“Soykırıma ortak olmam” diyen İsrailli vicdani retçi Yuval askeri cezaevinde

Filistinli kardeşlerim; bu eylemimle, ortak bir gelecek inşa edebileceğimiz, işgal ve apartheid yerine barış ve eşitliğe dayalı bir toplum kurabileceğimiz günü bekleyen bizlerin sesini yükseltmeyi umuyorum.

Yuval: Soykırıma ortak olmam

29 Eylül 2024 Serdar M. Değirmencioğlu
İsrail’deki “yerli ve milli” faşist hükümetin Gazze’de sürmekte olan soykırımla yetinmeyeceği, eş zamanlı olarak Batı Şeria’da etnik temizliğe girişeceği biliniyordu. Biliniyordu çünkü tek derdi kendi geleceğini kurtarmak olan Netanyahu, hükümeti ayakta tutabilmek için ortaklarının tüm isteklerine uyuyordu.

Netanyahu uzun süredir kendini “milli güvenlik” sağlayan tek siyasetçi olarak pazarlıyor. İsrail devletinin resmi söylemine göre “her yer düşman” dolu olduğu için tek seçenek olma iddiasını yutturmak kolay. Oysa Netanyahu sürekli savaş ve sürekli ölüm peşinde.

Netanyahu tüm bölgeyi savaşa sürüklemek istiyor çünkü ayakta kalabilmesi için bitmek bilmeyen savaşlar gerekiyor. Lübnan’a yönelik korkunç saldırılar işte bu stratejinin bir parçası. Lübnan’a yönelik saldırılar ardından ABD’nin önce Hizbullah ve ardından İran’a savaş açması sağlanacak. Savaş büyüdükçe İsrail’deki muhalefet “milli güvenlik” ve “olağanüstü hal” ile susturulacak; “yerli ve milli” faşist hükümete karşı çıkanlar duyulmaz olacak.

Soykırımı, etnik temizliği ve işgali reddeden gencecik insanlar ise hapisteler. Ret açıklamalarını sizler için çevirdiğim İtamar Greenberg ve Oryan Mueller ile birlikte reddini açıklayan Yuval Moav da bir askeri cezaevinde tutuluyor.

Susturulmak istenen Yuval Moav’ın cezaevine girmeden yaptığı ret açıklamasını sizler için Türkçeye çevirdim.

***

Benim adım Yuval Moav ve soykırıma ortak olmayı reddediyorum.

Ben özel biri değilim. Dünyanın her yerindeki insanlar gibi ben de ülkemin Gazze’de yaptıklarını görüyor ve bu dehşeti anlatacak kelime bulamıyorum. Savaş suçlularının adalete teslim edilmesi çağrısında bulunuyorum. Öte yandan, bütün bir ülke halkını işlenen suçlara karşı kör ve suç ortağı haline getiren şeyin tek tek insanların eylemleri olmadığını da anlıyorum. Bu, derin ideolojik kökleri olan toplumsal bir süreçtir. Siyonizm, ülkemin üzerine kurulduğu kitlesel sürgünden Gazze’deki soykırıma kadar milyonlarca insana acı çektirmiştir. İdeolojinin temel eğilimleri bu dönemde kendini gösterdi. Bu nedenle siyonizmi tamamen reddediyorum.

Filistinli kardeşlerim; bu basit eylemimle sizinle dayanışma içinde olmak istiyorum. Gazze’deki her çocuğun benim olabileceğimden daha büyük bir kahraman olmaya zorlandığını biliyorum. İsrail hapishanelerinde, acılarını asla bilemeyeceğim ve hiçbir hataları olmayan benden daha küçük çocuklar olduğunu biliyorum. Ayrıca toplumumdaki çoğunluk görüşünü temsil etmediğimi de kabul ediyorum. Ancak bu eylemimle, ortak bir gelecek inşa edebileceğimiz, işgal ve apartheid yerine barış ve eşitliğe dayalı bir toplum kurabileceğimiz günü bekleyen bizlerin sesini yükseltmeyi umuyorum.

Her şeye rağmen hâlâ umudum var. İsrail’in hiçbir sınır tanımadan hareket edebileceği günler sayılı. Yalnız olmadığımı, dünyanın her yerinde benim gibi bu suçlara direnen insanlar olduğunu biliyorum. Bu mesajı alan herkese sesleniyorum: Yapabileceklerinizi yapmaya devam edin. Bugün İsrail rejimi, her zamankinden daha da fazla, iktidar mevkilerinde bulunan küçük bir grup insana ve onların silah endüstrisindeki dostlarına güveniyor. Biz onlardan daha fazlayız ve adalet bizim yanımızda.

Şu anda cezaevine giriyorum ama kalbim Gazze’deki çocuklarla ve dünyanın dört bir yanındaki mazlumlarla birlikte. Gazze’deki soykırıma son verin! İşgale son verin!

Kaynak: Evrensel

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org