Avrupa’da “savaş yorgunluğu” başladı – Işın Eliçin

Savaşın cephe dışına taşan olumsuz etkileri –yüksek enflasyon, enerji ve gıda fiyatlarındaki artış, tedarik sorunları, Rusya’ya uygulanan yaptırımların ve Ukrayna’ya verilen desteğin maliyeti- kamuoylarına hesap verme sorumluluğu bulunan Batılı ülkelerde siyaset sahnesini ısındırıyor.

Işın Eliçin yazdı: NATO Zirvesi’ne doğru – Aşırı sıcaklar geliyor…

25 Haziran 2022 Cumartesi
Rusya-Ukrayna savaşı ne zaman nasıl son bulacak? Çatışmalar beşinci ayında devam ederken, bu soruya kesin yanıt verebilen yok. En son geçen hafta, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg çatışmaların yıllarca sürebileceğini ve Batı’nın bu süreçte Kiev’i desteklemeye hazır olması gerektiğini söylemişti. Baştaki sorunun yanıtı, aslında Batı’nın Ukrayna’ya ne kadar uzun süre destek vermeye devam edeceğine bağlı olarak değişecek gibi görünüyor.

Moskova da Kiev de cephedeki kayıplar konusunda şeffaf değil. Yine de, Rus işgaline direnmek için Batı’nın askerî ve ekonomik yardımına kesintisiz ihtiyaç duyan Ukrayna yönetimi, kamuoyu desteğini diri tutabilmek için zaman zaman “sayı” açıklıyor. Devlet Başkanı Zelenskiy, haziran başında günde 60 ila 100 kişinin hayatını kaybettiğini söylemişti. Bir hafta sonra Zelenskiy’nin danışmanlarından Mykhaylo Podolyak ise her gün cephede ölen Ukraynalıların sayısını 100 ila 200, yaralananların sayısını da 500 ila 800 olarak güncelleyecekti. Yani ayda ortalama 24 bin ölü ve yaralıya yükselmiş durumda Ukrayna ordusunun kayıpları.

Bu çok ağır tablo, savaşın Ukrayna’da yol açtığı insani felaketin sadece bir boyutu. 5 milyonu şu an ülke dışında, toplam 12 milyon Ukraynalı yerinden-yurdundan olmuş durumda. Sivil altyapının uğradığı zararın 100 milyar doları aştığı, ekonominin yarı yarıya küçüldüğü ve devletin fonksiyonlarını sürdürebilmesi içinse ayda 5 ila 7 milyar dolara ihtiyaç duyduğu hesaplanıyor. Zelenskiy yönetimi “savaşı daha az kayıp vererek daha çabuk sonlandıracak bir askerî zafer” için, daha fazla mühimmat, daha fazla ağır silah tedarik edilmesini de bekliyor.

Savaşın cephe dışına taşan olumsuz etkileri –yüksek enflasyon, enerji ve gıda fiyatlarındaki artış, tedarik sorunları, Rusya’ya uygulanan yaptırımların ve Ukrayna’ya verilen desteğin maliyeti- kamuoylarına hesap verme sorumluluğu bulunan Batılı ülkelerde siyaset sahnesini ısındırıyor. Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron parlamento çoğunluğunu kaybederken, “Putinci” Marie Le Pen ana muhalefet lideri oldu. İtalya’da Ukrayna’ya silah desteği, koalisyon ortağı 5 Yıldız Hareketi’ni böldü ve hükümetin akıbetine ilişkin belirsizlik ortaya çıkardı. Almanya’da geçen ay yapılan eyalet seçimlerinde Sosyal Demokratlar’ın aldığı kötü sonuç, Ukrayna’ya destek konusunda ikircikli tutumu eleştirilen Başbakan Scholz’a “uyarı” olarak yorumlandı. İspanya’da da Başbakan Pedro Sanchez’in lideri olduğu Sosyalist İşçi Partisi, kalesi olarak bilinen Endülüs’teki yerel seçimlerde tarihinin en ağır hezimetine uğradı. İngiltere Başbakanı Boris Johnson kendi partisi içinde aleyhine verilen güvensizlik oylamasından zaferle çıktıysa da, halihazırda ülkede demiryolu çalışanları son 30 yılın en büyük grevine gitmiş durumda. Hafta başında Belçika’nın başkenti Brüksel’deki hayat pahalılığı protestosuna 70 bin kişi katıldı.

