Vicdani retçi Halil Karapaşaoglu: “Para cezasını ödemeyeceğiz. Reddediyorum. 10 gün sonra buraya 20 gün cezaevine girmek icin gelecegim”
Karapaşaoğu mahkeme çıkışı yaptığı konuşmada şunları ifade etti: “Para cezasını ödersek bunun hiçbir anlamı yoktur. Söyleyecek kelime bulamıyorum. Böyle anlamsız ve saçma bir ülkede yaşadığım için, bugüne kadar en demokratik olduğunu iddia eden bir hükümetin döneminde bunu yaşadığım için utanıyorum. İki ünivesite hocası var hükümette. Biri başbakan diğeri de başbakan yardımcısı. Bu onların hayatları boyunca, düşünsel kariyerleri için bir utanç olacaktır. Benim için ise bir onurdur. Andonis’e kurşun sıkmayacağımı söylediğim için 20 gün hapis cazasına çarptırıldım. Bu kabul edilemez. Bu, ülkenin ve onların utancıdır.”
Kaynak: Gazedda
**
Karapaşaoğlu: “Ya bu hak yasallaşacak ya da 10’larca genç insan tutuklanacak”
Hakkında 20 gün tutukluluk kararı verilen vicdani retçi Halil Karapaşaoğlu sosyal medya hesabından açıklama yaparak tüm vicdani retçileri, hak savunucularını ve barış aktivistlerini 4 Ocak Cuma günü saat 19.00 Basın-Sen binasında süreci değerlendirmek ve bilgilendirme yapmak için toplantıya çağırdı.
Karapaşaoğlu ayrıca Ali Kişmir ve Serkan Soyalan’ın vicdani retlerini açıklamasına da değinerek, “Bu noktadan sonra açık bir şekilde bütün anti- militaristlere, savaş karşıtlarına vicdani retlerini açıklama çağrısında bulunuyoruz. Ya bu hak yasallaşacak ve biz özgürlüğümüze kavuşacağız ya da 10larca genç insanı tutuklamak zorunda kalacakla” ifadelerini kulladı.
Sevgili Dostlar…
Yargıç 10 gün içerisinde 2000tl para cezası odemediğim takdirde 20 gün hapis yatacagımın kararını almıştır. Mahkemeden önce bana yeni bir dava daha okundu. 4 davadan yargılanırken 5 davadan yargılanmaya başladım. Defalarca hem mahkemede hem de basına para cezasını odemeyeceğimi söyledim. 10 gün sonunda, mahkemeye bu para cezasını odemediğimden dolayı her an tutuklanabilirim. Sokakta yürürken de, evde otururken de polis tarafından alıkonulma tehdidiyle karşı karşıyayım.
Bugün Sevgili Ali Kismir ve Serkan Soyalan vicdani retlerini açıkladılar. Bu noktadan sonra açık bir şekilde bütün anti- militaristlere, savaş karşıtlarına vicdani retlerini açıklama çağrısında bulunuyoruz. Ya bu hak yasallaşacak ve biz özgürlüğümüze kavuşacağız ya da 10larca genç insanı tutuklamak zorunda kalacaklar.
4 Ocak Cuma günü saat 19.00 Basın-Sen binasında (Arabahmet) bu konuda bilgi almak ve ileriki süreci değerlendirmek için bütün barış severlere, anti-militaristlere çağrıda bulunuyoruz.
Kaynak: Gazedda
**
Vicdani ret dalgası yayılıyor
Ali Kişmir ve Serkan Soyalan da Vicdani Reddini açıkladı.
Karapaşaoğlu’nun mahkemesinin ardından açıklama yapan Basın-Sen yetkilileri “Askeri Mahkeme’de görülen vicdani ret davasında Halil Karapaşaoğlu’na verilen ceza bizler açısından kabul edilemezdir” diyerek vicdani retlerini açıkladılar.
Yapılan açıklama şöyle:
Türkiye’nin alt yönetimi olan adanın kuzeyindeki baskılar ne yazık ki insan haklarını engellemekte ve bu haklarını kullanmak isteyen insanlarımızı demir parmaklıklar ardına göndermektedir. Mahkemenin verdiği para cezasını da, 20 günlük hapis cezasını da tanımıyoruz. Bu karar bizler için yok hükmündedir.
Sivil hükümetin basiretsizliği ve korkaklığı yüzünden, bugün bir kez daha insan hakları adanın kuzeyinde demir parmaklıklar ardına hapsedilmiştir. Hiçbir baskı ve tehdit vicdani retçi yoldaşlarımızı ve bizleri korkutamaz, yolumuzdan da edemez.
