Bugün Militarist algının inşa edildiği okullarda aile ortamlarında ve sokaklarda birey devletin kölesi haline dönüşmektedir. Doğduğumuzdan itibaren pembe mavi kimliklerle üzerinize Yıkılan toplumsal cinsiyet rolleri yaşamımızdaki militarizasyon sürecinin başlangıcıdır. Bu durum ast üst ilişkisinden ve gerontokrasiden Oluşan aile adlı kurum içerisinde somutlaşır. Sonrasında okul ile beraber militarizm fiili olarak yaşamlarımızda yer alır. Her sabah nizami sıralara sokulup tarihi kanla kaplı bir bayrağa tapar onun için Marş söyleriz. Beden eğitimi dersleriyle askeri komutları ezberler tarih dersleriyle insan öldürmenin meşruluğunu kavrar bununla gurur duyarız. Coğrafya dersiyle hayali çizgilerden Oluşan sınırlarımızı öğrenir o sınır dışında kalanları öldürmesi için sevdiklerimizi Coşkuyla sırtımı sıvazlayarak askere göndeririz. Bu anlamak Savaşlarda Ölümler şehir diye meşrulaştırıyor. Peki ama bu neyin Savaş’ı kimin Savaş’ı?
Bu savaş kadını cephede savaşması için çocuklar doğurması gereken “kuluçka makinesi” gibi görenlerin Savaş’ı, kimliğin düşüncen ne olursa olsun Öldüren devletlerin Savaş’ı. Ben bu Savaş’ta ölümleri olası bir şeymiş gibi karşılayıp vatan Sağolsun demek istemiyorum. Bu Savaş’ın bir parçası olmak istemiyorum. Ben ÖZLEM Kaya. 16 Yaşında Anarşist antimilitarist bir kadınım. Sınırsız bayraksız kışlanız okulsuz itaatsiz bir dünya için yüreğimde taşıdığım yeni Dünya’ya olan inancımla militarizmi reddediyorum. Vicdani reddimdir.