2005 03 Ağustos-Figen-İSTANBUL
Herhangi bir devletin ve ordunun üzerimde hak iddia etmesini, sadece bir grup insanın çıkarlarının gözetilmesi adına uydurulmuş kavramlar uğrua ölmeye ve öldürülmeye gönderilmeyi reddediyorum. Her insanın öldürmeme ve ölüme gönderilmeme hakkı vardır. Dah çok insan tarafından bu hakkın bilincine varılması için çabalıyorum. Bu çabanın bir parçası olarak bugün burada total reddimi açıklıyorum.
Bu topraklarda kadınların zorla askere alınması söz konusu değilse de, militarizmin altında en çok kadınlar eziliyor. Erkek egemen bir ideoloji olan militarizm, tüm yaşamımızı belirliyor ve kadınların toplumda mal, hizmetçi köle, susturulacak ve taciz/tecavüz edilebilecek nesneler olarak algılanmasına sebep oluyor. Askeri darbenin ve cunta yönetiminin izlerini taşıyan ve savaşın sürdüğü bu topraklarda kadınların özgürleşmeleri militarizme karşı mücadeleden geçer.
12 Eylül 1980 askeri darbesinin yaşamlarını benimki gibi ikiye böldüğü milyonlarca çocuk adına açıklıyorum reddimi. Bizler 12 Eylül ve sonrasında terörü gördük, yaşadık. Sevdiğimiz insanlar öldürüldü, kaybedildi, sürgüne gönderildi ya da öyle bir sindirildi ki, korkunun ne olduğunu çok iyi öğrendik. 12 Eylül 1980’de anladık ordunun ne olduğunu: ordu korkudur, ordu korkutmak için vardır. Ordu terördür.
Dostum ve yoldaşım vicdani retçi Nazan Askeran’I kaybettik. Dostum ve yoldaşım Mehmet Tarhan 5.5 aydır askeri cezaevinde tutuklu ve 4 yıl hapse mahkum edildi. Ama biz azalmadık, azalmayacağız. Son üniforma parçalanıp yerbesi yapılıncaya kadar, son silah, mermi ve bomba fabrikası işgal edilerek özgür yaşam alanına dönüştürülünceye kadar mücadelemiz devam edecek ve bağıracağız: inadına umut, inadına isyan, inadına özgürlük.
Figen