Yolda duran su birikintisi ve vicdani ret meselesi – Halil Karapaşaoğlu

Murat tekrar cezaevine girecek… Haluk’un girmesi an meselesi… Arkalarından bizler…
İnsan olmak… Düşünceleriyle duruşuyla insan olmaktan bahsediyorum size… İnsan olmak için çabalamaktan bahsediyorum…

12/11/2014
Yolda duran kocaman taşı, kırmak istercesine düşüyordu…

Ağırlığı kilosundan değil yüksekte durmasından kaynaklanıyordu…

Yükseklerde durmak yeterli mi taşı parçalamak için?

İnatta lazım biraz…

Hem de dikine bir inat…

Bu inat nereden gelmeli?

Göklerden mi?

Yürekten mi?

Felsefenin, düşüncenin en derin en ıssız köşelerinden mi?

***

Güneşli başlayıp sonra yağmurla silkelenen bir günde…

kktc meclisinde görüşülmeye başlandı vicdani ret mevzusu…

Meclisin iç karartıcı havasında o kırmızı koltuklarda, yolda duran bir su birikintisinden hiç farkı olmadığını hissediyor…

Yolda duran bir su birikintisi gibi hisseder mi insan?

Hissettiriyorlar işte…

***

Yanımdaki kadın kulağıma eğilip, “bir insanın hayatıyla ne kadar kolay ne kadar basit koşuyorlar öyle değil mi?” diye fısıldıyor…

Biraz moralim bozuluyor…

Onun sahip olduğu bu küçük hassasiyeti neden göremedim diye düşünüyorum…

Alışmaktan korkuyorum…

“Alışma!” diye uyarıyor sanki!

Alışma! Alıştırma!

***

Kimse kimseyi dinlemiyor…

Devlet denen kurumun en ciddi makamlarından biri sözde…

Milletvekilleri sürekli dışarı çıkıp içeri giriyorlar…

Arada dalga geçiyorlar birbirleriyle…

Bazıları tenezzül edip girmiyor bile toplantılara…

Birçoğunun entelektüel hiçbir birikimi yok zaten…

Entelektüel birikimi olanlarında entelektüel sorumlulukları olduğunu en azından ben hissetmiyorum…

Saygı duyduğum insanlar vardı eskiden…

Artık saygı duymuyorum…

Böyle bir çirkefin içinde, çirkefe ayak uydurduklarına inanamıyorum…

***

Tufan Hoca öneri yapıyor…

Vicdani retçiler diyor; silahlı kuvvetlerin içinde silah tutmak yerine başka hizmetler yapsın…

Bu da bir tür vicdani rettir diyor…

Emir komuta zincirinin içine girmek istemiyoruz…

Üniforma giymek istemiyoruz…

Savaş için hazırlanan ya da var olan bir ordunun ne badadezini soyarız ne de tuvaletini temizleriz…

Bunu kavrayamayacak biri değil hoca…

Böyle biri değilse neden?

İnsanı bu kadar küçülten, bizi bu kadar aşağılayan, felsefeyi bu kadar hor gören bir yaklaşım neden?

Bilmiyor mu?

Biliyor bilmesine de neden?

***

Murat tekrar cezaevine girecek…

Haluk’un girmesi an meselesi…

Arkalarından bizler…

İnsan olmak…

Düşünceleriyle duruşuyla insan olmaktan bahsediyorum size…

İnsan olmak için çabalamaktan bahsediyorum…

Eğer değerlerinden, entelektüel kaygılarından dolayı bir kişi cezaevine giriyorsa o ülkede…

TDP’li vekillerin dışında…

CTP’li vekiller hapishanenin önüne gelip destek vermeye çalışmasın…

Eğer böyle giderse, ne Asım Akansoy’un ne Doğuş Derya’nın ne de Tufan Hoca’nın orada yeri yoktur…

Hayal kırıklıklarımız öfkeye dönüşüyor…

Bu ülkede yolda duran bir su birikintisi gibi hissederken biz ve bizim gibi yüzlerce insan…

Bir de siz çukurları kazmaya başlarsanız bu coğrafyada…

Bu coğrafyanın boku çıkmış demektir…

http://www.yenicag.com.cy/yenicag/2014/11/yolda-duran-su-birikintisi-ve-vicdani-ret-meselesi-halil-karapasaoglu/

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org