Türkiyede yaşayan her erkek gibi, askerlik yaşım geldiğinde, ülke topraklarında her gün çatışma ve ölüm haberleri geliyordu. Bu ölümler hakkında derin bilgi ve tecrübe sahibi değildim. Her haber acı veriyordu, her ölüm düşündürüyordu, neden? Çocukluğumdan hatırladığım ise ölümün beni çok etkilediği ve uzun süre hafızamdan çıkmadığı idi. kafkasyalı olmam, sakaryada yetişmiş olmamın verdiği, ölüm saçan makinalara olan ilgim ise yadsımadığım bir gerçek, ama bunun ile ilgili hep çelişkili bir ilişkim oldu. Evet zanaat ürünü olarak çekici, işlevsel olarak itici buldum hatta ürkütücü. Erkek egemen toplumlarda savaş yada öldürmek ile ilgili, doğduğunuz andan itibaren bellekker dolduruluyor, bu hepimizin bildiği bir gerçek sanırım. Yaşım 20 olduğun da ve vatan borcu kapıya dayandığında, bu ölümlerin anlamsızlığı ve nedensizliği beni, üzerime yüklenen bu borçu ödemekten alıkoymaya yetti. Süreç oldukça sancılı, yaşayan arkadaşlar bilir. Belirsizlik, her an yakalanıp şubeye götürülme korkusu, itaatsizlik etmenin verdiği psikolojik sancılar. Toplumsal baskı, aşşağılanma duygusu, bunlar sürecin tümü ile realitesidir. Tüm bunlara rağmen vicdanım ile başbaşa kaldığım her an gitmememin ve bu ülkedeki yasa koyanların bu ilkel yasalarına itaat etmememin hazzı ise hep bir motivasyon olmuştur. İlk duyduğum ve taktir ettiğim fakat düşününce çok acı çekmiş olabileceğini düşündüğüm osman murat ülke hep bana cesaret vermiştir. 17 sene sürdürdüğüm bu itaatsizlik eylemimi artık resmi olarak beyan etmem için bana daha fazla cesaret veren vicdani ret derneği’nin çalışmaları ve giderek çoğalan retcilerdir. Şunu söylemeden geçemem vatan borcu hep kafamı kurcaladı, ne borcu? ve neden borç ile doğuyoruz ? bu ülkede doğan her insanın borçlu olarak doğduğunu söylemeleri sanırım bir yükümlülük duygusu yaratmak ve kendi içinde buna cevap bulana kadar ezebileceklerini biliyor olmaları. 17 yıllık sürecin tümünü ve hissettirdiği deneyimleri burada anlatmamın imkanı yok bu nedenle sizlerin önünde vicdani reddimi beyan ediyorum hepinizi selamlıyorum.
Son bir cümle söylemek isterim, kabul edebileceğim makul bir yasak varsa o da sanatsız bırakılmanın yasak olmasıdır. Teşekkürler.
Yüksel Kahraman
İHD İstanbul Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısında vicdani reddini açıkladı
PAYLAŞ.