Vicdani retçi Sucu, ‘savaş çığıranların memuru olmayacağım’ diyerek Milli Eğitim’deki görevinden istifa etti

Daha önce vicdani reddini açıklayan ekolojist Sergen Sucu, “Savaş çığıran bir organizmanın memuru olmayacağım” diyerek Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ndeki görevinden istifa etti.

‘Savaş çığıranların memuru olmayacağım’ diyerek Milli Eğitim’deki görevinden istifa etti

Sergen Sucu, 2015 yılından beri memur olarak çalıştığı Diyarbakır Milli Eğitim Müdürlüğü’nden istifa etti

07 Ocak 2017 Cumartesi 13:30
‘Savaş çığıranların memuru olmayacağım’ diyerek Milli Eğitim’deki görevinden istifa etti

Daha önce vicdani reddini açıklayan ekolojist Sergen Sucu, “Savaş çığıran bir organizmanın memuru olmayacağım” diyerek Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ndeki görevinden istifa etti.

Sergen Sucu, 2015 yılından beri memur olarak çalıştığı Diyarbakır Milli Eğitim Müdürlüğü’nden istifa etti. Bölgedeki doğa tahribatlarına karşı birçok eylem ve etkinlikte yer alan Sucu, Dihaber’e konuştu.

Birçok kamu emekçisinin anadilde, laik, bilimsel eğitim ve parasız sağlık hakkını savunup barış istediği için ihraç edildiğini ifade eden Sucu, “Seçilmiş vekiller, belediye başkanları tutuklanıyor yerel yönetimlere kayyımlar atanıyor. Hakikati yazan herkes ölüm ve cezaevleri ile tehdit ediliyor. Anayasa da geçen hemen hemen bütün sosyal, siyasi ve yaşam haklarımız kanun hükmünde kararnamelerle ihlal ediliyor. Sokağa çıkmak yasaklanıyor, internet sansürleniyor. Siyasi, cinsel ve dini tercihler kabul edilmeyerek tek tip bir yaşam için zorlanıyor ve bir savaş dayatması yaşıyoruz” değerlendirmelerinde bulundu.

‘ÖLÜMÜ BESLEYEN MEMURLUĞU REDEDİYORUM’

Artan saldırılara dikkat çeken Sucu, “İnsanlar sokak ortasında öldürülüp, ülkenin dört bir yanı canlı bombalar nedeni ile güvensiz bir hale gelirken, bizlerinde susturulmaya çalışılması ve hakikatin sansürlerle yasaklanması oldukça manidardır. Ölümün, savaşın, kötü, güdük ve otoriter diktatorya ile ilerleyen devletin memuru olmak bu politikaları yürütecek organlardan biri olmak demektir. Artık savaşı, ölümü ve erki besleyen politikaların memurluğunu reddederek barış ve doğa için mücadele etmeyi yaşam için bir borç biliyorum. Kamu da çalışan emekçileri tercihlerinden ötürü açığa alıp ihraçlarla tehdit eden devlet anlayışının emekçisi olmayı reddedip, emeği komünal bir yaşamla yaratabileceğimizi düşünüyorum” dedi.

‘DEVLET ZİNCİRİNDEN ARINDIRIYORUM KENDİMİ’

Ekolojik, demokratik cinsiyet özgürlükçü modeline de değinen Sucu, şöyle devam etti: “Artık bizler ölüm saçan militarizm sisi ile etrafı kör eden emeği, yaşamı hiçe sayıp doğaya ve insana saldıran ulus devlet modelinden hiçbir beklenti içerisine girmeden korku zincirlerini kırıp barışı ekolojik demokratik cinsiyet özgürlükçü bir yaşamı kurabilmek için kollarımızı sıvamalıyız. Ben bu süreçte göbek bağı ile bağlandığım devlet zincirinden kendimi arındırıp, barış ve özgür bir yaşamı direteceğimi duyuruyorum. Ve bilinmelidir ki içimizdeki korkuyu teslim almadığımız sürece ölümlerle etrafı sarılmış zulüm dolu bir yaşama mahkum kalacağız. Tıpkı bir çocuğun yüreği gibi özgür olabilmenin yolu barışı ve özgür yaşamı istemek değil diretip yaşatmak olacaktır. Yaşasın barış, eşit adil yaşam ve özgürlüklerimiz.” (Kaynak: Dihaber)

Kaynak: Demokrat Haber

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org