Savaşın ölüm yüzü – Yılmaz Murat Bilican
Devlet 18’inden başlar seni çağırmaya. Gitmezsen gelir zorla alır götürür. Gerçi gitmemenin bin bir yolu vardır, duyarsın bu yolları, ama ya çok para gerekir ona ya da güç, İkisi de yoktur sende.
Devlet 18’inden başlar seni çağırmaya. Gitmezsen gelir zorla alır götürür. Gerçi gitmemenin bin bir yolu vardır, duyarsın bu yolları, ama ya çok para gerekir ona ya da güç, İkisi de yoktur sende.
Ensesi kalın adam yine kürsüde ‘Ahmet kardeşimiz şehit olduğu için çok şanslı, keşke ben de şehit olsam!’ Ama şehitlik ona uğramıyor, ne kadar da şanssız(!)
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Özel Güvenlik Şube Müdürü olan Duru’nun babası Vefa Karakurdu Çarşamba günü defnedildi. Duru; Annesi, kardeşi ve dedesiyle birlikte babasının cenazesine katıldı. Tüm aile tabutun önünde toplandığında babasının içinde bulunduğu tabutu göstererek ‘’Babam neden bunun içinde?“ dedi.
Sayın bakanın, şehit polislerin arkadaşlarına “Siz de şehit olun, biz de şehit olalım inşallah!” temennisini hiç yerinde bulmuyorum. Biz bu filmi gördük, bu filmi yaşadık ve çok acılar çektik yıllarca.
15 Temmuz darbe girişimi sırasında hayatını kaybedenlerin çocukları ve kardeşleri, istekli olmadıkça silah altına alınmayacak, askerdekiler ise istemeleri halinde terhis edilecek.
Batı’da bu yönde yapılan araştırmalar/anketler apaçık bir biçimde ‘bireysellik’in merkeze yerleştiği bu dünyanın ‘vatan için ölmek’ davetine hiç mi hiç olumlu cevap vermediğini gösteriyor.
1996. Erkan Özdemir o yıl doğmuş. Geçen 20 yılda ancak bir miktar büyümeye fırsat bulmuş. Pazar günü Şemdinli’de zayıf bedenini parçalamışlar.
Şiddetin sıkıştırdığı çocukların şiddetle patlaması, en ufak örneklerden en korkunçlarına dek şaşırtıcı değildir. Sorumlu yine devlet.
Şehitlik mertebesini öven Kaymakam’ın sözleri üzerine şehidin yakınlarından Hasan Okur, “Ne mutlu şehit ailesine diyoruz. Doğru ama maalesef devleti yönetenler neden mutlu olmuyor? Çocuklarını askere göndermiyorlar” dedi.
Ecdadımızın askerini ‘Küçük Muhammed’ anlamına gelen ‘Mehmetcik’ diye adlandırdığını kim söylemiş? Hangi tarihçi, hangi dilbilimci , hangi bilirkişi?