VICE News’in Amerika’daki En Militarize Üniversiteler Üzerine Araştırması
William M. Arkin ve Alexa O’Brien
6 Kasım 2015
Amerika’nın en militarize 100 üniversitesini analiz etti ve belirledi.
Başlangıçta bu okulları nitelerken militarize kelimesini kullanmak konusunda tereddüt yaşanıldı ancak bu terim sadece kampüsteki polis kuvvetleri veya yedek subay talimlerini akla getirmek için kullanılmadı. Bu terim aynı zamanda; üniversite laboratuvarlarının ABD istihbarat teşkilatları tarafından finanse edilmesi, yöneticilerin bu teşkilatlarla yakın ilişkilerinin bulunması ve en önemlisi ‘Top Secret’ erişim yetkisi olan yaklaşık 1.4 milyon kişinin eğitim alt yapıları için de bir ölçüt olarak kullanıldı.
Sonuç olarak, bütün bu unsurları toparlayan en iyi kelimenin militarize kelimesi olduğuna karar verildi. Günümüzdeki ulusal güvenlik kurumları, bünyesinde çok sayıda teknisyen, bilgisayar başında çalışan ve büyük miktarlarda veriyi yöneten güvenlik uzmanları barındırıyor; bu insanlar sayıca klasik anlamdaki asker ve casuslardan çok daha fazla. Bu dijital savaşçılardan talep edilen yetenekler değiştikçe, yüksek eğitim de talep edilen bu yeteneklerle birlikte değişime uğruyor.
VICE News sıralamasında; istihbarat teşkilatları (IC) için çalışan, ulusal güvenlik kurumları ile yakın ilişkileri olan ve Amerika’nın savaşmasından en çok kar elde eden öğrencileri en çok sayıda yetiştiren okullar yer alıyor.
Ulusal güvenlik üzerine olan eğitim programları sadece yeni teknoloji ve eğitim ihtiyaçlarını karşılamıyor; bu kurumlar aynı zamanda uzaktan eğitim, esnek krediler, kolay transferler gibi imkanlarla askeri işgücünün kariyerlerine de katkı sağlıyor.
Ek bilgi: Sıralama yapılarken kullanılan metotlar hakkında bilgi edinin.
VICE News’in Amerika’daki en militarize 100 üniversite listesinde dört kategorideki kurumlar ağır basıyor: Öğrencilerinin üniversite derecelerini çoğunlukla online olarak aldığı okullar; savunma, istihbarat ve güvenlik alanlarındaki müşterilerine yönelik araştırma geliştirme faaliyetleri yürüten okullar; Washington DC yakınlarındaki okullar; ve iç güvenlik üzerine yeni odaklanmaya başlayan okullar.
İnsanları orduda, istihbarat teşkilatlarında, iç güvenlik kurumunda ve kanun yaptırım kurumlarında – ve bunlarla işbirliği yapan kurumlarda – çalışmaya en çok teşvik eden 100 üniversitenin yirmisi diploması kolayca uzaktan alınabilen ciddiyetsiz eğitim kurumlarından oluşuyor. On iki tanesi, çoğunluğu 11 Eylül olaylarından önce var olmayan kar amaçlı şirketlere hizmet ediyor. Bu okullar o kadar önemli hale geldiler ki iki tanesi, American Military University (No. 2) ve University of Phoenix (No. 3), sadece ‘Top Secret’ dünyada çalışan mezunlarının çokluğundan dolayı listenin en üst sıralarında yer alıyorlar.
Bu 100 okulun on yedi tanesinin Washington DC yakınlarında yer alıyor olması, ulusal güvenlikle ilgili kurumların ülkenin başkentinin çevresinde yoğunlaştığını gösteriyor. University of Maryland kolayca diğer bütün okulları geride bırakarak listenin zirvesinde yer alıyor. Georgetown University (No. 10), George Washington University (No. 4) ve American University (No. 20) de en militarize 25 okul arasında yer alıyor. – Bu okullar ülkedeki uluslararası ilişkiler alanındaki en iyi 10 okul arasında kabul ediliyor. – 11 Eylül olayları sonrasında iç güvenlik ile ilgili ilerlemeler ve artan siber eğitim talepleri; George Mason (No. 5), Northern Virginia Community College (No. 16) gibi farklı okullar ile Herndon, Virginia’daki büyük ölçüde online eğitim veren Strayer University (No. 8) gibi okulları yükselişe geçirdi.