Bulgaristan’da ise altı aydır görevde olan Başbakan Kiril Petkov’un koalisyon hükümeti, meclisteki güvenoylamasını kaybederek düştü. Yolsuzlukla mücadele vaadiyle seçilen ve ülkesinin geleneksel Moskova yanlısı tutumuna itibar etmeyerek AB yaptırımlarına tam destek veren 42 yaşındaki Petkov, “yolsuzluğa bulaşmış muhalif siyasetçilerle Moskova yanlısı çevrelerin” güçbirliğinin kurbanı olduğunu söylüyor ve doğrudan Rusya’yı suçluyor: “Oyunu onların istediği gibi oynamazsanız, hükümetler düşer. Rusya bunu göstermek istiyor”. Doğalgazının yüzde 90’ını Rusya’dan tedarik eden Bulgaristan, Petkov hükümeti ruble ile ödeme yapmayı kabul etmeyince, Gazprom’un Avrupa’da gazını kestiği ilk ülkelerden biri olmuştu. Rusya, Bulgaristan gibi Polonya, Danimarka, Finlandiya, Fransa ve Hollanda’nın vanalarını da kapamıştı. Geçen hafta ise Gazprom teknik gerekçe göstererek, Avrupa’nın en büyük ekonomisi Almanya ile birlikte beş ülkeye -İtalya, Avusturya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya- gaz tedarikini yarı yarıya azalttı. Bu kış Avrupa’da enerji krizinin derinleşmesi bekleniyor.

Özetle Avrupa’da “savaş yorgunluğu” başladı. Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nin (ECFR) 10 ülkede yaptığı son araştırma da bu izlenimi doğrular nitelikte. Buna göre, savaşın ilk 100 gününden sonra Avrupa kamuoyu Ukrayna’daki gelişmelerden ziyade, çatışmanın nasıl sona ereceği ve kendi ülkelerine yönelik olumsuz sosyal ve ekonomik etkileri üzerine düşünüyor. Ankete yanıt verenlerin yüzde 35’i savaşın bir an önce sona ermesini isterken, yüzde 25’i Rusya’yı cezalandırmanın daha öncelikli hedef olması gerektiği şeklinde görüş bildirdi.

Bu gelişmeler ışığında, perşembeden başlayarak art arda gelen zirveler (Ukrayna ve Moldova’ya aday ülke statüsü verilen AB zirvesi, hafta başında yapılacak G7 zirvesi ve onu izleyecek NATO/Madrid zirvesi), Batılı liderlerin deklare edilmiş birlik ruhunu tazelemek, iç kamuoylarının desteğini canlandırmak, jeostratejik ittifakları genişletmek ve Rusya’yı yıpratmak gibi hedefleri açısından kritik önemde.

Özellikle NATO Zirvesi’ni Moskova da yakından izleyecek. Açıklanacak “Yeni Stratejik Konsept”te Rusya’nın ittifakın güvenliğine yönelik en önemli ve doğrudan tehdit olarak konumlandırılması bekleniyor. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin liderlere sesleneceği toplantıda, kapsamlı bir askerî destek paketi de karara bağlanacak.

NATO’nun “Yeni Stratejik Konsept”inde ilk defa Çin de çıkarlar, değerler ve güvenlik açısından “meydan okuyan” bir aktör olarak yer bulacak. Bu bağlamda Asya-Pasifik ülkeleri Avustralya, Japonya, Yeni Zelanda ve Güney Kore liderlerinin de zirveye davetli olduğunu hatırlatalım.

Kasımdaki ara seçimlerde yenilgi bekleyen, 2024 seçimlerinde ise Beyaz Saray’ı yeniden Donald Trump’a kaptırma olasılığı bulunan ABD Başkanı Joe Biden açısından Madrid zirvesi ayrı bir önem arz ediyor. Ancak Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğine yapmış olduğu itiraz, Biden’ın bu zirvede vermek istediği birlik ve beraberlik fotoğrafını gölgeliyor. Pek çok yorumcu Ankara’nın itirazının gerisindeki saikler arasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı Biden tarafından doğrudan muhatap alınma arzusunun yattığını yazdığı için şu soru akıllarda: İki lider, haftaya Madrid’de ayaküstü de olsa bir araya gelir mi ve bu buluşma İsveç ile Finlandiya’nın üyeliği için uzlaşma formülü bulunmasına vesile olur mu? Planlı bir görüşme olmadığını biliyoruz ama Ankara’nın fırsatları zorladığını da.

Foto: 20 Haziran 2022 Brüksel

Kaynak: medyascope

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org