Zorla Askerlik Olmaz
Hayatını Allah’ın hükümlerine uygun yaşama gayreti içindeki bir Müslüman olarak Hz. İbrahim’in (as) Kuran’daki (En’am Suresi 162. Ayet) duasını düstur edinerek diyorum ki; benim de namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm ancak âlemlerin Rabbi Allah için olmalıdır ve inşallah öyle olacaktır.
Her şart ve koşulda zulmün ve zalimin karşısında duran bir Peygamberin(s) takipçisi olarak ben de doğal olarak zulme ve zalime karşıyım.
Zalim liderlerden, Allah’a karşı haddi aşmış sistemlerden değil yalnızca Allah’tan korkuyorum. Bu yüzden inanmadığım değerler, ideolojiler, yasalar için çalışmayı, ölmeyi veya öldürülmeyi reddediyorum.
Lâik bir devletin lâik ordusunun İslam inancına sahip bir insanı kendi saflarında savaşmaya zorlaması asla kabul edilebilir değildir. Dini, hiçbir işine karıştırmayan bir rejimin ordusunun kendi değerlerine uygun olarak dinle ilişkisi olmayan lâik zihne sahip askerler bulması tutarlı olacaktır. Ne var ki laik zihniyete sahip olanların da zor’la değil özgür iradeleri ile asker olmaları insan onuruna yakışır bir davranış olacaktır.
Kuruluşundan bu yana kendi vatandaşlarından yapay düşmanlar üreterek sayısız zulümler gerçekleştirmiş bir devletin aklı, kabulleri, idealleri ile asla ortaklık arz etmeyen bir dünyaya sahip olduğumdan, böyle bir devletin ve ordusu TSK’nın neferi olmayacağım.
Hayatını Allah’ın hükümlerine uygun yaşama gayreti içindeki bir Müslüman olarak, imanım gereği vicdani reddimi ilan ediyorum.
28.02.2014
Cihat Aydın (İstanbul, 1990)