İlerici Enternasyonel’den ‘Floyd bildirisi’: “Bir fırsat, yalnızca bir fırsattır – bir teminat değildir”

Noam Chomsky, Yanis Varufakis ve Bernie Sanders gibi isimlerin öncülüğünde geçtiğimiz ay kurulan İlerici Enternasyonal, Floyd cinayetinin ardından sistematik ırkçılığa ve devlet şiddetine karşı uluslararası dayanışma çağrısı yaptı.

Duvar Özel… İlerici Enternasyonel’den ‘Floyd bildirisi’: Dayanışma, bu sisteme her yerde son vermek demektir

DUVAR – Noam Chomsky, Yanis Varufakis ve Bernie Sanders gibi isimlerin öncülüğünde geçtiğimiz ay kurulan İlerici Enternasyonal, ABD’de George Floyd cinayetinin ardından patlak veren ırkçılık karşıtı protestolar ve sistematik ırkçılık karşısında uluslararası dayanışma çağrısı yapan bir bildiri yayımladı. Türkiye’de ilk kez Duvar’ın yayımladığı bildiride, ‘ırkçı devlet şiddetinin kaynaklarını kesecek ve onu ortadan kaldıracak kalıcı bir uluslararası hareket’ için örgütlenme çağrısı yapıldı.

10 ülkeden önde gelen siyasetçiler, entelektüeller ve aktivistlerin imzasını taşıyan bildiri şöyle:

‘KÜRESEL SİSTEMDE RADİKAL BİR DÖNÜŞÜMÜN TOHUMLARI’

“Yeni bir dayanışma hareketi yükseliyor. Los Angeles’tan Sao Paolo’ya, Minneapolis’ten Londra’ya, “Siyahların Hayatları Önemlidir” (Black Lives Matter) sloganı bir çığlık ve bir talep olarak dünyanın her yerinden duyuluyor. Mesaj çok yalın ve bu yüzden de çok güçlü: Evlerinde, sokaklarda veya güvenli kıyılara ulaşmak için çıktıkları yollarda — siyah insanları öldürmeye son verin. Bu yalınlığı içinde hareket, küresel sistemin radikal bir dönüşümünün tohumunu içeriyor ve her yerde kolektif ve toplumsal kurtuluşa yer açmak için ırkçı mülksüzleştirme makinesine karşı başkaldırıyor.

‘YENİ OTORİTERLER KAN VE TOPRAK MİTLERİNE GERİ ÇEKİLDİ’

Geçtiğimiz on yılda iki yönde keskin ve ürkütücü bir dönüşüme tanık olduk: İçe dönme ve içerideki kontrolü artırma. Yeni otoriterler takımı, uluslararası dayanışmayı dışlayarak ulus-devlete ve onun antik kökleri olan kan ve toprak mitlerine geri çekildi. Bir dizi gözetim teknolojisi, topluluklarımız üzerindeki devlet kontrolünü sıkılaştırıp militarize ederek bizi daha da içeriye döndürdü. Covid-19 salgınının başlaması ise —kimi yerlerde— olağandışını kalıcı hale getirme tehdidini ve onunla beraber sıkıyönetimi getirerek bizi tecrit altında biraz daha izole olmaya zorladı.

ABD’NİN KENDİNE HAS RİYAKÂRLIĞI GÖRMEZDEN GELİNEMEZ

Protesto eylemleri dünyanın her yerinde yükseliyor ve her yere ulaşıyor. Santiago’nun sokaklarında, genç Şilililer yaygınlaşan yoksulluk, güvencesizlik koşullarına ve polis şiddetine karşı gösteri yaptı. Hindistan’da milyonlarca eylemci ırkçılığa ve Modi hükümetinin Müslüman karşıtı şiddetine karşı durdu. Lübnan’da protestocular gıda, su, sağlık ve eğitim gibi temel haklarını talep etmek için sokağa çıkma yasağını deldi.

Dünyanın içinde bulunduğu bu koşullar altında ortaya çıktı Amerika Birleşik Devletleri’nde yayılan protestolar. Ve bu protestolarla ilgili bir sıra dışılık göz kırpıyor; o da bu protestoların “Amerikan istisnailiği” öğretisindeki çok derin bir çatlağı ortaya çıkarma olasılığının gücü! Egemenin dünyaya karşı ‘görev tamamlandı’larla ve ‘özgürlükler tanındı’larla övünürken kendi ülkesinde siyahlara, yerli halklara ve her renkten insana baskı uygulamasını, kendine has bu riyakarlığını, görmezden gelmemiz mümkün değil. Aynı zamanda, bu protestoların hem söz konusu hegemonik güçte bir kırılma yarattığını hem de sömürgesiz ve çok kutuplu bir dünyaya doğru ilerlemek için bir fırsat yarattığını gözden kaçırmamamız gerek.

KALICI BİR ULUSLARARASI HAREKET İÇİN ÖRGÜTLENMELİYİZ

Bir fırsat, yalnızca bir fırsattır – bir teminat değildir. Bu uluslararası protestolardan ortaya çıkan sahne, kırılma noktasına gelmiş bir sistemin görüntüleridir. Ancak bu kırılmanın hangi yönde gerçekleşeceğine ilişkin kesin bir cevap yok. Bu yüzden, karşı güçleri ve onların bu mevcut fırsatı, Trump’ın şu kısa Twitter paylaşımında tarif ettiği, baskıcı “HUKUK & DÜZEN!” vizyonlarını güçlendirme yönünde çevirebilme kapasitelerini hafife almak, bizim açımızdan hayati bir hata olacaktır.

