Şiddetin içindeki erkeklik… – Pınar Selek
Evet, erkek doğulmuyor, olmak için karşılığını ödemek, biraz acı çekmek gerekiyor. Ama karşılığı var bu acının. “Değer” yani. Karşılığında, erkeklik kimliği, bir egemen konum olarak elde ediliyor.
Evet, erkek doğulmuyor, olmak için karşılığını ödemek, biraz acı çekmek gerekiyor. Ama karşılığı var bu acının. “Değer” yani. Karşılığında, erkeklik kimliği, bir egemen konum olarak elde ediliyor.
NATO’nun 22 Ocak’ta başlayan Steadfast Defender 2024 ve Almanya’nın Quadriga tatbikatları tüm insanlığın geleceğini tehdit ediyor (Almanca’da Quadriga “dört atlı takım” anlamına geliyor… Berlin’deki Brandenburg Kapısı’nın tepesinde de işte bu Quadriga anıtı yer alıyor).
Netanyahu çok iyi biliyor ki alnına yapışan ‘soykırımcı’ damgasından başka elde ettiği hiçbir şey olmayacak. Filistinlilerin yitirdikleri, onun kariyerine ‘zafer’ olarak girmeyecek. “Soykırımcı” lekesi alın derisinin derinliklerine işlenecek.
Gelişmeler, NATO’nun Almanya’dan başlayarak Rusya sınırına kadar uzanan Doğu ve Kuzey Avrupa’yı “barut fıçısı”na çevireceğini gösteriyor. Rusya korkusu emekçi sınıfların savaş politikalarına yedeklenmesi ve askeri harcamaların artırılması, silah tekellerinin kasasının dolması için kullanılacak.
Kendimizi çıkmazda hissettiğimiz durumlarda, direnmenin başka olasılıklarını çağırmanın, hayatı tekrar yaşanır kılmakla ilgili bir yanı var. Çıkışı bulmak sadece yasanın, devletin, sistem içi yapıların tekeline bırakılamaz, öznelerin kendi iradesi ve değiştirme gücü tüm bunların üstündedir fikrimce.
Eli Haligua, İsrailli Standing Together isimli organizasyondan İdo Setter ile bir röportaj gerçekleştirdi. İdo, bölgede 100 gündür süren savaşı ve bölgede kalıcı barış için bir an önce adım atılmasının gerekliliğini Avlaremoz’a aktardı.
Kimse ayağa kalkmadı. Şu ana kadar bilindiği kadarıyla savaşın başlangıcından bu yana IDF(İsrail Silahlı Kuvvetleri)’de askere alınmadan önce bir genç adam dışında tek bir itaatsizlik vakası bile kaydedilmedi.
Militarizm, devlet ve siyaset üzerinde askeri gücün etkisini ifade eden bir kavramdır. Bu kavram, askeri gücün toplumun her alanına nüfuz ettiği bir durumu tanımlamaktadır.
Beynimin ve kalbimin vatan toprağının sınırları, tel örgüleri, top- tüfek- tankları- askerleri, Süleyman Şah türbeleri yok. Kimse düşmanım değil; herkes istediği gibi girip çıkar; oturup yaşayıp, canı çekerse başka ufuklara yol alabilir. Keza ben de.
Ankara’nın yana yakıla uçak peşinde koşmasını, bir “dış tehdit algılaması” ya da başka bir deyişle “bir savunma gereksinimi” ile gerekçelendirmenin askeri ve politik bir mantığı yok.