Ahmet Davutoğlu’nun 3 Aralık’ta yaptığı açıklamanın ardından bedelli tartışmaları sürerken; Kılıçdaroğlu, yoksulun de bedel ödemeden askerlikten muaf olabilmesini savunuyor; Demirtaş ise, zorunlu askerliğin karşısındaki tek çözümü vicdani ret olarak açıklıyor.
Bedelli tartışmaları süredursun, başlayacak uygulamaya göre, 1 Ocak 2015 tarihinde 28 yaşından gün almış erkekler, 18 bin lira ödeyerek askerlik yapmış sayılacaklar. Yani artık parası olan askerliğini yapmış sayılacak; olmayansa 12 ay askerlik yaparak ölme ve öldürme eğitimine tabi tutulacak, belki de çoğu zaman ölecek.
Osmanlı’da Bedelli
Osmanlı’da 1843 yılında uygulanmaya başlanan zorunlu askerlik hizmeti ile ihtiyaç duyulan askerler “kura sistemiyle seçilerek” askere alınıyordu. 26 yaşına kadar her sene bu kuraya dâhil edilenler, kura isabet ettiğinde 5 yıl askerlik yapıyordu.
Zorunlu askerlik hizmeti bu şekilde sürerken, 1846 yılında zenginler için bir ayrıcalık uygulanmaya başlandı. Uygulamayla birlikte kura isabet eden kişi eğer “bağ, bahçe, tarla, ev ve çift levazımatını satmadan bedel ödeyebilecek kadar zengin” ise, kendisi yerine başka birini askere gönderebilecekti. Bedel-i şahsi olarak adlandırılan bu uygulamayla “yerine ölebilecek bir yoksul” bulabilen her zengin, “bedel”ini ödeyerek zorunlu askerlikten muaf olacaktı.
Askere “gidenin gelmediği” bir dönemde “bedelini ödeyerek” bile askerlik yaptıracak birilerini bulmak zorlaşınca, zenginler için yeni bir ayrıcalık daha getirildi; 1870 yılında, bedel-i nakdi uygulamasıyla “yerine ölecek kimseyi bulamayan zenginler”, bu kez de devlete 15 bin kuruş ödeyerek askerlikten muaf edilmeye başlandı.
1886’da bedel-i şahsi sistemi kaldırıldı, bunun yerine 50 Osmanlı altını (50 lira) ödeyenlerin sadece 5 ay askeri eğitim alarak askerlikten muafiyeti sağlandı; 1911’de 50 lira bedel fazla görülerek 30 liraya indirildi ve bu durum 1916 yılına kadar devam etti.
Aynı yıllarda zengin “ölmekten” muaf tutulurken, gidenin gelmediği Yemen Savaşı, “zenginimiz bedel verir, askerimiz fakirdendir” türküsünü yazdırmıştı.
Bedel-i Nakdi’den Bugüne; Zengin “Muaf” Oldu, Yoksul “Asker”
Osmanlı’nın arından TC’nin kuruluşundan bugüne ise, 1987, 1992, 1999 (Marmara Depremi sonrası) ve 2011 yıllarında bedelli askerlik uygulaması ile belirli bir miktar parayı ödeyebilen zenginler askerlikten muaf tutulmaya devam etti. Bugünlerde ise Davutoğlu’nun yaptığı açıklamaların ardından yeniden konuşulan bedelli uygulamasıyla, “vatandaşlık ödevi” denilen zorunlu askerlik angaryası, yalnızca yoksullara ödev oluyor.
Bugüne kadar parası ve “bağlantısı” olanları kimi zaman “turistik” yerlerde asker eden, kimi zaman da onlara çürük raporu vererek zengini “ölmekten muaf” eden iktidar; bugünse 18 bini ödeyecek olanı muaf etmeye hazırlanıyor. Yoksula ölmekten kurtulmanın yolunu “taksitle ödenecek banka kredileri” olarak sunan devlet, çıkardığı “bedelli”yle yine yoksulu öldürmeye hazırlanıyor.
Hiçbir zaman zenginlerin evine gönderilmeyen “bayrağa sarılı şehit tabutları”, “kaza, şakalaşma, intihar”la yaşamını yitirdi denilen cenazeler yine yoksulların semtlerine, mahallelerine gönderilmeye hazırlanıyor. Bedel-i nakdi’den bugüne; zengini ödediği paralarla “ölmekten, öldürmekten muaf eden” devlet, yoksulu “ölmeye mahkûm asker” ilan ediyor.