Türkiye NATO’ya karşı silahlanıyor – Veysi Sarısözen

Savunma Bakanı Akar bu bataryaları (S-400) İstanbul ve Ankara hava savunması için konumlandıracaklarını da açıkladı. Demek ki İstanbul ve Ankara hava sahası tehdit altında. Kim tehdit ediyor?

Bir makale yazayım ‘seçimsiz’ olsun

17/04/2019
Saray S-400 “hava savunma” bataryalarını alacak. Sanırım artık bu kesin. Savunma Bakanı Akar bu bataryaları İstanbul ve Ankara hava savunması için konumlandıracaklarını da açıkladı. Demek ki İstanbul ve Ankara hava sahası tehdit altında. Kim tehdit ediyor? Türk diplomasisi ne zaman bu soru sorulsa, “sınırlarımızın dibinde YPG terör örgütü var” yanıtını veriyor.

Türk havuz medyasının adamları elbette bu “savunma” karşısında “Kuzey Doğu Suriye’deki askeri güçlerin elinde İstanbul ve Ankara hava sahasını tehdit eden savaş uçakları ve balistik füzeler var mı?” sorusunu sormuyor. İşin gerçeği nedir öyle ise? Malum devletler hava savunma sistemleri kurarken, kurdukları sistemin “dost ve düşman” uçak ve füzeleri birbirinden ayırdetmesini sağlayan teknikler kullanıyor.

Patriot füzeleri Amerikan uçakları ve füzelerini vurmaz. Bunları dost diye algılar. Rus, Çin v.s. yapımı uçak ve füzeleri ise düşman olarak algılar ve vurur. S- 400’ler de Rus uçak ve füzelerini vurmaz. Amerikan uçak ve füzelerini anında düşman olarak algılar ve vurur.

S-400 füzelerini “teröristlere” karşı alma iddiası gülünç bile sayılmaz. Demek ki Rus hava savunma füzeleri ABD yapımı uçak ve füzelere karşı alınıyor. O halde soralım: ABD İstanbul ve Ankara hava sahasını tehdit mi ediyor? Türkiye bir ABD saldırısı tehdidi altında mı? Bu bir. Gelelim Rojava topraklarında kurulması istenen “güvenli bölgeye”…

Türk devleti ne diyor? “Fırat’ın Doğusu’na da gireceğiz, ‘terör yapılanmasını yok edeceğiz.” Demek ki Erdoğan elindeki ordunun gücüne sonsuz güveniyor. Hani ABD izin verse Kürt silahlı güçlerini bir vuruşta tarumar edecek. O halde soralım: Kim kimi tehdit ediyor? Ve kim kimden korkmalı ve yılmalı? Türkiye mi Rojava’dan yoksa Rojava mı Türkiye’den? Bu soruya Saray’ın “ben çok korkarım, yılarım” demesini herhalde beklemezsiniz. Kazım Karabekir’den “Türk Marşı”nı dinleyelim:

“Çelik gibi kollu, tunçtan ayaklı,

Türk hiç yılar mı,

Türk hiç yılar mı?

Türk yılmaz, Türk yılmaz!

Cihân yıkılsa, Türk yılmaz!”

Eğer böyleyse Türkiye-Rojava sınırında güvenli ve uçuşa yasak bölgeye kimin ihtiyacı var? “Korkmayan ve yılmayan Türk’ün mü?” yoksa elinde ne uçak, ne füze, ne Patriot ve ne de S-400 olan Kürdün mü?

Fakat Saray diretiyor: “Tehdit altındayım, bana güvenli bölge verin, İstanbul ve Ankara hava saham tir tir titriyor, Rojava’dan “sorti” yapacak F-35’lere, fırlatılacak balistik füzelere karşı kendimi korumak için aldığım S-400’lere izin verin…” Allah Allah! Tövbe estağfurullah! Saray bizimle dalga mı geçiyor, yoksa ordu tarumar oldu da “keleşli YPG’lilerin” bir vuruşta Ankara’yı işgal etmesinden mi korkuyor.

Medyaya garip haberler düşmekte. İddiaya göre ABD Türkyi-Rojava sınırında “YPG-YPJ güçlerinin olmadığı” bir güvenli bölge için Saray’la çalışmalara devam ediyormuş. Türk tarafı “ordumuz bu güvenli bölgede bulunmalı” diyormuş.

İlahi Erdoğan; kendi korkun için güvenli bölge mi istiyorsun yoksa Kürdün ana toprağını ve Suriye’nin hukuki toprağını işgal etmek mi? Bunu geçelim. Bir an için “YPG’siz ve TSK’siz güvenli bölge” ihtimaline bakalım. Böyle bir güvenli bölge gerçekleştiğinde ne olur? Birkaç ihtimal var: Bu bölgenin “asayiş”i değil, “askeri savunması” ya uluslararası bir güce verilir ya da ABD, Fransa vs. askeri güçleri bölgede konuşlanır. Bu durumlarda bölge Rojava askeri güçlerinden bir bakıma “arındırılmış” olur.

İyi de aynı bölge “PYD’den de arındırılmış” olur mu? Olmaz elbette. PYD silahsız bir siyasi parti. Erdoğan “PYD beni dövecek” der mi sizce? Hava sahası kapalı olan ve toprakları Türkiye ve YPG güçlerinden arındırılmış, uluslararası güçler tarafından savunulan bu bölge sivil halklardan elbette “arındırılmayacak”. Böyle bir şey Jenosid olur. İyi de sivil halkların yaşadığı bu bölgede “asayişi”, “hukuku”, “adaleti”, “huzuru” kim sağlayacak?

Elbette Kuzey Doğu Suriye’nin özerk yönetimleri sağlayacak. Yani? Yani öyle de olsa, böyle de olsa, sonuçta Kuzeydoğu Suriye’de egemenlik, orada yaşayan halkın olacak. Şu anda bu egemenliği başta PYD olmak üzere o bölgenin meşru partileri temsil etmekte. Böyle bir “çözüm” karşısında Saray ne diyecek? YPG-YPJ güçleri BM ya da Amerikan askerleri kılığına girmiş, F-35’lerle uçuyor, Patriot füzelerinin başında İstanbul ve Ankara hava sahasını hedef alıyor, ben de onlara karşı S- 400 alıyorum” diyebilir mi? Der. Ağanın dilini tutan mı var? Gerçek ne? Türkiye NATO’ya karşı silahlanıyor. Quto bana demişti ki, “Veysi abe, bir köşe yazısı yaz, seçimsiz olsun”…”Tamam” dedim ve yazdım.

Kaynak: Yeni Yaşam

**

Kürtlerin sırtından S-400 pazarlığı – Koray Düzgören / Artı Gerçek

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org