Bu bağlamda Sendika Başkanımız Ali Kişmir’in ve Sendika Genel Sekterimiz Serkan Soyalan’ın vicdani retlerini açıkladıklarını buradan duyurur, verilen mücadelenin yükselerek devam edeceğini kamuoyu ile paylaşırız.
Kaynak: Gazedda
**
Barış için Vicdani Ret / Paris Çalışma Grubu: Vicdani retçi Halil’in yanındayız
Kuzey Kıbrıs Askeri Mahkemesi 3 Ocak tarihinde gerçekleştirdiği duruşmada vicdani retçi Halil Karapaşaoğlu’nu suçlu bularak mahkum etti.
Bunun üzerine vicdani retçi Halil Karapaşaoğlu: “Para cezasını ödemeyeceğiz. Reddediyorum. 10 gün sonra buraya 20 gūn cezaevine girmek için geleceğim” dedi.
Bizler, Barış için Vicdani Ret / Paris çalışma grubu olarak vicdani retçi Halil’in yanında olduğumuzu ifade ediyoruz. Öte yandan zorunlu askerliğe karşı Kuzey Kibris’ta uzun yıllardır bütün baskılara rağmen soluksuz bir mücadele yürüten Kıbrıslı vicdani retçilerin mücadelesini mücadelemiz biliyor dayanışma içinde olmaya devam edeceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.
BARIŞ İÇİN VİCDANİ RET/PARİS
**
Vicdani ret Bakanlar Kurulu’nda görüşüldü
Yenidüzen Gazetesi’nin aktardığı habere göre, dünkü Bakanlar Kurulu toplantısında vicdani ret konusu da görüşüldü.
Bugün Yenidüzen gazetesinin ön sayfadan verdiği habere göre Tolga Atakan, BRT’de katıldığı Basın Odası programında hükümetin vicdani ret yasası üzerinde çalıştığını ve kısa süre içerisinde meclis gündemine geleceğini açıkladı.
Atakan Bakanlar Kurulu’nda bu yönde karar aldıklarını da kaydetti.
Kaynak: Gazedda
Daha geniş bilgi için: Kıbrıs’ta Vicdani Ret İnisiyatifi
**
Vicdani Retçi Halil Karapaşağolu’nun avukatı Öncel Polili’nin bugün askeri mahkemede hafifletici sebeplerle ilgili yaptığı savunmayı tam metin olarak yayınlıyoruz:
“Sanığa göre, savunduğu şiddet karşıtı düşünceleri seferberlik hizmetinden çok daha üstündür ve bunun bedelini ödemeye hazırdır.”
“Sivil itaatsizlik bir direnme hakkıdır ve aslında bu hak bizim mevzuatımıza da uzak değildir.”
“Sanığa verilecek olası bir para cezası da vicdani ret düşüncesi ile bağdaşmayacağından sanık peşinen olası bir para cezasını da ödemeyeceğini beyan eder.”
“Şu anda hükümette olan 4 siyasi partinin de seçim programında zorunlu askerliğe karşı vicdani ret hakkı ile yasa yapılması vardı. Aslında bu bağlamda, vicdani ret hakkı ile ilgili olarak toplumsal bir kabul vardır. Bugün burda 100’lerce kişi toplanmış ve yasal bir düzenleme yapılmamasını protesto etmektedir.”
“Her ne kadar da KKTC mevzuatına göre vicdani ret hakkı düzenlenmemiş olsa da, vicdani ret hakkının toplumsal kabul gördüğünü söyleyebiliriz.”
“Bu bağlamda, iş bu noktaya gelmişken, vicdani retçi olan bu sanığa dava ikame edilmesi ve ceza verilmesi bence kamu vicdanı ile bağdaşmaz.”
“Geçici güvenlik için özgürlüğünü feda edenler ne özgürlüğü ne de güvenliği hak ederler.”
**************
Huzurunuzdaki sanık bir vicdani retçidir. Sanık, savaş ve şiddet karşıtı bir vicdani retçidir, anti militarist inançları ile askerlik hizmeti çatışmaktadır ve bu çatışma nedeni ile seferberlik çağrısına uymamış, seferberliğe katılmamıştır;
Anayasa Mahkemesi’nin 13/11 D.2/13 sayılı kararına göre ‘Vicdani ret, basit tanımıyla, kişinin ahlaki, dini ve diğer inançları nedeniyle askeri hizmet ifa etmeyi reddetmesidir’ şeklinde tanımlanmıştır.
