıldığı zorluklar nedeniyle mağdur edilmesi adil midir?
Kuzey Kıbrıs’ta bu konuda bir gelişme var. Vicdani ret hakkını tanıyan yasa tasarısı bu yıl parlamentoya geldi. Yasal düzenlemenin gerekçesi açık: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) vicdani ret hakkını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında görmesi ve Avrupa Konseyi’ne üye tüm ülkelerden bu hakkı uygulamasının beklenmesi.
Tasarıda silahlı kuvvetlerde görev yapmak istemeyen Kuzey Kıbrıslılara iki seçenek sunuluyor: Yetenekleri, mesleki becerileri ve öğrenim durumlarına göre orduda sivil bir hizmet yapmak ya da silahlı kuvvetler tarafından kamu yararına kamu kurumlarında görevlendirilmek.
Teklife göre vicdani retçiler, “herhangi bir ayrımcılığa uğramadan ve cezalandırıcı nitelikte olmamak kaydıyla” görev yapacak. Bu, sivil hizmet süresinin askerlik süresiyle aynı olması anlamına geliyor.
Kuzey Kıbrıs Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Cemal Özyiğit, “Ava giden bir genç, av için eline silah alırken, askerlik için elime silah almak istemiyorum ve bu haktan yararlanmak isterim diyemez” diyor. Doğru diyor.
Vicdani sebeplerle askerlik hizmetini reddedenler için alternatif kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi seçeneğini Türkiye’de de konuşmak gerekir.
Burak Özgüner, şiddeti reddeden, insanlar ve hayvanlar için yaşam hakkını savunan bir aktivist. Katır katliamına tanık olduğunda yaşadığı travmaya ek olarak, ona para cezaları vermek ve psikolojik baskı yaşatmak adil değil.
Kaynak: Cumhuriyet