İçlerinde Johns Hopkins (No. 7), Penn State (No. 15), Georgia Tech (No. 26) ve Massachusetts Institute of Technology (No. 47) gibi önemli araştırma üniversitelerinin de bulunduğu sıklıkla bahsedilen askeri sanayiye destek veren on yedi okul da 100 üniversitenin bulunduğu listede yer alıyor. Bu okulların on tanesi, ulusal güvenlik araştırma geliştirme kaynağı kapsamında $2.05 milyar ödenek alıyor ve bu miktar VICE News’in hesaplarına göre federal hükümetin geçen sene en iyi 100 üniversiteye ayırdığı kaynak olan $3 milyarın üçte ikisine denk geliyor. Yine de bu okullar, bilinen silah sistemlerinden çok – genellikle gizli laboratuvarlarda – istihbarat teknolojileri, siber güvenlik ve büyük veri analizi gibi alanlarda araştırmalar yaparak militarizasyon kelimesinden yaygın olarak çıkarılan anlama meydan okuyorlar.
Şu anda 250’den fazla okulda; yeni bir alan olan ve disiplin, acil durum yönetimi, fiziksel güvenlik ve bilgi güvenliği alanlarını birleştiren iç güvenlik alanında sertifikalar ve akademik dereceler veren programlar var. İstihbarat üzerine açılan dersler kriminoloji ve kanun yaptırım eğitimi için ön koşul haline gelerek yerel poliste federal ajanslara benzer bir dönüşüm gözleniyor. Yeni programları ve giderek artan özel sektörden gelen ekonomik destekleri ile en önemli iç güvenlik okullarının bazıları: Texas A&M (No. 14), Louisiana State (No. 96), Duke (No. 66), University of Minnesota (No. 76), ve Rutgers (No. 73).
Ek bilgi: Amerika’daki en militarize 100 üniversite listesindeki üniversitere göz atın
Sıralamalar, 11 Eylül olaylarından bu yana istihbarat teşkilatlarında çalışmış olan 90,000’den fazla bireyin oluşturduğu bir veri kümesine dayanarak yapıldı. Bu veri kümesi; ‘Top Secret’ erişim yetkisi olan askeri güçler ile kolluk kuvvetlerini, sivil hükümet çalışanlarını ve federal devletle yerel seviyede işbirliği yapmakta olanları da içeren bütün insanların yaklaşık olarak yüzde 6’sına denk geliyor.
Sıralamalar yapılırken, ilk olarak hangi okuldan mezun kaç kişinin istihbarat teşkilatları için çalıştığı esas alındı. Daha sonra; aldıkları federal ekonomik destekler, Akademik İstihbarat Merkezi olarak nitelendirilmeleri ve iç güvenlik kuvvetlerine katılımları gibi 51 etken daha göz önünde bulundurularak sıralamalarda değişiklikler yapıldı.
‘Top Secret’ çalışanların özgeçmişleri incelendiğinde, ulusal güvenlik sisteminin bilinmeyen iç yüzü belirgin hale geldi. Listede yer alan Cochise College (No. 6), Excelsior College (No. 13), ve Central Texas College (No. 18) gibi okulların bazıları hükümet dışında kimse tarafından bilinmiyor. Bu okulların her biri özel bir alana hizmet ediyor: Cochise College askeri istihbarata, Central Texas College askeri personele, Albany, New York’da yer alan ve büyük oranda online eğitim veren Excelsior College kolluk kuvvetlerine hizmet ediyor.
Muhafazakar okulların sadece üç tanesi listede yer alıyor: Texas A&M (No. 14), Liberty University (No. 42) ve Brigham Young University (No. 84). Yine de bu durum mahafazakar sosyal veya siyasi ideolojinin üniversitelerin militarizasyonunda pek rol oynamadığını gösteriyor.
