İHD: OHAL, insan haklarına yapılmış darbedir kaldırılsın!

21 Temmuz 2016’da MGK’nın tavsiyesi ve Bakanlar Kurulunun aldığı karar uyarınca 3 ay süreyle uygulamaya sokulan OHAL’in yol açtığı hak gaspları, mağduriyetler ve demokratik hayatı imkansızlaştıran uygulamaların bir yıllık bilançosu çok ağır.

OHAL, İNSAN HAKLARINA YAPILMIŞ DARBEDİR KALDIRILSIN!

20. 07.2017
OHAL kaldırılacak diye beklerken yeniden uzatılması, yol açtığı hak gaspları ve mağduriyetlerin giderek derinleşeceğini gösteriyor. İnsan hakları savunucularının dahi faaliyetlerine izin vermeyecek bir aşamaya gelmiş bulunulması karşısında, şartsız koşulsuz, OHAL kaldırılsın diyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, MGK’nın tavsiyesi ve Bakanlar Kurulunun aldığı karar uyarınca 3 ay süreyle olağanüstü hal kararı alındığını duyurmuştu 21 Temmuz 2016’da.

Anayasanın 120. maddesine göre alınıp 1983 tarihli OHAL Kanunu’na göre uygulanacak olan OHAL kararının, TBMM onayına sunulmadan uygulamaya konulması ile başlayan tartışmalar haklı endişelere konu olmuş ve nitekim bu endişelerin ne kadar haklı olduğu 23 Temmuz’da çıkarılan 667 sayılı ilk KHK ile de kanıtlanmıştı. Sonraki bir yıllık süreçte 25 KHK daha çıkartılacak, Anayasanın 15. maddesi ve OHAL uygulamalarına ilişkin AYM kararları göz ardı edilecek ve “OHAL darbesi” dedirtecek uygulamalara imza atılacaktı. Yaratılan onca mağduriyete rağmen yasal hak arama yolları da tamamen kapatılacak ve insanlar siyasi iktidarın iki dudağı arasına sıkıştırılacaktı.

“ – Bu Kanunun amacı,…b) Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması durumlarında olağanüstü hal ilan edilmesi ve usulleriyle olağanüstü hallerde uygulanacak hükümleri belirlemektir.” diyen OHAL Kanunu 1. maddesinden hareketle ve aynı kanunun

“Olağanüstü hal süresince, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda… kanun hükmünde kararnameler çıkarabilir. Bu kararnameler Resmi Gazete’de yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur” diyen 4. maddesini birlikte değerlendirdiğimizde:

OHAL’in amacıyla yani “15 Temmuz darbe girişiminin ve tekrarının önlenmesi” amacıyla sınırlı olarak uygulanması, çıkarılan KHK’ların da OHAL amacıyla sınırlı ve geçici düzenlemeler içermesi gerekirken; bu süreçte hayatın her alanına ilişkin düzenlemeler KHK kapsamında mümkün kılınarak KHK lar anayasanın ve yasaların yerine geçirilmiş, hatta KHK’lar ile kanun maddeleri değiştirilmiş ve OHAL hiç kalkmayacakmış gibi uygulanmıştır.

Anayasanın temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması başlıklı 15. maddesi: “Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir. (Değişik: 7.5.2004-5170/2 md.) Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.” Demesine

Yine; Anayasa Mahkemesi’nin OHAL yasaklarına ilişkin olarak verdiği: “Olağanüstü Hal KHK’larıyla getirilen düzenlemeler, Olağanüstü Hal’in amacını ve sınırlarını aşmamalıdır” kararına rağmen ;

Daha ilk kararnameden başlayarak, gözaltı süresi 30 güne çıkartılmış, gözaltında avukat kısıtlaması getirilmiş, tutukluların hapishanelerden polis tarafından alınarak sorgulanması mümkün kılınmıştı. Kamu çalışanları işinden ihraç edilmiş, dernekler, vakıflar, okullar, gazeteler, dergiler, televizyonlar, radyolar, ticari şirketler hiçbir yargı kararına ihtiyaç duyulmaksızın kapatılmış, mallarına el konulmuştu.

İnsanlar inandırıcı hiçbir gerekçe gösterilmeksizin gözaltına alınmış, tutuklanmıştı.

Gözaltında başlayan işkence hapishanelerde de devam etmiş, tutukluların yasa ve genelgelerde tanımlanmış hak ve özgürlükleri gasp edilmişti.

Avukat görüşünün sınırlandırılması ve kayıt altına alınması, arkadaş görüşünün yasaklanması, aile görüşünün kısıtlanması, kitap ve gazete kısıtlamaları, mektup ve telefon hakkının kısıtlanması, sohbet hakkının yasaklanması gibi pek çok hak ihlali sürekli hale getirilmiş, hücre tipi hapishanelerdeki tecrit koşulları ağırlaştırılmış, savunma hakkı ihlal edilmişti.

Her bir yeni kararname ile anayasal güvenceye sahip her türlü toplantı, gösteri ve giderek düşünceyi ifade olanakları tamamen yasaklanacak, Anayasasal demokratik haklarını kullanmak isteyenler engellenecek, şiddete maruz bırakılacak ve tutuklanıp cezalandırılacaktı.

