Örtülü savaş bütçesi mi?
Terörle mücadele adı altında yürütülen, askerin tanımıyla düşük yoğunluklu savaş yıllarında savunma harcamalarının, bütçelerin neredeyse yüzde 40’larını yuttuğu 1990’lı yılları, 2000’li yılların başlarında yavaş yavaş geride bırakır olmuştuk.
O dönem demokratik reformlarında samimi olduğuna inandığımız hükümet, askeri harcamalara göreceli çekidüzen getirmiş, bu sektöre giden israf niteliğindeki kaynakları, bir ülkenin kalkınmasında birincil öneme sahip eğitim ve sağlık alanlarına aktarmayı başarmıştı. Bugün, örneğin, eğitime ayrılan kaynaklarda 2002 yılına göre yaklaşık 10 katı bir artış sağlandığı bütçe rakamlarından görülüyor. Ne var ki, bu kaynakların eğitim kalitesinin çağdaş ülkeler düzeyine getirilecek biçimde harcandığını söylemek çok zor.
PKK ile yürütülen 30 yılı aşkın çatışma ortamı, savunma bütçelerinin yüksek tutulmasına gerekçe oluşturdu. Ne var ki, asıl sorun, Meclis ve hükümetler tarafından denetlenemiyor olmasından dolayı askeri bütçelerin keyfî biçimde yüksek tutuluyor olmasıydı.
Bugün yine sanki, başa döndük gibi. Milletvekilleri, halen savunmaya bütçe dışından ayrılan kaynaklara ulaşamıyor ama hesap da sormuyor, “niye?” diye. Keza, savunma bütçelerinin, örneğin, ne kadarı kuvvetlere gidiyor, ne kadarı silah tedariki için harcanıyor gibi soruları da yöneltmiyorlar.
Askeri bütçeler üzerindeki gizlilik perdesine, çoktandır diğer kamu harcamalarının denetimden kaçırılması sorunu da eklendi. Diğer yandan, mali yılı bütçe tablolarına bakıldığında dahi, istihbarat örgütü MİT’in yanı sıra iç güvenlikte kullanılan emniyet, polis ve jandarmaya ayrılan kaynakların sürekli arttığı görülüyor. Bir bölümünün, Suriye’de muhaliflere askeri destek için harcandığı tahmin edilen örtülü ödenekteki artışlar da endişe verici boyutlarda.
2016 mali yılı bütçe tablosuna göre, savunma ve güvenlik kurumlarına ayrılan ödenekler 63 milyar lirayı buluyor. Geçen yıl bu rakam, yaklaşık 53 milyar lira olmuş.
Ne var ki, Maliye Bakanlığı bütçe tablosunda görülen özellikle savunmaya ayrılan rakamlar, bu sektör için yapılan gerçek harcamaları yansıtmıyor. Zira, savunma için ayrılan bütçe dışı kaynaklar var ama ne vekiller ne de kamuoyu ile paylaşılıyor. Örneğin, milli savunma bütçesinin çok üzerine çıkan ama bu kurumun bütçesine dahil edilmeyen ve denetlenmeyen bütçe dışı kaynaklar arasında; emekli askerlerin maaşları, köy korucularına ödenen aylıklar, geri ödemesini Hazine’nin taahhüt ettiği ve Hazine kaynaklarıyla tedarik edilen askeri projeler, silah tedariki için yapılan harcamalar ve daha birçok kalem bulunuyor.
Türkiye’nin resmi açıklamalarının tersine, üyesi olduğumuz NATO ile Bilgi Üniversitesi ve diğer saygın uluslararası kuruluşların tespitlerine göre, 2014 yılında savunma harcamaları gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 2,3’üne tekabül ederek dünya sıralamasında 9’uncu sırada yerini alıyordu.
Savunma harcamaları, PKK ile ateşkes sürecindeyken bu kadar yüksek ise varın siz hesap edin, bugün çatışmaların başlamasıyla gerek savunma gerekse diğer güvenlik sektörleri için ayrılan ödeneklerin ne kadar tavan yapmış olabileceğini.
Aylardır devam eden çatışmalar, Kuzey Irak’a düzenlenmekte olan harekâtlar ile Suriye sınırında alınmakta olan askeri önlemlerin maliyetinin, askeri ve güvenlik harcamalarını misliyle katladığını tahmin etmek zor değil.
TSK’nın operasyonlar için yeni silah alımları yapmakta olduğunu da biliyoruz. Ekonomik kalkınmaya gitmesi gereken kaynaklar, yeniden güvenlik öncelikli politikalara heba ediliyor.
Neticede, 2016 bütçesinin, örtülü bir savaş bütçesi olduğunu söylemek mümkün.
http://www.zaman.com.tr/yazarlar/lale-kemal/ortulu-savas-butcesi-mi_2343588.html
**
2016 bütçesi: Daha çok savaş, daha çok gericilik, daha çok yağma(sendika9.org) – Okumak için tıklayın