Sanık her ne kadar da aleyhine getirilen ithamı suç olarak kabul etmese de Güvenlik Kuvvetleri Mahkemesi Yargıtay’ının vermiş olduğu 1/2014 sayılı karara göre bugün burada aleyhine getirilen ithamları kabul etmiştir. Bu dava da, Güvenlik Kuvvetleri Mahkemesi Yargıtayı vicdani reddin her ne kadar da AİHM tarafından tanına bir hak olsa da, KKTC mevzuatı böyle bir hakkı düzenlemediği için herhangi bir vicdani retle ilgili Güvenlik Kuvvetleri Mahkemesinde suçu kabul etmeyip savunma yapılamayacağını belirtmiştir.
Sanık seferberlik çağrısına uymayıp vicdani ret yapıp bir sivil itaatsizlik gerçekleştirmiştir.
Hayrettin Ökçesizin, Sivil İtaatsizlik isimli kitabının 123. Sayfasında sivil itaatsizlik, Hukuk devleti idesinin içerdiği üstün değerler uğruna kamuya açık ve yasaya aykırı olarak gerçekleştirilen, bu sırada üçüncü kişilerin daha üstten bir hakkını çiğnemeyen barışçıl bir protesto edimidir şeklinde tanımlamıştır.
Türkiyeyi AİHM’de avukat olarak yıllarca temsil etmiş Kıbrıslı Hukukcu Bakır Ҫağlar’ın (1993), “Sivil İtaatsizlik Olgusunun Değerlendirilmesi”, İç . Argumentum Dergisindeki yazısına göre: Yeni hukuk devleti ve sivil toplum anlayışında birey olmanın bir ifadesi olarak düşünülen sivil itaatsizlik, sistemin içinde kalma ve şiddet unsuru taşımama koşuluyla haksız görülen kimi yasa ve uygulamalara karşı sergilenen bir muhalefet tipi ya da siyasi ifade biçimidir.
Habermas: Sivil itaatsizlik isimli kitabında sivil itaatsizliğin yalnızca kişiye özgü inançların ve çıkarların temel alınamayacağı bir ahlaki protesto olduğunu yazmaktadır.
Sanığa göre, savunduğu şiddet karşıtı düşünceleri seferberlik hizmetinden çok daha üstündür ve bunun bedelini ödemeye hazırdır. Sanık seferberlik hazırlıklarına çağrılmış ve bunu ret etmiştir. Seferberliğe hazırlık silahlı eğitimi bünyesinde barındırmaktadır. Seferberlik Yasasının 23.1.h maddesine Personel Seferber Olma Hazırlıkları içerisinde diğer hususların yanında seferberlik usullerinin denenmesi ve ihtiyat personelin eğitimi vardır. Bu bir savaş hazırlığıdır ve sanık bunun parçası olamayı ret etmektedir ve bir sivil itaatsizlik eylemi gerçekleştirmektedir.
Sivil itaatsizlik düşmanlıkları derinleştirmenin değil, düşmanlığı gidermenin, karşıtını yok etmenin değil, ikna etmenin bir yöntemi olduğu için şiddet sanığın yaşam felsefesi içinde yoktur.
Sanık, içerisinde gerçekleştiği toplumun diğer tasaramlarına dayanarak kamuya ve siyasi karar organlarına bir çağrıda bulunmaktadır ve kısmen de başarılı olmuştur. Bakanlar Kurulu vicdani ret hakkının tanınması ile ilgili bir yasa taslağı hazırlamıştır.
Sivil itaatsizlik bir direnme hakkıdır ve aslında bu hak bizim mevzuatımıza da uzak değildir.
