13 Nisan 2018 Cuma
Ölüm ve yaşam diye de anlatılabilir. Savaş, uzayan ömrümüze ölümün insan eliyle müdahalesidir. Barış, o ömrün verimli, insanın kendisi için, insanlık için iyi ve güzel geçirilebilmesi için kapıların ardına kadar açılması demektir. İnsanlık, ne yazık ki, bütün tarihi boyunca egemenlerin kışkırttığı, örgütlediği savaşlardan kendini kurtaramadı. Dahası savaşları gelişmenin zorunluluğu, itici gücü bile sayanlar oldu. Savaş kötüdür.
***
Savaş, insanın sömürüye karşı mücadelesine egemenler adına sert bir darbedir. Ne zaman üniformalılar ya da ülkelerini demir yumrukla yönetmek isteyenler devletlerin başına geçseler ilk yaptıkları iş, hak arama yollarını tıkamak, grevleri yasaklamak, hapishaneleri hak arayanlarla doldurmak olur. Savaşı kutsayanlar savaş zamanlarında egemenlerin her şeye hakkı olduğunu baştan kabul eder, varlıklarından, ki en önemli varlıkları kendileridir, vazgeçerler. Savaş kötüdür.
***
Savaş, tarih boyunca oradan oraya sürüklenerek en sonunda yaşayacak bir toprak, o toprağın altında madenler, petrol, altın ve gümüş bulanların elinden o zenginliklerin alınması demektir. Savaşta coğrafya ölüm olur. İnsanlar savaşın zulmünden, ölümün yaşamı silip atan kahredici gücünden kaçmak için yollara düşer, duvarları aşmak, denizleri geçmek için yoksulluk içinde kurtuluş arar, çoğu zaman ölüme yenik düşerler. Savaş kötüdür.
***
Savaş insanların kişiliklerini başkalarının akılsızlığına rehin vermesi demektir. Savaşları hep egemenler, başka coğrafyalarda gözü olan emperyalistler, savaşlardan kârlı çıkmak ümidi ile yaşayan, bunun için halkını hiçe sayan politikacılar çıkarırlar. İnsanlar savaşlarda kişiliklerini, onu geliştirme olanaklarını, aklın egemenliğini bırakıp, geride kalanlara aldatıcı bir avunmayı miras bırakarak ölüme giderler. Savaş kötüdür.
***
Savaş başladığında ya da daha doğrusu başlatıldığında düşünme yetimizi yitiririz. Çünkü savaşı başlatanlar savaşın sorgulanmasını istemez, böyle bir sorgulamada ısrar edenleri “vatan haini” ilan etmekte gecikmez, savaşın kutsanması için tüm olanakları kullanır, tüm kamu kaynaklarını insanlardaki en ilkel duyguların kışkırtılmasına harcamakta tereddüt etmezler. Savaş kötüdür.
***
Savaş ölüm demektir. Bugünlerde yine emperyalistler dünyanın neresinde olursa olsun enerji kaynaklarının bulunduğu yerlere doğru devasa uçak gemileri yollamaya, tehditleri artırmaya, savaşta paylarını artırmak için didişmeye, yalana dayalı gerekçelerle insanları kendi kötü emellerine alet etmeye hız verdiler. Bu kez yüksek teknolojinin iç savaşta denemeye fırsat bulamadıkları silahlarıyla o coğrafyanın yoksul insanlarına ölüm götürmek istiyorlar. Savaş kötüdür.
***
Emperyalistler Irak savaşında yedeklerine alamadıkları, o günlerin vekillerinin halkın isteklerine uyarak “hayır” dediği maceraya bu kez bizi ille de sürüklemek istiyorlar. Umuyoruz ki Türkiye bu oyuna gelmeyecek. Bizler, ülkesini seven, derdi çok olan, tehlike çanları çalmanın ötesine geçmiş ekonominin yükünü çeken, sosyal yaşamda bin türlü haksızlıkla boğuşan, sömürüye karşı bir an önce ayağa kalkması gereken yurttaşlar olarak savaş kapımızı çalarsa ne yapacağımızı bilemiyoruz.
Ama biliyoruz, savaş kötüdür.
***
Evet, bu gerçeği bilmek yeterli değil ama ne yapalım? Hiç değilse Marx’ın akılcı bir sosyalist toplum kurmanın ilkelerini anlamaya yanaşmayan akılsız sosyal demokratları uyarmak için söylediği gibi, “Dixi et salvavi animam meam” “söyledim ve ruhumu kurtardım” diyebilelim.
Ve bin kere yineleyelim, savaş kötüdür.
Kaynak: Cumhuriyet