V. Metin Bayrak ve arkadaşları, Sivas katliamının yıldönümünde katliamlara karşı sanal ortak hafıza müzesi kurmak amacıyla 2 Temmuz’da sınıf arkadaşı Yasemin Sivri’nin katledildiği Madımak’tan Başbağlar’a kadar yürüdü. Ortak hafıza yürüyüşünü, aynı zamanda kadına yönelik şiddetin simgesi olan Melek Karaaslan’a ithaf eden Bayrak, “Farklı coğrafyalarda, farklı haklara yaşatılsa da acılar ortaktır; önemli olan birbirinin acılarına ağlayabilmektir” diyerek 9 Ağustos tarihinde Dersim’den başlattığı yürüyüşünün ikinci bölümünde.
V. Metin Bayrak’la “Ortak Hafıza Yürüyüşü”nü konuştuk:
Bize kendinizi tanıtır mısınız?
Denizli doğumluyum, Hacettepe Üniversitesi’nde felsefe okudum ve 20 yıldır profesyonel hayatın içindeyim. Eğitimden araştırmaya, reklamcılıktan dış ticarete çeşitli alanlarda çalıştım. Uzun zamandır hayatımı eğitimci olarak kazanıyorum. 8 yıldır İstanbul’da yaşıyorum.
İkinci versiyon: iradesi dışında kendisine yapıştırılan her türlü etiketten kurtulmak, arınmak için gayret eden “sözün özü eylemdir!” diyen biriyim.
Neden yürüyüşünüze “ortak hafıza” adını koydunuz?
Türkiye, neredeyse bütün sosyal bilim teorilerine aykırı özellikler gösteren, cidden “nevi şahsına münhasır” bir ülke. Birbirine o kadar zıt görünen gruplar, tepki ve kavrayış olarak aynı “kimlik” altında toplanabiliyor. Bu, işin bir yanı; bir diğer yanıysa her geçen gün daha fazla kompartımanlara ayrılması, zihinsel gettolaşma diyorum buna ben.
Birey, hangi getto içindeyse iradesi ezilerek hiçleştiriliyor ve çoğunluğun içinde eriyor. Aslında asıl asimilasyon bireyin, cemaatler içinde eritilmesidir de. “Neden?” diye soruyor insan elinde olmaksızın. Türkiye, kapalı topluluklar toplamı bir bakıma. Her cemaatin ya da topluluğun kendine ait bir belleği, kitaplığı, şehitliği, ‘hac’ mekanları vb. var. Bu resim, birlikte yaşam kültürü oluşturmayı sağlamadığı gibi engelliyor kanımca. Hafızayı ortaklaştırıp aynı trajedilere ağlayabilirsek, barış içinde birlikte yaşam kültürünü destekleyebiliriz diye düşünerek yürüyüşün adına “ortak hafıza” dedim.
Ne zaman karar verdin böyle bir yürüyüşe?
Kimliklerinden arınmaya çalışan, hatta ailemin verdiği isimden, devletin verdiği kimlik numarasından ayrı bir canlı olarak hayata nasıl dokunabilirim diye sordum kendime, bir felsefeci olarak şiddetsizlik, anti-militarizm, vicdanı red, iktidar yokluğu vb. konular üzerine uzun yıllardır düşünüp okuyup yazıyorum, zaman zaman da konuşmalar yapıyorum. Yaptığım entelektüel etkinliklerin hayata dokunmasının çok sınırlı olduğunu görüyorum uzun zamandır; üzerinde çalıştığım kuramsal konuları ve derinleştirmeye çalıştığım bakış açısını geniş kitlelere nasıl ulaştırabilirim, diye sorduğumda politik bir eylem olabilir dedim kendi kendime ama şüphesiz dünyayı kavrayışıma uygun olmalıydı, buna en uygun örneklerden biri de hiç şüphesiz yürümekti!
Şimdiye kadar hangi yolları yürüdün? Neler yaşadın?
Projeyi etap etap kurguladım. İlk etabı Sivas Madımak’tan 2 Temmuz’ta başlattım, ilk üç gün vicdani retçi arkadaşım İnan Süver eşlik etti bana. 5 Temmuz’da Erzincan Kemaliye Başbağlar Köyü’ne gittim. Oradaki törene halkın arasında izleyici olarak katıldım, resmi törenlerin ardından kendi anmamı gerçekleştirdim ve köydeki bir çocukla birlikte anıtlığa bir ağaç diktim. İki gün daha yürüyerek Çemişgezek, Singeç Köprüsü ve Pertek üzerinden 6 Temmuz’da Dersim’e ulaştım. Böylece ilk etap tamamlanmış oldu.
İkinci etap için 8 Ağustos’ta Dersim’e geldim yeniden. Seyit Rıza Meydanı’nda demokratikkitle örgütleri ve belediye eş başkanının katılımıyla yürüyüşün ikinci etabına başladım. Mazgirt, Karakoçan, 33 erin öldürüldüğü Bingöl’den geçip Genç ve Lice’ye geldim. Lice’de kalekol yapımını engellemek için kurulan ve savaşı besleyen güvenlikçi politikalara en güzel cevaplardan biri olan direniş çadırlarını ziyaret ettim.
12 Ağustos Salı akşamı Diyarbakır’a ulaştım. Burada 13 Ağustos 2014 Çarşamba günü demokratik kitle örgütlerinin katılımıyla bir basın açıklaması yaptıktan sonra 2009’da 44 kişinin katledildiği Mardin Bilge Köyü’ne yürüyeceğim. Böylece Dersim’den başladığım ikinci etabı Bilge Köyü’nde tamamlamış olacağım.
Henüz planlamamakla birlikte üçüncü etapta Roboski’ye yürümeyi düşünüyorum.
Bu yürüyüş ile nereye varmak istiyorsun?
Birkaç nedeni var; öncelikle katliamlara dikkat çekmek, ortak hafıza oluşumuna katkı sağlamak, ardından Anadolu coğrafyasının doğa ve insan katliamları haritasını çıkarmak ve interaktif, açık kaynaklı bir internet sitesi, sanal bir arşiv, kütüphane, müze vb. çok işlevli bir yapının altyapısını oluşturarak hayata dokunmak istiyorum
Kaynak: Demokrat Haber