“Dağlık Karabağ sorununda, üç başkentin çözümsüzlükten beslendiklerini düşünüyorum” (Doç. Dr. Hakan Güneş ile röportaj)

Bir topyekûn savaşa en yakın noktada olduğumuz açık. Bu gerilimi sürdürmek konusunda Azerbaycan tarafının daha hazırlıklı olduğunu düşünüyorum.

Doç. Dr. Hakan Güneş, Dağlık Karabağ cephe hattındaki gerilimi yorumladı: ‘1994’ten beri savaşa en yakın noktadayız’

Azerbaycan ile Ermenistan arasında, Dağlık Karabağ ve çevresinde yaşanan yüksek gerilim, bölgede endişeye neden oluyor. Rusya ve NATO’dan sağduyu çağrıları yükselirken, Ankara’dan Ermenistan’a dönük sert tepkiler gelmeye devam ediyor.

27-09-2020
Azerbaycan ile Ermenistan arasında, Dağlık Karabağ ve çevresinde yaşanan yüksek gerilim, bölgede endişeye neden oluyor. Rusya ve NATO’dan sağduyu çağrıları yükselirken, Ankara’dan Ermenistan’a dönük sert tepkiler gelmeye devam ediyor.

Dağlık Karabağ cephe hattındaki sıcak çatışmaya ilişkin Dış Politika Uzmanı, İleri Haber yazarı Doç. Dr. Hakan Güneş’in görüşlerine başvurduk.

‘AZERBAYCAN BU KEZ HAZIRLIKLI’

Dağlık Karabağ cephe hattında dün geceden bu yana tansiyon nasıl yükseldi?

Bölgede bundan önceki bütün çatışmalarda, iki taraf da birbirlerini sivillere dönük saldırıda bulunmakla suçluyordu ve ardından yanıt veriyordu. Bu kez de aynı şey oldu.

Dün gece Azerbaycan yönetimi muvazzaf askerlere dönük seferberlik ilan etti. Bugün de Ermenistan’dan seferberlik çağrısı yapıldı. Azerbaycan ise önemli kentler için sıkıyönetim ilan ve Bakü dahil 19 bölgede “savaş hali” ilan etmiş oldu.

Bu gerilimde özellikle öne çıkan nokta, Azerbaycan’ın daha proaktif bir pozisyonda olduğunu görüyoruz. Daha önceki örneklerde, zaman zaman karşı tarafın askeri yeteneğini test etmek üzere yapılan ve daha sonra “sulh” çağrıları yapılan gerilimler yaşanmıştı. Ancak bu kez proaktif bir Azerbaycan var. İlk defa 1994ten beri savaşa en yaklaştığımız ve geniş bir sahaya yayılan bir gerilim görüyoruz.

Azerbaycan Savunma Bakanlığı ve ordu sözcüsü henüz çatışmanın 10. saatinde ele geçirdikleri köyleri ve tepeleri açıkladılar. Bakü yönetimi 6 köyü geri aldıklarını duyurdu. “Ve bizden müjdeli haberler bekleyiniz” ifadelerini kullandılar.

‘BAKÜ, KARABAĞ ÇEVRESİNDEKİ BÖLGELERİ GERİ ALMAK İSTEYECEKTİR’

Topyekûn bir savaş öngörüyor musunuz?

Bunun bir Azerbaycan-Ermenistan savaşına gideceğini net olarak söyleyemem ama yakın tarihimizde bir topyekûn savaşa en yakın noktada olduğumuz açık. Bu gerilimi sürdürmek konusunda Azerbaycan tarafının daha hazırlıklı olduğunu düşünüyorum.

Uluslararası ve sahadaki güç dengeleri açısından, Aliyev hükümetinin süreci topyekûn savaşa götürmek istediğini söylemek doğru olmaz ama Karabağ çevresinde Ermenistan’ın işgal ettiği vilayetleri geri almayı hedefleyecektir. Yoksa, Özerk Karabağ Vilayeti’nin (Ermenistan açısından Artsah Cumhuriyeti) alınması hedef olmayacaktır diye öngörüyorum.

‘HEDEF TÜRKİYE’ SÖYLEMİ TEMELSİZ PROPAGANDA

AKP iktidarı ve yakın medya kuruluşları mevcut gerilimde asıl hedefin Türkiye olduğunu öne sürüyor. Bu konudaki görüşünüz nedir?

Bunun son derece temelsiz bir propaganda olduğunu düşünüyorum. Elbette Azerbaycan’la ilgili her olay Türkiye’yi etkiler ama Türkiye’nin hedef alındığı iddiası yersiz.

Aslına bakarsanız, kimi ideolojik ve politik nedenlerle AKP bu alanla ancak son iki yılda ilgilendi. Son 18 yılda çok sayıda çatışma yaşanmasına rağmen sadece birkaç örnekte tepki verildi. Dışişleri Bakanlığı açıklaması dahi yapılmayan çatışmalar yaşandığını gördük.

Öte yandan, özellikle üç başkentin burada çözümsüzlükten beslendiklerini düşünüyorum.

Bunlardan ilki Moskova…

Bu sorun ne kadar uzarsa, Azerbaycan ve Ermenistan birbirinden ne kadar nefret ederse, Rusya da burada daha fazla müdahil olabilecek.

Sorunun çözümüne dönük istekli olmayan bir diğer başkent ise Tahran. İran’ın en büyük endişelerinden bir tanesi başına bir Azeri milliyetçiliği sorunu açmak olacaktır.

Ankara ise bu gerilimi, Bakü ile Erivan arasında barışa hizmet etmekten çok içerideki milliyetçiliği pekiştirmek için kullanıyor. Bugün de yüksek perdeden verilen tepkilerde milliyetçiliği pekiştirmeyi hedefleyen siyasi ihtiyaçlar öne çıkıyor.

Dahası, İsmail Cem ve Abdullah Gül’ün denemeleri gibi kısa ömürlü kimi hamleler dışında Türkiye’nin bir çözüm angajmanına girdiği örnekler olmadı.

‘İDDİALAR DİKKATLE TAKİP EDİLMELİ’

Son dönemde Ankara’nın bölgeye Suriyeli cihatçı güçler sevk ettiği yönünde Rus basınında kimi haberlere rastladık. Bu konuda bir fikriniz var mı?

Karşılıklı bir kara propaganda sürüyor. YPG’lilerin kaydırıldığı yönünde Ankara’ya yakın Azeri kanallarından yayınlar yapıldı. Ancak bu iddiayı pek ciddiye alamadığımı belirtmek istiyorum. Azerbaycan’da yüzde 4 oranında Kürt nüfus var ve Ermenistan tarafından yerlerinden edilmiş ve mağdur edilmiş bir kesimden bahsediyoruz.

Diğer iddia ise sizin de söylediğiniz gibi, kimi Suriyeli cihatçı güçlerin Ankara tarafından bölgeye gönderildiği yönünde. Bu konuda henüz teyit edecek veya yalanlayacak bilgiler ortaya çıkmadı. Bu ciddi iddiayı dikkatle takip etmek gerekiyor.

Kaynak: İleri Haber

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org