2005 14 Mayıs-Fikret Yetişener-İZMİR
Kendimin farkıma varmaya basladığım ilk günlerden beri erkek olduğum için bana dayatılan çeşitli roller oldu. Beni çeşitli biçimlerde “erk”le ilişkilendiren toplumsal bakış, küçük iktidarları taşımanın yükünü üzerime yıkarken, bir yandan da koca bir sosyal yapının “er”i olarak davranmamı dayattı. Bu, her yerde, çalışırken, konuşurken, bakışırken, sosyal olan herhangi bir iletişim biçimi kurmaya çalışırken, hep karşıma çıktı. En çok da sevdiğim insanların, en yakınımdaki dostlarımın bu rollerin gereklerini yerine getirmemi beklemesi yıkmıştı beni. En derin yerlerimden yaralandım ama “yıkılmadım, ayaktayım”.
Sosyal hayatta bu kadar beni sarsması yetmezmiş gibi, otorite, beni şimdi basbayağı bir de asker yapmaya çalışıyor. Birgün belki gerekir diye birilerini öldürmeyi zorla öğretmek istiyor. Ama şunu söyleyeyim, ancak beyni sökülmüş, ruhu koparılmış bir bedenimi kışlaya götürebilirler.
Şimdiden haberi olsun cümlealemin, otoritenin somut bir biçimi olarak devletin ve en çok da bu tahakkümden beslenenlerin:
Gitmiyorum!”