Şu an karşımızda duran zorlu görev, her zaman olduğu gibi, örgütlenmek – dayanışmanın bu kendiliğinden ortaya çıkan ifadelerini, ırkçı devlet şiddetinin kaynaklarını kesecek ve onu ortadan kaldıracak kalıcı bir uluslararası harekete dönüştürmek için örgütlenmek.

BİR SLOGANIN ÖTESİNE GEÇİLMELİ

İlerici Enternasyonal’i kurmamızın nedeni tam da bu: Dayanışmayı bir slogandan daha fazlası haline getirmek. Auckland ve Amsterdam gibi şehirlerdeki yürüyüşler ABD hükümetine, dünyanın yakın takibine dair önemli bir sinyal gönderdi. Ancak yalnızca tanıklık etmek yeterli değil. Bizim görevimiz, dayanışmanın tüm sınırları aşıp dünyanın binlerce noktasında adaletsiz koşullarda mücadele verenlere anlamlı bir destek sağlamak için nasıl dönüştürülebileceğini göstermek.

BİRBİRİMİZİN MÜCADELELERİNDEN ÖĞRENMELİYİZ

Bunun anlamı, devlet şiddetine karşı birbirimizin mücadelelerinden öğrenmektir; tıpkı Lübnanlı aktivistlerin ABD çapındaki göstericilere kılavuz oluşturmaları gibi. Bunun anlamı, polis şiddeti kurbanlarını ve ailelerini desteklemek için mümkün olduğu yerde kaynaklarımızı paylaşmaktır. Bunun anlamı, — nerede yaşarsak yaşayalım — dünyanın sistemi içindeki rolümüzü belirlemek ve topluluklarımız için adalet getirmektir.

‘ORADAKİ’Nİ ELEŞTİRİP ‘BURADAKİ’Nİ GÖRMEZDEN GELEMEYİZ

Her dayanışma biçimi aynı değildir. “Orada” olup bitene karşı kınama ifadeleri, çok büyük sıklıkla “buradaki” sürekli şiddeti görmezden gelmenin, dikkate almamanın veya önemsememenin bir kılıfı olabilmektedir. Minneapolis polisinin kaynaklarının kesilmesini talep eden Avrupalılar, kendi hükümetlerinden de Akdeniz’de göçmenlerin yasa dışı uygulamalarla engellenmesi ve sınır dışı edilmesinden sorumlu AB sınır koruma ajansı Frontex’in finansmanının durdurulmasını edebilirler.

Aynı mantık diğer yönden de geçerli. ABD imparatorluğunun askeri-sanayi kompleksinin sınırsız finansmanı ile genişlemesi, bir bumerang gibi eve dönerek yerli polisleri ABD’nin bitmek bilmeyen deniz aşırı savaşlara yerleştirdiği ekipmanlarla donattı. Eğer ABD’deki mevcut eylemler, ülke vatandaşları arasında yeni bir dayanışma anlayışına yol açacaksa, bu ABD’nin emperyal saldırganlığı ve devamlı işgalciliği nedeniyle zarar gören tüm nüfuslara, özellikle de yerli haklara uzanmalıdır çünkü ulusun kendisi onların mülksüzleştirilmesi üzerine kuruludur.

IRKÇI POLİS SİSTEMİ ULUSLARARASI

Irkçı polis sisteminin altyapısı halihazırda uluslararasıdır. ABD emniyet teşkilatı, İsrail ordusu tarafından eğitilmiştir. ABD silah üreticileri Brezilya’daki polis kuvvetlerine tedarikte bulunmaktadır. ABD şirketleri Hindistan hükümetini gözetim teknolojileri ile donatmaktadır. ABD’nin azınlık mahallelerinde uyguladığı durdur-ve-üzerini-ara yöntemi, tüm dünyaya ihraç edilmektedir.

TUĞLA TUĞLA, DOLAR DOLAR BİRLİKTE YIKABİLİRİZ

İlerici Enternasyonel olarak görevimiz, bu uluslararası altyapıyı doğru analiz etmek – mücadeleye hayatlarını adamış aktivistleri ve örgütlenme çalışması yürütenleri dinlemek – ve onu yıkmak için birlikte çalışmak: Tuğla tuğla, dolar dolar, polis departmanı polis departmanı.”

İmzacılar:

Ertuğrul Kürkçü (Türkiye )

Ece Temelkuran (Türkiye)

Noam Chomsky (Amerika Birleşik Devletleri)

Hilda Heine (Marshall Adaları)

Gael García Bernal (Meksika)

Áurea Carolina (Brezilya)

Celso Amorim (Brezilya)

Renata Avila (Guatemala)

Srecko Horvat (Hırvatistan)

Carola Rackete (Almanya)

Yanis Varoufakis (Yunanistan)

John McDonnell (Birleşik Krallık)

Andres Arauz (Ekvador)

Alicia Castro (Arjantin)

David Adler (Amerika Birleşik Devletleri)

Aruna Roy (Hindistan)

Nikhil Dey (Hindistan)

Nick Estes

Paola Vega (Kosta Rika)

Scott Ludlam (Avustralya)

Elizabeth Gómez Alcorta (Arjantin)

Kaynak: Gazete Duvar

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org