8 Kasım 2017 14:46
HABER MERKEZİ – Arap basınından Rai El Youm gazetesinin başyazarı Abdulbari Atwan, Türkiye, Irak, İran ve Suriye’nin Kürtlere karşı ‘sessiz birliğine’ dikkat çektiği yazısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son açıklamalarına dikkat çekiyor. Atwan’a göre Erdoğan, Kürtlerin referandum sonrasındaki kayıplarından faydalanmak istiyor. Erdoğan’ın bu açıklamaları yaparken Suriye, Irak ya da İran’dan ‘bağımsız’ ve ‘habersiz’ olmadığını da vurgulayan yazar, yakında ‘Türk-Kürt savaşının fitilinin yakılabileceği’ yorumunu yapıyor.
Çeviri: Mahmut Yolcu
Erdoğan Suriye ve Irak’taki Kürt “teröristlere” karşı resmen savaş ilan etti ve bunun için kimseden izin istemeyeceklerini de söyledi. Irak Saddam’ı günlerine mi dönüyoruz yine? Komşu ülkeler, Rusya ve ABD’nin tutumu ne olacak? Peki, Kürtlerin buna cevabı ne olacak?
Irak güçleri Qaim’i, Suriye güçleri de Deyr ez Zor’u ele geçirdiler. IŞİD’in hakimiyeti en azından coğrafik olarak bitti. Şimdi ise anlayış ve ölçütleri değiştiren yeni bir süreç başlıyor. Bölge devletlerinin literatürleri değişiyor. “Acil ve zorunlu” koalisyonlar eski “terörle mücadele” koalisyonlarını canlandırmak ve eski siyasi ve askeri koalisyonlara yerini bırakmak için aradan çekiliyorlar.
Türkiye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cuma günü sürpriz bir şekilde Manisa’da yaptığı konuşmada hızlıca yeni savaş stratejisini çizdi: “Hiç kimseden izin almadan Suriye ve Irak’taki terör yuvalarını vuracağız”.
Başkan Erdoğan’ın yok etmek istediği “teröristler” ABD’nin de terörist olarak gördüğü IŞİD ya da Nusra Cephesi değil. Erdoğan’a göre “teröristler” Suriye’nin kuzeybatısı, Irak’ın kuzeyi ve Türkiye’nin Güneydoğu’sundaki Kürtler oluyor.
Türkiye 1995’te Süleyman Demirel döneminde Saddam Hüseyin Irak’ı ile PKK’lileri Irak Kürdistan’ında 15 km içeriye kadar takip etmek ve vurmak için izin alan bir anlaşma imzalamıştı. Erdoğan şu an bu anlaşmayı yenileme ihtiyacı hissetmiyor. Irak ve Suriye’de kendisine itiraz gelmeyeceğine inanıyor.
Erdoğan Irak’la bu anlaşmayı tek taraflı uzatmak istiyor. Aynı şekilde buna PKK’nin orda bulunduğunu iddia ederek Suriye’yi de katıyor. Bu durum onun Rusya’nın bu ayın 18’inde, 33 grup ve partinin katılımıyla Soçi’de yapacağı Suriye Halkları Kongresine Kürt temsilcilerin katılmasına yönelik itirazını da açıklıyor.
Erdoğan’ın aynı konuşmada söylediği en tehlikeli sözü “Bize göre teröristlerin yanında duran da teröristtir” idi. Özellikle de Suriye ve Irak’taki Kürt sivillerin de vurulabileceği anlamına gelebilecek tehlikeli sözlerdi.
Erdoğan’ın bu açıklamaları, Suriye ve Irak hükümetlerinden bağımsız olarak söylediğini düşünmüyoruz. Ya da İran’dan habersiz olduğunu… Bu Türk-Kürt savaşının fitili yakında yakılabilir.
Erdoğan Kürtlerin referandum sonrasındaki kayıplarından faydalanmak istiyor. Kürtler Kerkük ve Şengal’den sonra sınır kapılarını kaybettiler. Türkiye zaten Amediye’nin 40 km kuzeyinde Duhok’un 115 km kuzeyinde ve Zaho’nun 30 km kuzeyinde 3 askeri üsse sahip. Ayrıca Musul yakınlarındaki Başika’da da birçok ağır silah ve binlerce asker bulunduruyor. Bu askeri üsler ileride Türkiye’nin “terörist” diye nitelendirdiği Kürtlere karşı bir savaşta kullanılabilirler.
Irak ve Suriye’den hala Başkan Erdoğan’ın bu açıklamalarına karşılık resmi bir açıklama bekliyoruz ama yeni bir askeri ve siyasi denklemle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz. Ancak suskunluk memnuniyetin ifadesi olabilir. Ya da IŞİD’e karşı olan savaş bitmeden bir pozisyon almaktan kaçınmak şeklinde de okunabilir.
Cevap bekleyen asıl önemli soru ise özellikle de Rakka’yı alan Demokratik Suriye Güçleri’ne öncülük eden Kürtleri müttefik olarak gören ve onları ağır silahlarla donatan ve binlerce ton silah gönderen ABD’nin alacağı tavrın ne olacağı. ABD’nin Kürtlere desteği devam edecek mi? ABD Kürtleri Irak, İran ve Suriye üzerinde askeri ve siyasi baskı aracı olarak kullanacak mı? Ayrıca buna Rusya’nın cevabı ne olacak?
Kesin olan şu ki Kürtler nerede olursa olsun bir sonraki hedef olacaklar. Ve bu da 3 senelik “Hilafet Devleti”nin bitişinden sonra başlayacak. Belki de Kürdistan Bölge Başkanı Mesud Barzani’nin istifasını sunarken “bundan sonraki hayatına bir Peşmerge olarak devam edeceği”ni söylemesi ve yüzünü dağlara dönmesi de bu senaryoyu beklediğini gösteriyor… Allah bilir.
Kaynak: Gazete Karınca