Ben Özgür Taylan Sarıçayır,
31 Mayıs 1996 yılında İstanbul’da doğdum. Hatırlamıyorum o zamanları ama bana direkt mavi giydirmişler, sen erkeksin demişler, buralarda ya erkek ya da kız doğulurmuş, bana sormamışlar başka ihtimal yokmuş. mavi bir tane de kimlik vermişler türk ve müslüman olmuşum bu ülkede öyleymiş devlet öyle istemiş bana hiç sormamışlar. Oyuncaklar verdiler büyüdükçe elime, erkekler silahlarla oynar dediler, bizim için oyundu, resmi rakamlara göre ise her yıl en az üç yüz bin çocuk gerçekten savaşıyormuş.. Bin km doğumda çocuklar oyun oynamazlarmış askerden kaçarlarmış. Onların köyleri yakılırmış sonradan öğrendim. Ben şanslıydım galiba İstanbul da doğduğum için. Ama bana da her şey çocukluktaki kadar basit olmadı. Nedenini bilmeden bir okula başlatıldım. Çünkü çocuklar okula gidermiş. Neden diye sorduğumda ise büyük insan olmak için dediler. Sonradan öğrendim ki büyük insanlar başkalarını ezmeden büyük olamazmış. 14 yıldır okula gidiyorum yeni yeni farkediyorum insanlık hapsolunmuş durumda. Sistem işine yaramayan insanları hep bir yerlere hapsetmiş. Tımarhanelere okullara cezaevlerine ve de kışlalara. Okumalıymışım iyi okullar bitirmeliymişim sonra askere gitmeliymişim. Erkekler askere gidermiş. Okula neden gittiğimi bilmiyordum askere neden gidiceğimi de bilmiyordum. Ama artık farkındayım. Okula gitmeliyim ki sistemin herhangi bir kısmında kalifiye köle olarak sisteme canımı vermeliydim. Askere de gitmeliydim çünkü bu sistemi korumak için birileri canını vermeliymiş Gerçekten can mı veriliyor yoksa can mı alınıyor? Sonradan farkettim, sistem içine alarak canını alamadıklarının yada karşısında olanların da canını alırmış. Kapitalizm ve devlet her yanımı sarmış durumda. Bunların normal olan şeylermiş gibi gösterip bize dayatmakta. Ben sistemin istediğini her yapmak istemediğimde karşımda bana yol gösteren dik kaşları buldum. Farkettim ki burada emir çok tek özgürlüğün kralını seçmekte. Bana dayatılanları istemediğimi her haykırdığımda, devlete kapitalizme her karşı çıkışımda her isyanımda sokağa çıktım. Sokakta ise onların koruyucusu miltirazmin sert tokatıyla ile karşılaştım. Jop, tazyikli su ciğerlerim dışarı çıkıncaya kadar gaz kelepçe işkence gözaltı. Ama galiba ben gene biraz şanslıydım. berkin elvan gibi 14 yaşımda başımdan gaz kapsülüyle vurulmadım ceylan önkol gibi 13 yaşımda havan topuyla vurulup bedenim paramparça olmadı, uğur kaymaz gibi 12 yaşımda 13 kurşunla minicik bedenim taranmadı. Zafer işareti yaptım diye nihat kazanhan gibi polisler kafamdan vurmadı. Roboskide yitirdiğimiz 34 canımız gibi TSK üstüme bombalar yağdırmadı. Bugüne kadar kürdistanda yüzlerce köy yakıldı 6binden fazla köy boşaltıldı. Onbinlercemiz öldürüldü. 17bin500 kişiye ne olduğu hala bilinmiyor. Dünyadaki savaşlarda şimdiye kadar adını anamadığımız milyonlarca çocuk öldürüldü. Resmi rakamlara göre 3 milyar 360 milyon insan öldürülmüş. Ve binlercemizi öldürmek için dünyada silah sanayine yılda 1 trilyon dolar yatırım yapılıyor. Sermayenin zengileşebilmesi içinse somalar Ermeneklerde torunlar inşaatta biz katlediliyoruz. Her yıl on binlerce canımızı işçi katliamlarına veriyoruz. Sisteme parayı biz kazandırıyor, sanayilerinde silahları biz yapıyoruz sitemde bizi o silahlarla zorla birbirimizi öldürttürüyor. Sistem direkt öldürmezse de çocuk yaştan beri zihinlerimize tecavüz ederek onu korumak zorundaymışız gibi baskılayıp dolaylı yoldan öldürüyor. Başta kader ortakkaya özgecan aslan olmak üzere adını hatırlayamadığımız binlerce kadın bu ataerkil sistem yüzünden katledilmekte. Gene bu durumun karşısında duranlar ise birkaç gün önce bahadır grammeşin gibi nuh köklü gibi eli sopalı bıçaklı palalı kendini sistemin koruyucusu zanneden faşistlerce katledilmekte. Tebrik edelim her tarafımız örülmüştür… Ben 1915ler Trakyalar ağrılar zilanlar dersimler 6-7 eylüller çorumlar maraşlar Sivaslar gaziler Roboskiler 17.500 ler daha hatırlayamadığımız nice katliamlar olmasın diye asla militarizmin silahını tutmıyacağımı, Zonguldaklar somalar ermenekler ve daha nice işçi kıyımları olmasın diye kapitalizmin kölelik sisteminin bir parçası olmıyacağımı, erkeklikse her ay 50 kadının ölmesi birdaha özgecan aslanlar kader ortakkayalar ferinazlar ölmesin nevin yıldırımlar olmasın diye istediğiniz gibi ataerkil ve erkek olmıycağımı, bunların hepsinin baş mimarı ve düzenleyicisi olduğunu bildiğim devletin hiçbir kademesinde kalem tutmayacığımı söylüyor, vicdani ve total reddimi açıklıyorum.
Özgür Taylan Sarıçayır
15 Mayıs Dünya Vicdani Retçiler Günü’nde Galatasaray’da vicdani reddini açıkladı.
PAYLAŞ.