Direnme hakkı sivil itaatsizliği tanımlamada ve algılamada anahtar rol niteliğine sahip bir kavram ve eylem tarzıdır. (Anbarlı, 2001:320 ). Direnme hakkının mahiyeti ve kullanılma biçimleri toplum düzeninde yaratılan dengesizliklerin, baskı yönetimlerinin, haksızlıkların zaman içerisinde farklılık göstermesine bağlı olarak değişmiştir. Günümüz modern demokratik devletlerinde direnme hakkının aldığı yeni şekil sivil itaatsizliktir. (Coşkun, 2002:76; Ayrıca bkz. Yılmaz: 1) ` 1776 Virginia Temel Haklar Bildirisi’nin 3. maddesinde, 1789 Fransız İnsan Hakları Bildirisi’nin 2. maddesinde ve 1948 İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nin başlangıcında direnme hakkından bahsedilmektedir
Sanık direnme hakkını seferberlik hazırlıklarına katılmayı ret ederek, vicdani ret yaparak kullanmaktadır. Vicdani red dini, ahlaki, manevi, düşünsel, insani ve benzeri inanç ve kanaatlere dayalı vicdani sebeplerle savaşa ve askerlik hizmetine karşı çıkma yollarından biridir. ‘Vicdani red genel anlamıyla, insanların, vicdanlarını, dinlerini veya inançlarını ihlal etmelerini gerektirecek yasal yükümlülükleri yerine getirmekten muaf tutulmasını konu almaktadır.’ Bu kavram farklı biçimlerde ortaya çıkıp, askeri harcamalara aktarılacak vergilerin ödenmemesinden, kürtaj yaptırmaya dek uzanan geniş bir yelpazeye yayılan toplumsal meseleleri kapsamaktadır. Ancak en yaygın haliyle, askerlik hizmetinde bulunmayı reddetmek ile ilişkilendirilmektedir. Sanığa verilecek olası bir para cezası da vicdani ret düşüncesi ile bağdaşmayacağından sanık peşinen olası bir para cezasını da ödemeyeceğini beyan eder.
KKTC Anayasası Giriş Kısmı: İnsan hak ve özgürlüklerini, hukukun üstünlüğünü, kişilerin ve toplumun huzur ve refahını korumayı içeren çok partili, demokratik, laik ve sosyal hukuk devletini gerçekleştirmek; ve Atatürk ilkelerine bağlı kalmak ve özellikle O’nun “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesini yaygınlaştırmak amaçları ile kurulduğunu yazmaktadır. İnsan hak ve özgürlüklerini, evrensel insan hakları beyannamesinden ve beyannamedeki direnme hakkından ayırmak imkansızdır.
Avrupa Konseyi’ne üye ülkeleri içerisinde sadece Türkiye’de zorunlu askerliğe karşı vicdani ret hakkı tanınmamaktadır. KKTC’de yasa çalışması Bakanlar Kurulu tarafından yapılmaktadır. Şu anda hükümette olan 4 siyasi partinin de seçim programında zorunlu askerliğe karşı vicdani ret hakkı ile yasa yapılması vardı. Aslında bu bağlamda, vicdani ret hakkı ile ilgili olarak toplumsal bir kabul vardır. Bugün burda 100’lerce kişi toplanmış ve VR konusunda yasal bir düzenleme yapılmamasını protesto etmektedir.
Günümüzde Birleşmiş Milletler ve Avrupa mekanizmaları, devletlere, bu hakkı iç hukuklarına dahil etmeleri yönünde çağrıda bulunmakta ve bu çağrıyla birlikte, şu kilit prensiplerin tanınmasını ve bunlara uyulmasını istemektedir: `Vicdani red, dini, manevi, etik, felsefi, insancıl veya benzeri nitelik taşıyan kanaatlerden kaynaklanan kuvvetli inançları içeren vicdani prensiplere dayanmaktadır. `Vicdani red hakkı hem savaş hem barış zamanlarında tanınmalıdır. Askerlik hizmetinde bulunmayı reddetme hakkı her zaman tüm askerlere de tanınmalıdır. Bu hak askerlik hizmetinde bulunanların yanı sıra profesyonel askerlere de tanınmalıdır. `Vicdani red hakkı ile ilgili bilgi herkes tarafından kolayca erişilebilir olmalıdır. `Vicdani red başvuruları bu reddin altında yatan sebep sorgulanmaksızın kabul edilmelidir.
