İsrailli retçiler imzaya açık bir çağrı yayımladılar: Değişim istiyorsan reddet!

Askeri bir çözüm yok, asla da olmayacak! Cephede, tıbbi birliklerde, istihbaratta ve orduya bağlı ofislerde görev almayı reddediyoruz. Kan dökülmesini körükleyen makinenin bir dişlisi olmayı reddediyoruz. Adalet, özgürlük ve eşitlik mümkün; bunu biliyoruz. Orduya katılmak yerine işte bu gerçekliği yaratacağız.

Serdar M. Değirmencioğlu – 18 Mayıs 2025
Uluslararası Vicdani Ret Günü dolayısıyla İsrailli retçiler imzaya açık bir çağrı yayımladılar ve İsrailli gençlere seslendiler. İsrailli retçilerin dayanışma ağı Mesarvot tarafından dağıtılan bu güçlü çağrıyı siz barışseverler için Türkçeleştirdim.

***

Daha beşikten başlayarak İsrail’deki her çocuk, yaşamının yetişkinliğe dek nasıl bir çizgide gideceğini tam olarak bilir: Okul, askerlik ve ancak ondan sonra “gerçek” dünyaya adım atmak. Sormak gerek: Ateşli silah taşımak neden okullarda herhangi bir ders gibi ele alınıyor? Askere gitmek hayatın olağan bir aşaması değil, muazzam kişisel ve siyasi ağırlığı olan ciddi bir seçimdir.

Soralım: Orduya yazıldığımızda hangi çıkarlara ve politikalara hizmet ediyoruz?

Şu an sürmekte olan savaşın başından beri bizlere, hayatta kalmak için savaştığımız ve saldırmaktan başka seçeneğimiz olmadığı söylendi. Bu askeri çözümün rehineleri geri getireceği ve güvenliğimizi garanti altına alacağı; başka bir seçenek olmadığı söylendi. Savaşla geçen bir buçuk yılın ardından, devletin bize vazettiği anlatının bir yanılsamadan başka bir şey olmadığını anlıyoruz. “Hamas’ı yok etme” vaadini kılıf yapan hükümet, Filistin halkına karşı bir an bile durmayan anlamsız bir intikam kampanyası başlattı.

Gerçekler bize, hükümetin vaatlerinin aksine, savaşın her iki tarafa da yıkımdan başka bir şey getirmediğini söylüyor: Şu an itibarıyla Gazze’de yüzde 70’i kadın ve çocuk olmak üzere en az 50 bin kişi öldürüldü. Anlaşma masasında görüşmeler sürerken rehineler esaret altında öldürülüyor. On binlerce Filistinli Batı Şeria’daki evlerinden ediliyor. Öte yandan, 800’den fazla İsrail askeri savaş sırasında öldü. Tüm rehinelerin iadesini ve savaşın kalıcı olarak sona erdirilmesini içeren bir anlaşma masaya gelmişken, hükümet öldürmek ve gelecekteki yerleşimleri planlamakla meşgul.

Askeri harekatını ısrarla sürdüren hükümetin önceliklerinin en başında, Filistin topraklarının işgali ve Filistin halkının öldürülmesi olduğu çok açık. İşgal ve yok etme, güvenliğimizden, diplomatik bir çözüm umudundan ve barıştan önce geliyor. Bu halkın iradesi olmadığına göre, neden orduya katılalım?

Filistin halkına yönelik askeri operasyonlar, savaşlar ve baskınlar insanlık dışı. Bu insanlık dışı muameleye ve günlük şiddete yeniden ve yeniden tanık oluyoruz. Görünürde hiçbir çözüm yok! Filistinli gençlerin yıkılan evlerinden sökülüp bombalanan kamplara gönderildiği dünya ile bizler gibi gençlerin yaşadığı dünya arasında sadece birkaç kilometre var. Onların kaderi herhangi birimizin kaderi olabilirdi. Şiddetin hiç bitmeyen kısır bir döngü olduğunu biliyoruz. Var olan sorunu çözmenin, sorunun köküne inmek anlamına geldiğini de anlıyoruz. Bizi barıştan mahrum bırakmakla kalmayıp her iki taraftan da katlanılmaması gereken bir bedel talep eden, tam 77 yıldır devam eden statükodan bıktık.

Tüm bunların ışığında, İsrail tarafından sürdürülmekte olan askeri saldırıların bir parçası olmayı reddediyor ve ilan ediyoruz: Askeri bir çözüm yok, asla da olmayacak! Cephede, tıbbi birliklerde, istihbaratta ve orduya bağlı ofislerde görev almayı reddediyoruz. Kan dökülmesini körükleyen makinenin bir dişlisi olmayı reddediyoruz. Adalet, özgürlük ve eşitlik mümkün; bunu biliyoruz. Orduya katılmak yerine işte bu gerçekliği yaratacağız.

Her genci bildiklerini sorgulamaya çağırıyoruz.

Değişim adına, değişim uğruna reddetmeyi seçiyoruz!

Kaynak: Evrensel

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org