Osmanlı torunu olmakla övünen ve bölgesel neo-Osmanlıcı siyaset izleyen AKP iktidarı, her seferinde dünyanın iki süper gücünden birisinin, bazen de her ikisinin çizdiği sınırlara çarparak geri düşmektedir.
Ülkede beş yıl süren iç savaş nedeniyle 400 bine yakın kişi hayatını kaybederken, iki milyonu aşkın kişi de başka ülkelere göç etti. Yaklaşık 12 milyon nüfusa sahip ülkenin yarısı açlık kriziyle mücadele ediyor.
amacım sadece 17 gün sürmesine rağmen bu sürecin yaşattığı deneyimler ve hissettirdiği duyguları en önemli noktalarıyla paylaşmak ve bedelli askerliğin, deyim yerindeyse, gerçek bedelini sizlere sunabilmektir.
15 Şubat Cumartesi günü İzmir’de gerçekleştirilen Vicdani Ret Atölyesi’nin ses kaydını dinleyebilirsiniz.
Birçok vicdani retçinin katılım gösterdiği atölye, ilerleyen zamanlarda, farklı şehirlerde bulunan vicdani retçiler arasında dayanışma ağları oluşturabilmeye yönelik çağrılarla sonlandırıldı.
Brüksel ve Münih’te gündeme getirilen “tehditlerin” başında, Rusya ordusunun geliştirdiği hipersonik roketler gelmekte.
Genel Kurmay Başkanlığı zamanında olduğu gibi günümüzde de İlker Başbuğ, Ergenekon’un eylemlerini açıkça savunmaktan ve Ergenekon’un sözcüsü gibi davranmaktan çekinmiyor.
Türkiye, Suriye ve müttefiklerini İdlib’de oyalarsa ABD’nin Fırat’ın doğusundaki askeri varlığına sıra gelmeyecek. O yüzden Amerikalılar İdlib ateşinin olabildiğince harlanmasını umuyor. Türkiye bunu yapacaksa ne âla!
Sol Parti Milletvekili Sevim Dağdelen, Libya’daki krize dahil olan ülkelere silah satışı yapılması nedeniyle Alman hükümetinin Libya krizindeki arabuluculuk girişiminin inandırıcı olmadığını savundu.
Kararı Libya krizinin çözümünde atılmış “büyük bir adım” olarak niteleyen Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas “Berlin Libya Konferansı’nın sonuçları böylece herkes açısından bağlayıcı hale geldi” dedi.