2011 yılında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi, 23459/03 sayılı Bayatyan ile Ermenistan arasındaki başvuruda verdiği kararla, vicdani nedenle zorunlu askerlik hizmetine karşı olmanın, Sözleşme’nin 9. Maddesi olan düşünce özgürlüğü kapsamına giren bir hak/özgürlük olabileceğini karara bağladı. Bu başvuruda, başvuranın Yehova Şahitleri diye bilinen dini bir grubun üyesi olduğuna, silahsız olsa dahi askerlik hizmetine karşı olmanın bu dini grubun inançları arasında yer aldığına ve başvuranın askerlik hizmeti ile aşılamayacak ölçüde çelişen dini inançlarının gerçek olduğuna bulgu yaptıktan sonra, başvuranın askerlik hizmetine karşı olmasının dini inançlarını açıklaması olduğu ve askerlik hizmetinden kaçtığı için ceza kovuşturması sonucu mahkum edilmesinin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. maddesi ile güvence altına alınan dini inancını açıklama özgürlüğüne müdahale oluşturduğu kararına varmıştır.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, dini veya diğer inançları askerlik hizmeti ile çatışan ve inançları nedeniyle askerlik hizmetine karşı olan kişilerin, bir başka ifade ile vicdani retçi olarak tanımlanan kişilerin, askerlik hizmeti yerine sivil kamu hizmeti yapmalarına olanak sağlayan yasal düzenlemelere iç hukuklarında yer vermeyi, tavsiye kararı ile Avrupa Konseyine üye devletlerden beklemekte, istemektedir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2012 yılında karara bağladığı 42730/05 sayılı Savda ile Türkiye arasındaki başvuruda, Bayatyan başvurusundaki kararını tekrarlamış, inançları nedeniyle, ki din kökenli değildi, askerlik hizmetine karşı çıkan Savda’nın aleyhine ceza davaları getirilmesinin ve cezalandırılmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 9. maddesinde güvence altına alınan özgürlüklerine müdahale olduğu kararı yanında, vicdani ret statüsünü tanıyan yasal düzenleme yapmamakla Türkiye’nin, Sözleşme’nin 9. maddesi altındaki yükümlülüklerini yerine getirmediğine karar vermiştir. Bununla beraber, vicdani ret hakkını tanıyan bir mevzuat yapılmadığı için de sözleşmenin 9. Maddesi ihlal edilmişti. (işin püf noktası burda).
Burada sanığın ceza alması AİHS’in 9. Maddesinin ihlalini gündeme getirecektir, hapislik cezası alması da sözleşmenin 5. Maddesi ile korunan kişi özgürlüğü hakkının ihlalini de gündeme getirecektir.
Her ne kadar da KKTC mevzuatına göre vicdani ret hakkı düzenlenmemiş olsa da, vicdani ret hakkının toplumsal kabul gördüğünü söyleyebiliriz.
Şu an hükümette olan 4 parti de seçim programlarında vicdani ret ile ilgili yasal düzenleme yapacağını vaat etti ve hatta Bakanlar Kurulu yasa tasarısı hazırladı ancak henüz yasa yapılmış değildir.
Vicdani retçi Murat Kanatlı’nın daha önceden mahkum olduğu davada Anayasa mahkemesine yapmış olduğu havale neticesinde Anayasa Mahkemesi 13/2011 D.2/13 sayılı davada bu konuyu bir sıkıntı olarak görmüştür. Anayasa Mahkemesi kararın 14. sayfasında şöyle demiştir: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ışığında sıkıntı yaratan, Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülen maddelerdeki hükümler değildir; sıkıntı, eğer varsa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre, dini veya diğer inançları askerlik hizmeti ile aşılamayacak ölçüde çatışan ve bu nedenle askerlik hizmetine karşı olanlara askerlik hizmetinden muafiyet tanımaya açık, bu kişilerin askeri hizmet yerine sivil kamu hizmeti yapmalarına olanak sağlayan bir düzenlemeye Askerlik Yasası’nda veya başka bir yasada yer verilmemiş olmasındadır.
Bu bağlamda, iş bu noktaya gelmişken, vicdani retçi olan bu sanığa dava ikame edilmesi ve ceza verilmesi bence kamu vicdanı ile bağdaşmaz.
Tabi ki, seferberlik yasal anlamda güvenlikle ilgili bir konudur ancak Türkiye dışında Avrupa Konseyine üye tüm ülkeler güvenlik meselesi ile vicdani ret arasında bir denge kurmayı becerebildiler.
Ünlü yazar, politik teorisyen, mucit ve bilim insanı olan Benjamin Franklin güvenlik ve özgürlük konusunda şöyle demiştir: Geçici güvenlik için özgürlüğünü feda edenler ne özgürlüğü ne de güvenliği hak ederler.
Ünlü sivil itaatsizlik eylemcisi ve tüm dünya tarafından saygı duyulan, meslektaşımız Mahatma Gandhi sivil itaatsizlikle ilgili şöyle demiştir: “Sivil itaatsizliği reddetmek, vicdanı hapsetmektir”
Bu gün sanığa verilecek olan ceza her zaman övündüğümüz ve gururla söylediğimiz KKTC’de düşünce suçlusu yoktur sözünü ortadan kaldıracaktır ve Gandhi’nin dediği gibi verilecek olan ceza düşünceye verilecektir.
Takdir muhterem mahkemenizindir.
Kaynak: Gazedda