Harvard (No. 32), Duke (No. 66), Stanford (No. 60), Northwestern (No. 80), ve Cornell (53) gibi elit üniversiteler de aldıkları yüksek miktarlardaki federal finansman ve özelleştirilmiş lisansüstü programları ile listede yer alıyor. Harward’ın övündüğü, kariyerinin ortalarında olan veya kıdemli federal çalışanlara yönelik bir yöneticilik programı var; Harwardlı ‘Top Secret’ çalışanların birçoğu lisans eğitimini Harward’da yapmamış insanlardan oluşuyor. Benzer durum diğer elit okullarda da söz konusu. Amerika’daki beşeri bilimler üzerine eğitim veren en iyi üniversitelere baktığımızda ise, en militarize üniversiteler listesinde hiç birisine rastlamıyoruz.
Listede yer alan büyük ölçüde online eğitim veren 20 üniversiteler savunma ve istihbarat kurumlarına yakın okullardan oluşuyor. Hükümetin 11 Eylül sonrasındaki ulusal güvenlik ve kanun yaptırım alanlarında gittiği büyümeler ile birlikte eski ve yeni askerlere üniversite harçlarında destekler sağlandı. Kar amaçlı olan bu okullar, 11 Eylül sonrası çıkan Asker Yasası (GI Bill) sonraki dönemde, 2013 ve 2014 yılları arasında tüm okulların ettiği karın yaklaşık %42’sini elde ettiler ve Savunma Bakanlığı harç desteklerinin yarısını aldılar..
Genel olarak, okulların listeye girmelerinin çok çeşitli sebepleri var. Villanova University’deki (No. 22) işletme fakültesi, gizli siyah bütçe için çalışan çok sayıda yönetici yetiştiriyor. Bunu görmenin tek yolu is yüzlerce mezunun özgeçmişlerini incelemekten geçiyor. West Virginia University (No. 72) biyometrik alanında FBI’ın ve ordunun en önde gelen ortağı ve 11 Eylül olaylarından sonra kurulan, “kimlik istihbaratı” üzerine uzmanlaşmış istihbarat merkezlerine yakın bir konumda yer alıyor. University of Central Florida (No. 50) simülasyon araştırmaları ve müfredat alanlarında uzmanlaşmış bir okul olup, savaş oyunları ve sanal savaş eğitimleri verilen Orlando’daki merkezin yakınlarında yer alıyor.
George Washington University (No. 4), Johns Hopkins (No. 7), Georgetown (No. 10), Harvard (No. 32), MIT (No. 47), University of Denver (No. 93), ve Missouri State University (No. 95) üniversitelerinin soğuk savaş dönemi boyunca ulusal güvenlik programları vardı. Bu okullar halen ulusal güvenlik kurumları için önemli olmakla beraber, 11 Eylül sonrası bu okullardan çıkan ‘Top Secret’ çalışanları diğerlerine göre daha az.
Duke (No. 66) ve Mercyhurst University’de (No. 88) 11 Eylül olayları sonrası açılan strateji ve istihbarat programları halen yaygın olarak ulusal güvenlik çalışanlarının eğitim alt yapısını oluşturuyor. Ancak, 90,000 kişilik veri kümemizin 400’ünden azı gerçek anlamda ulusal güvenlik programı derecesine sahip. Bütün veri kümesinin %5’inden azı kamu yönetimi alanında derece sahibi. Uluslararası ilişkiler alanında derece sahibi insanlar ise yaklaşık %2 ile daha da az.
100’den az insan Orta Doğu çalışmaları üzerine lisansüstü derecesine sahip. %1’den az (1000’den az) kişi kendisini Arap diline hakim olarak tanımlıyor. Bunların %60’ı, ulusal güvenlik kurumları ve ilgili ajanslarla ortaklaşa çalışan özel şirketlerde çalışan Arap-Amerikan vatandaşlardan oluşuyor.
