Militarizm çağına hoş geldiniz
10 Temmuz 2023 Pazartesi
Geçen hafta Financial Times’dan “Sanayileşme, birçok seküler trendi tersine çevirerek yeni bir canlanma yaşıyor” saptamasıyla başlayan bir analizden aktarmıştım: Artık, “Kapitalizmin merkezlerinde, devletin ekonomiye, sanayi, teknoloji, iklim, dış ticaret, gelir dağılımı politikaları bağlamında, hangi araçlarla, hangi alanlarda, hangi derinlikte müdahale edeceğine ilişkin tartışmalar yoğunlaşıyor; ‘son 40 yılın, serbest ticaret, finansallaşma gibi birçok trendini tersine çevirmeye başlayan’ bir ‘yeniden sanayileşme yarışı’ başlıyor. Bu yarışın ‘itici gücünü, hidrokarbon enerji sisteminden çıkış, küreselleşmeden geri dönüş ve yeniden militarizm oluşturuyor’”.
SİLAHLANMA VE ENDÜSTRİ
Bu aniden canlanan tartışmaların arka planında sanırım ABD’nin en etkili dış politika kurumlarından The Atlantic Council’in geçen nisan ayında yayımlanan kapsamlı raporundaki öneriler var. Rapor, Savunma Bakanlığı’nın (DoD) yeni teknolojileri benimsemekte ve savaşçılara sunmakta geciktiğini, Ar-Ge sürecinin yeterince hızlı ve verimli işlemediğini, DoD’nin sanayi şirketleri destek tabanının, tekelleşme eğilimi ve iflaslarla çok daraldığını, yeni teknolojilerin potansiyellerinin yeterince anlaşılamadığını saptıyor. Rapor 10 öneriyle, DoD’nin 21. yüzyıla uygun bir sanayi tabanı oluşturmasını, sermaye piyasalarıyla ilişkilerini geliştirmesini, teknoloji şirketlerini DoD ile çalışmaları için teşvik etmesini, genel ihale ve rapor sisteminin basitleştirilmesini istiyordu. Kısacası rapora göre sanayi ve finans ile DoD ilişkilerinin, yeni teknolojilerin benimsenmesi, geliştirilmesi, diğer bir deyişle “askeri-sınai-teknolojik-finansal kompleksin” (militarizmin) 21. yüzyılın gereksinimlerine uygun biçimde yenilenmesi gerekiyor.
Raporun yankılarını bu haftaki yorumlarda da görmek olanaklıydı. The Economist “Savaşın geleceği” kapağıyla çıktı. Dergide kapaktaki temayı işleyen özel, ayrıntılı bir rapor da vardı. Wall Street Journal silahlanma bağlamında sanayileşmenin önemini vurgulayan bir yorum yayımladı. WSJ’de aynı gün çıkan bir başka yazıda “III. Dünya Savaşı’nın biyolojik ve dijital virüslerle yapılacağı” savunuluyordu. The Economist’in bir başka yorumunda “Batı askeri yapılarının Ukrayna savaşından çok şey öğrendikleri” vurgulanıyordu. WSJ’nin bir gün sonra yayımlanan bir haber yorumunda “Geleceğin savaşı Ukrayna’ya geldi: İHA sürüleri” başlığı vardı.
Foreign Policy dergisinde bir çalışma Alman imalat sanayisinin gücünü vurguluyor, bu sanayilerin yeniden silahlanmaya katkılarıyla, Avrupa’nın “demokrasi cephaneliği” olabileceğini iddia ediyordu. Aynı günlerde The Economist ve The Asia Times, bir ABD-Çin savaşına ilişkin senaryoları, her iki ülkede geçekleştirilen simülasyonların sonuçlarını tartışıyorlardı. Bu konu da yeniden sanayileşme eğilimleriyle yakından ilgiliydi. The National Interest dergisindeki bir çalışmadan da uzayın son uydu karşıtı silah deneyleriyle, bir savaş alanına dönüşmeye başladığına ilişkin kaygıları öğreniyorduk.
Aktardığım tüm bu yorumların hepsinin bir savaşın gelmekte olduğunu varsayıyor olmaları çok kaygı verici. Dahası bu, büyük ve “bütünsel”, diğer bir deyişle havadan, denizlere, denizaltına, uzaya, siber uzaya ve virüslere (biyolojik ve dijital) kadar her alanı kapsayan, istihbarat, bilişim ve yapay zekâ araçlarının yoğun olarak kullanılmasından dolayı sivil asker ayrımını da ortadan kaldıran bir savaş olacaktı. Özetle, küreselleşme çağı bitti militarizm çağına hoş geldiniz.
Kaynak: Cumhuriyet