Erkek savaşıyor, kadın eziliyor

Amina, Kahire Post’a yaptığı açıklamada, “El Nusra ve Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) emirleri kız çocuklarını seçip seks kölesi yapıyor, hiç kimse onlara hayır demeye cesaret edemiyor” diyor. Türkiye’de yaşayan bir sığınmacı olan Nesserah, “Cinsel şiddet ‘tüm militan gruplar’ tarafından kullanılan bir eğilim” diyor.

02/03/2014 02:00
BM Nüfus Fonu’nun 2014 Ocak’ta açıkladığı rakamlara göre 2013’te 38 binden fazla Suriyeli, cinsel saldırı ya da toplumsal cinsiyete dayalı şiddet mağduru olarak BM’den yardım istedi

Haber: NAFİSA ELSABAGH*
KEMAL VURAL TARLAN**

Suriye’de ve Suriyeli mültecilerin sığındıkları ülkelerde çalışmalar yapan Birleşmiş Milletler ile uluslararası ve yerel sivil toplum örgütleri, “Tecavüzün Suriye iç savaşının bir parçası haline geldiğini” rapor ediyorlar. Uluslararası insan hakları örgütleri, ülke genelinde, binlerce kadının, rejim güçleri ve muhalif silahlı militanlar tarafından “toplumsal cinsiyete dayalı şiddet” riski altında olduğunu, tecavüz ve cinsel şiddete maruz kaldıklarını belirtiyorlar.
Bazı aileler, para ya da çocuklarını koruma isteğiyle, 13 yaşındaki kızlarının, yaşlı erkeklerle evlenmelerini onaylıyorlar. Kızlarına savaştan uzak komşu bir ülkede, güvende, bir hayat sürdürme arayışına giriyorlar.
Adının açıklanmasını istemeyen, Suriye’de bir insan hakları STK’sı için çalışan aktivist, “Çocuk yaşta evliliklerin Suriyeliler için yeni bir olgu olduğunu, ebeveynlerin kız çocuklarını, ailenin geri kalanlarının geçimini sağlamaları için, babalarından daha yaşlı erkeklerle evlenmelerine izin verdiklerini” söylüyor.
Aktiviste göre bu tür evlilikler, sıklıkla “herhangi bir yasal belge olmadan” yapılıyor. “Herhangi bir teminatı ve güvencesi olmayan bu sözde evlilikler sadece cinsel köleliğe dayanıyor” diyor. Kendisinin, “Lübnan ve Türkiye ’deki kamplarda buna benzer en az on evliliğe şahit olduğunu” söylüyor. Zubaida Al Hasan, Tal Elmolohy isimli STK için çalışan Suriyeli bir aktivist, Kahire Post’a yaptığı açıklamada, “13 yaşında bir kızın 50 yaşlarındaki bir erkekle zorla evlendirildiğini, adamın ondan bıktıktan sonra getirip onu ailesinin evine attığını” söylüyor. Safya isimli başka aktivist, “O kız şanslı” diyor. “Bir kıza tecavüz edildi, kimseye söylemeye cesaret edemedi ve ailesinin onayıyla tecavüz edenle evlendirildi” diye ekliyor.

Kızlar satılıyor!