‘Top Secret’ Çalışanların En Yaygın Akademik İlgi Alanları
1. Bilişim Sistemleri ve Teknolojisi
2. Bilişim Teknolojisi
3. Sistem Mühendisliği
4. İşletme
5. Ceza Adaleti ve Suçbilimi
6. Bilgisayar Bilimi
7. Siyaset Bilimi
8. Elektrik Mühendisliği
9. Genel Eğitim
10. Makine Mühendisliği
Yukardaki 10 en yaygın akademik ilgi alanından oluşan listede; bilişim sistemleri, işletme ve sistem mühendisliği en üst sırada. Daha önceden kamu yönetimi ve şehir-bölge planlama bölümleri altında olan acil durum yönetimi ve afete hazırlık programları, şu an genellikle iç güvenlik eğitimi ve terörle mücadele altında yer alıyor. İstihbarat ile ilgili ceza adaleti dereceleri, askeri personel arasında bile siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümlerinin toplamının iki katına tekabül ediyor.
2013 yılındaki verilere göre istihbarat kurumlarında çalışanların %27’si Amerikan devletinin normal sivil hizmet çalışanlarından oluşuyor. Diğer bir %54’ünü direk olarak ordu ve istihbarat kurumları için çalışan ya da bu kurumlara hizmet eden şirketlerde çalışan askeri personel oluşturuyor. %18’i de eskiden bir dönemler az önce bahsedilen iki gruptan birinde çalışmış olan şahıslardan oluşuyor.
11 Eylül olaylarını takiben 1990’lardaki durgunluğa kıyasla çok sayıda personel işe alındı ve Rand Corporation’un 20013 yılında yaptığı İstihbarat Kurumlarındaki İşgücü Planlaması isimli bir çalışmaya göre, bu durum istihbarat kurumlarını “çok sayıda kıdemli ve tecrübesiz çalışan olan ancak kariyerinin ortalarında çalışan olmayan” bir hale getirdi. Eğitim ihtiyacının klasik askeri eğitimden bilişim üzerine eğitim yönünde değiştiği bir dönemde, bu yoğun işe alımlar askeri tesislerin genç personelle dolup taşmasına sebep oldu.
İnsansız hava araçlarının, ağların, bilgi sistemlerinin ve büyük ölçekli verilerin dünyası yeni yeteneklere ihtiyaç duyuyor. Yoğun bir şekilde yazılım kullanılan istihbarat sistemlerinin kullanılabilmesi için binlerce analizci gerekiyor. Bu sistemlerin birçoğunun sertifikaları listedeki okullar tarafından verilebiliyor.
Askeri kurumlar ve istihbarat kurumları dışında, durum daha da iç karartıcı. Yeni İç Güvenlik Teşkilatı (DHS) oluşturuldu; daha doğrusu, DHS’nin Ulaşım Güvenliği İdaresi kuruluşunun ilk beş yılı boyunca CIA, NSA, ve diğer birçok kurumun toplamından fazla işe alım yaptı. Bununla beraber online programlar büyük ilgi görmeye başladı ama alınan eğitimler beşeri bilimlerden giderek uzaklaşıyor.
Görev başı eğitimi de yüksek eğitim kurumlarının eğitim yöntemlerini etkilemiş durumda. Üniversite sistemleri, tecrübeye dayalı yeteneklere ve görev başı eğitimlere daha çok ders kredisi veriyor. Eğitim kalitesinden ödün verilip verilmediği konusunda bir soru işareti var ancak kesin olan şu ki; farklı eğitim yöntemleri ve çalışanlar ortaya çıkmakta ve istihbarat kurumlarında, bilişim çağında, talimler eğitimi gölgede bırakıyor.
Daha 2007 yılında ulusal güvenlik eğitimi ve talimler ile ilgili bir kriz gözlenmişti. İstihbarat üzerine Senato Özel Komitesi ‘Top Secret’ çalışanların yetenekleri açısından yetersizliği üzerine bir rapor açıklamıştı. İşe alımların uygunsuzluğu, verimsiz talimler ve yabancı dil bilen insan yetersizliği belirlenen sorunların bazılarını oluşturuyordu.