OHAL’in yol açtığı hak gaspları, mağduriyetler ve demokratik hayatı imkansızlaştıran uygulamaların bir yıllık bilançosu çok ağır.

Tespit edilemeyenlerle beraber sayının çok daha yüksek olduğu malumsa da (çeşitli kurumlar tarafından yayınlanan raporlara göre),

Kadın cinayetlerinin iki kat artarak 11 ayda 372‘ye yükselmesi, 25 kişinin baskıya dayanamayarak intihar etmesi ve 4 kişinin intihar girişiminde bulunmasına yol açan OHAL sürecinde:

111 bin 240 kamu görevlisi ihraç edildi. (33 bin 74’si öğretmen)

32 bin 80 kamu görevlisi açığa alındı. ( 4 bin 513’si öğretmen)

Özel öğretim kurumlarında çalışan 20 bin 292 öğretmenin çalışma izinleri valiliklerce iptal edildi.

5 bin 295 akademisyen ve 1194 idari personel ihraç edildi.

169 bin 13 kişi hakkında adli işlem başlatıldı

50 bin 510 kişi tutuklandı

43 bin 439 kişi adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı.

Toplam 142 bin 353 kişi hakkında dava açıldı

8 bin 87 kişi firari olarak aranıyor

Tutuklananlar arasında:

169 general, 8 bin 815 emniyet mensubu,

24 vali, 2 bin 431 hakim savcı,

11 HDP ve 1 CHP milletvekili ,

74 Belediye eş başkanı, 28 HDP il başkanı, 89 İlçe eş başkanı ve 780 il ve ilçe yöneticisi de bulunuyor.

89 Belediyeye KHK’da yapılan yasa değişikliği ile kayyum atandı.

966 şirkete el konuldu ve TMSF’ye devredildi

4 bin 887 kuruluş kapatıldı ve mal varlıklarına el konuldu

110 medya kuruluşu/gazete, televizyon ve radyo kapatıldı mallarına el konuldu.

715 gazetecinin sarı basın kartı iptal edildi.

157 gazeteci halen cezaevinde.

Kapatılan kurumlar arasında okullar, üniversiteler ve öğrenci yurtları özel bir ağırlığa sahip. Kapatılan kurumların çalışanları işsiz kaldı ve başka yerlerde iş bulmaları engellendi. Öğretim görevlileri ihraç edildiği için pek çok üniversitede ise dersler öğretmensiz kaldı. Öğretim kesintiye uğradı.

Sonuç olarak; Yukarıda anlatırken geçen bir yılı değerlendirdiğimiz için geçmiş zaman dili kullanmış olsa da OHAL yeni mağduriyetler yaratarak yoluna devam ediyor. Bu süreçte çıkarılan KHK lar ile hak arama yollarının kapatılması, yasa ve anayasal hakların devre dışı bırakılması, yargıya yapılan müdahalelerle siyasi vesayet altına alınması neticede adalet talebini yaşamsal bir talep haline getirmiş bulunmaktadır. OHAL, terörü önleme amacını aşarak terör nedeni olmaya doğru evrilmiş, sokağa çıkma yasakları ve operasyonlarla yerle bir edilen şehirlerdeki halkın yaşamını daha da zorlaştırmış, KHK lar aracılığıyla toplum baskı altına alınmış, demokrasi ve insan hakları adına ne varsa ihlal edilmiştir. OHAL’in yeniden uzatılmasına karar verilmesi ise iktidarın OHAL sürecinde yol açtığı mağduriyetleri gidermek yerine daha fazla mağduriyet yaratmaya kararlı olduğunu göstermektedir.

Hapishaneleri Guantanomo hapishanelerine benzetmekten, tek tip elbise uygulaması hazırlığından söz eden cumhurbaşkanının bu açıklamaları karşısında uzatılmasına karar verilen OHAL’in daha fazla işten atılma, daha fazla işkence, daha fazla hak gaspı demek olduğunu, yaşam hakkına kast ettiğini kimse reddedemez.

Barış ve çözüm odaklı yaklaşımlardan fersah fersah uzaklaşılmış, sorunları çözümsüzlüğe mahkum edeceği bilindiği halde çatışma ve savaş politikalarına yönelinmiştir. Toplum korkutularak ve sindirilerek tepki vermesinin önü kesilmek istenmektedir.

Başta söylediğimize dönersek; OHAL kaldırılacak diye beklerken yeniden uzatılması, yol açtığı hak gaspları ve mağduriyetlerin giderek derinleşeceğini gösteriyor. Bu nedenle,

OHAL şartsız koşulsuz kaldırılsın.

OHAL’in yol açtığı mağduriyetler giderilsin.

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi

**

CHP’den 1. yılında OHAL raporu: 50 bin tutuklu, 111 bin ihraç – Sputnik

**

Demokrasi İçin Birlik: OHAL, hukuksuzluk, keyfilik, zulüm ve baskı dönemi olarak tarihe geçti – T24

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org