Mültecilerin çoğunluğunun kadın ve çocuklardan oluşuyor olması, onları her türlü istismara açık hale getiriyor. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu tarafından, 2014 Ocak’ta açıklanan rakamlara göre 2013’te 38 binden fazla Suriyeli, cinsel saldırı ya da toplumsal cinsiyete dayalı şiddet mağduru olarak BM’den yardım istedi. Safya, “Bir mülteci kampında yaşayan, 13 yaşındaki bir kızın aile üyesi bir erkek tarafından, ölümle tehdit edilerek, defalarca tecavüze uğradığını” söylüyor. “Şimdi, ailesi onun, başka bir erkekle evlenmesini istiyor ve o da öldürüleceği korkusuyla bunu ailesine söyleyemiyor. Çünkü evlendiği erkeğin onun bakire olmadığını anlayacağını söylüyor.”
Yine isminin gizli tutulmasını isteyen Suriyeli genç bir kadın aktivist, “Suriye’de tecavüze uğrayıp, hamile kalan kadınların büyük kısmının çaresizlik içinde intiharı seçtiklerini, kadın intiharlarının altında büyük ölçüde bu tür cinsel şiddet olaylarının yattığını” dile getiriyor ve buna karşı Suriyeli kadınların ve sığındıkları ülkelerdeki kadın örgütlerinin seslerini yükseltmeleri gerektiğini belirtiyor.
BM Nüfus Fonu’nun aynı açıklamasında, “2 milyon Suriyeli kadın ve ergen kızın yardıma ihtiyacı olduğunu, bu kadın ve kızların 500 binden fazlasının Türkiye ve Lübnan gibi komşu ülkelerde yaşadığını” bildiriliyor.
Yine basındaki haberler, özellikle bazı yardım kuruluşlarının bu işler için çöpçatanlık yaptığını gösteriyor. Amman’da yaşayan bir mülteci, “Yardım istemeye gittiğimde kızımı görmek istediler. Ona koca bulacaklarını söylediler” diyor. Körfez ülkelerinde özellikle yaşlı erkeklerin küçük yaşta kızları, ailelerine maddi destekte bulunacağı vaadiyle, istedikleri ve bu şekilde pek çok kız çocuğunun satıldığı raporlara yansıyor. Ürdün’deki bir kampta yaşayan mülteci bir kadının şu sözleri oldukça çarpıcı: “Burası sanki koyun satılan bir pazar yeri… Bizim çaresizliğimizden faydalanmak istiyorlar. Kampta ve çevresinde hemen hemen herkes mültecileri suiistimal ediyor, özellikle kadınlara sanki ‘savaş ganimeti’ gibi bakıyorlar.” Çeşitli haber ajanslarında ve web sitelerinde “Ürdünlü, Mısırlı ve Suudi çoğu Arap erkeğin, 300 dolar ödeyerek, genellikle hayallerindeki bakire ve genç gelini bulmak için kamplara geldikleri” haberleri yayınlanıyor.
Kendisini Amina olarak tanıtan Suriyeli bir kadın, Kahire Post’a yaptığı açıklamada, “Türkiye’de yaklaşık 500 bin mülteci kamplarda yaşıyor. Birçok Türk erkek, Suriyeli kızlarla evlenmeyi deniyor çünkü çok ucuz. Türkiye’de evlilik maliyetleri 4-5 milyon Suriye poundu tutarında, Suriyeli kadınla evlenme maliyeti ancak 200 bin SYP civarında” diyor. Dahası, “Yasal olmayan bu evliliklerde birçok kez, erkerler kadından sıkıldıklarında kadını geri gönderiyorlar. Bu evlilik değil. Bu fuhuş ya da cinsel kölelik” diye ekliyor. Safya, “Çoğu insan, toplumsal baskıdan korktuğu için, cinsel saldırıların detaylarıyla ilgili seslerini yükseltmek istemiyor” diyor. Ve ekliyor: “Bu tür ihlallerden bahsedilmemesinin ikinci nedeni siyasi arka plan. Çoğu parti ve grup sempatizanı kendi taraftarlarının bu suçlar ve ihlallerde katkılarını inkar ediyor ve diğer gruplarlar tarafından kendi kadınlarına karşı herhangi bir ihlal olduğunu reddediyorlar.”

‘Savaşta helaldir’

3 Şubat 2014’te IŞİD, kontrolü altındaki alanlarda “İslami kıyafet” uygulamasını denetlemek ve kadınları aramak için iki kadın tugayı oluşturduğunu açıkladı.
Suriye içerisinde özellikle El Kaide denetimindeki bölgelerde, küçük yaşta kızların cihatçılarla birlikte olmaya zorlandığı, El Kaide mensuplarının saatlik nikah kıyıp kadınlara tecavüz ettikleri, bazı hocaların fetva verip ‘Savaşta bunlar helaldir’ dedikleri, pek çok kadının bu olaydan sonra intihar ettiği medyada haber oluyor. Çevre ülkelerde, bazı kadınların da cihatçılarla birlikte olmak için, yine radikal İslamcı örgütler tarafından, kısa süreliğine Suriye ve çevre ülkelere gönderildiği de.
Amina, Kahire Post’a yaptığı açıklamada, “El Nusra ve Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) emirleri kız çocuklarını seçip seks kölesi yapıyor, hiç kimse onlara hayır demeye cesaret edemiyor” diyor. Türkiye’de yaşayan bir sığınmacı olan Nesserah, “Cinsel şiddet ‘tüm militan gruplar’ tarafından kullanılan bir eğilim” diyor.

Sırası mı değil mi?

Kadınların istismarı, özelikle ucuz gücü olarak kadınların çalıştıkları iş yerlerinde çok yaygın. Medyada çokça dillendirilmese de, özellikle Türkiye’de sığınmacı kadınların bu tür istismarla sıkça karşılaştığını, kadınların işlerini kaybetmemek için cinsel şiddete katlandıkları fısıltısı yayılıyor. Amina “Ayrıca mülteciler arasında zorla fuhuşun ve ev sahibi toplumların buna tepkilerinin arttığını, bazı Türk kadınları kocaları, oğulları veya erkek akrabalarının Suriyeli kadınlar tarafından çalınacağı korkusunun düşmanlık yarattığını” da sözlerine ekliyor. Bu konuları konuşurken pek çok kadın, “Bunun sırası değil, çocuklarımız aç, her evde ölümler ve yas var, bizim kendi derdimize düşecek lüksümüz yok” diyor. Ama ister muhalif ister rejimden yana Suriyeli her kadın bu acılı günleri yüreğinin bir yerinde biriktiriyor.

*Gazeteci, Kahire Post
** Belgesel Fotoğrafçısı

radikal.com.tr

 

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org