İstihbarat kurumları ve onlarla beraber çalışan kolluk kuvvetleri aç bir şekilde, hedefler ve biyografik veriler gibi her türlü bilgiyi almaya çalışıyorlar. Sonra bu bilgiyi işleyip, analiz edip, daha sonra kullanılmak üzere depoluyorlar. Bunun yapıldığı sistem o kadar karmaşık bir hale geldi ki, savaşılan insanlarla ilgili bölgesel ve kültürel uzmanlık kenara itilmiş durumda. Eğitim alt yapıları ve akademik alanların arka planları gösteriyor ki ulusal güvenlik kurumları klasik bir savaşçılar ordusundan ziyade bir bilişim çağı ordusuna dönüşüyor.
Üzücü olan sonuç şu ki, akademiler (ve diğer insanlığı sevenler) 11 Eylül olayları sonrasında, gelecek nesil için mevcut ulusal güvenlik anlayışına karşı gerçek anlamda sivil bir alternatif üretecek akademisyenlerin yetişeceği programlar üretemediler. Listede ilk 100’de olan elit üniversiteler dahil araştırma enstitüleri, ulusal güvenlik kapsamında savaşa ve terörizme odaklanıyorlar.
İstihbarat kurumları ayrıca daha izole ve kendi kendini sürdürebilen bir hale geldiler. Bu durumun delili olarak iki kategorideki okullar gösterilebilir: Birincisi, ordu ve iç güvenlik departmanına eğitim sağlayan ve özellikle eski askerler tarafından rağbet gören 20 tane online eğitim veren üniversite. İkincisi, Washington DC civarında yer alan, lisans sonrası eğitimler ve sertifikalar veren 17 üniversite.
Chronicle of Higher Education’a göre Ağustos 2009 – Eylül 2014 arasında geçen Asker Yasası (GI Bill) sayesinde, eski askerler üniversitelere $19.5 milyarın üzerinde getiri sağladı. Eski-Asker İşleri Departmanına göre bu paranın $8 milyarı kar amaçlı üniversitelere gitti.
11 Eylül olaylarının üzerinden 14 yıl geçmiş olmasına rağmen, mevcut ulusal güvenlik ve yükseköğretim işbirliklerinin birçoğu son üç yıl içinde oluştu. Bir zamanlar oldukça tartışılan, kampüslerde yapılan gizli araştırmalar geri dönmekte. Çok sayıda üniversite yönetimi mensubu ve kampüs polisi; iç güvenlik departmanı, terörle mücadele ve karşı-istihbarat birimlerine alınıyor.
Hükümet kendi içinde ise 11 Eylül olaylarından bu yana, savaşılan bölgelerdeki dilleri öğrenmek ve kültürü anlamak için çok sayıda program başlattı: Pentagon, Afganistan-Pakistan için talim ve eğitim üzerine uzman AFPAK’ı oluşturdu. Ordu İslam dünyasında, özellikle Afganistan’da, çalışmak üzere kadın timler yetiştirdi. Ordu sistemlerine ağ analizi ve sorgulamalar üzerine çok sayıda sosyal bilimci uzman kattı. Hükümette ayrıca, ulusal ve uluslararası güvenlikle ilgili çok sayıda değişimler yapıldı, DHS ve Afrika’da Amerikan üssü kuruldu.
Bunlara rağmen yabancı diller, yabancı bölgeler uzmanlığı ve iç ve uluslararası ilişkiler üzerine sorgulayıcı düşünce ile yaklaşabilecek kapasite anlamında kayda değer bir gelişme sağlanmış değil. Uluslararası düzen günümüzde, on beş sene önce olduğundan daha stabil bir durumda değil. Ülkenin iç güvenliği daha yüksek bir seviyede değil. Aksine, iç ve dış tehditler bütün çabalara rağmen giderek artıyor.
Çığ kadar istihbarat bilgisi, siber güvenliğe karşı ortaya çıkan tehditler, Washington DC’nin havuz medyasının aynı şeyleri tekrarlayıp durması gibi gerçekler ulusal güvenlik kurumlarının Amerika’daki yükseköğretim üzerinde büyük etki sahibi olmasına yol açıyor. Sonuç olarak bu okullarda savaş-barış sanatı veya bunların zararları ile faydalarını anlayacak kapasite öğretilenler arasında yer almıyor.