ABD’nin Türkiye raporu: Hristiyanlar’a ve Yahudiler’e yönelik nefret söylemi arttı
30 nisan 2019
ABD hükümetine bağlı Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu, 2019 raporunu açıkladı. Türkiye, raporda ikinci kademe statüsüne alındı.
ABD hükümetine bağlı Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu (USCIRF)’nun 2019 raporunda Türkiye’de dini özgürlüklerin sağlanmadığı eleştirisi yer aldı. Hükümetin Müslüman olmayan kesimlerin dini özgürlüklerini kısıtlayan uygulamalardan örnekler verilen raporda kimlik kartlarında yer alan “dini inanç” kategorisinin Müslüman olmayanların fişlenmesine neden olabileceği belirtildi.
Vatandaşlara soy kayıtlarını görme imkanı sunulmasının, Ermeniler, Rumlar ve Museviler gibi azınlıkları fişlemeye çalıştığı yönünde kaygılar yarattığı ifade edildi.
Amerika’nın Sesi’nde yer alan habere göre, dini özgürlük ihlallerinde “’sistematik, sürekli, dikkat çekici” unsurlarından en az birini karşıladığı belirtilen Türkiye, raporda ikinci kademe statüsüne alındı.
ABD Kongresi’nde düzenlenen bir toplantıyla açıklanan raporun Türkiye bölümünde ülkede dini özgürlüklerin durumunun derin endişe yaratmayı sürdürdüğü ve mevcut gidişatın, gelecek yıllarda koşulların daha da kötüleşmesine yol açacağına dair ciddi kaygılar doğurduğu belirtildi.
USCIRF, hükümetin dini özgürlükleri ele alma konusunda dikkate değer bir ilerleme gösteremediği eleştirisinde bulundu.
GÜLEN CEMAATİ DE RAPORDA
Raporda ABD ile Türkiye arasında krize neden olan Rahip Andrew Brunson davasının yanı sıra Fethullah Gülen yapılanmasına dikkat çeken bölümler de oldu.
Brunson davasıyla ilgili, “İki yıldan fazla süren ve Hristiyanlar’a yönelik nefret söyleminde artışa neden olan Protestan Pastör Andrew Brunson’ın alıkonulması ve yargılanması süreci Ekim 2018’de mahkumiyet kararı ile sonuçlanmış, fakat Brunson, ABD Hükümeti’nin baskıları sonucu serbest bırakılmıştır. Bir USCIRF heyeti, Pastör Brunson’ın, 2018’in Mayıs, Temmuz ve Ekim aylarında Aliağa, Türkiye’deki duruşmalarına katılmıştır” ifadeleri rapora girdi.
“Özellikle Evangelist Hristiyanlar, Pastör Brunson davasından dolayı şeytanlaştırılmıştır” denen raporda en az 20 yabancı Protestan ailesinin, vize yenileme başvurularının reddedilmesi nedeniyle sınırdışı edildiği veya Türkiye’yi terk etmek zorunda bırakıldığı iddiası, “söylenti” olarak yer aldı.
“ABD’de yaşayan Fethullah Gülen’in destekçileri, Temmuz 2016’da meydana gelen başarısız darbe teşebbüsüne iştirak ettikleri veya terör faaliyetlerinde bulundukları gerekçesiyle kamu görevlerinden ihraç edilmeye, gözaltına alınmaya ve tutuklanmaya devam etmiştir” ifadelerinin yer aldığı raporda Türk hükümetinin, Gülen bağlantısı olanları fark gözetmeksizin, terör örgütünün birer parçası olarak tanımladığı bildirildi.
‘HÜKÜMET YAHUDİLER’E VE HRİSTİYANLAR’A NEFRET SÖYLEMİNİ ARTTIRDI’
Hükümetin, dini grupların içişlerine karışmaya devam ettiği belirtilen raporda, “Ermeni Apostolik Kilisesi için yapılan patrik seçimlerini onaylamamış ve Rum Ortodoks metropolitlerinin, Kutsal Sinod’a katılmak için Türk vatandaşı olmalarını şart koşmayı sürdürmüştür. Hükümet yetkilileri ayrıca, sosyal medya platformlarında yapılan kamuoyu açıklamaları ve yorumları altında antisemitik faaliyetlerde bulunmaya devam ederken, hükümet yanlısı gazeteler ve medya organları gerek Hristiyanlar’a gerekse Yahudiler’e yönelik nefret söylemini arttırmışlardır” denildi.
Türkiye’deki dini azınlıkların yaşama ve var olma mücadelesine tehdidin sürdüğü kaydedilen raporda, “Devlet kurumları ve hükümet taraftarı medyanın karalama kampanyaları, azınlıktaki bu gruplar arasında artan bir korku ortamının gelişmesine katkı yapmıştır” cümlesine yer verildi.
KİMLİK KARTLARINDAN AYRIMCILIK VE FİŞLEME ENDİŞESİ
Raporda dikkat çekilen bir başka endişe kaynağı da Türkiye’deki kimlik kartları oldu. “Ulusal kimlik kartlarındaki mikroçiplerin, kart sahibinin dini kimliği ile ilgili bilgiler içerebileceği, bunun ise mikroçipin okunabileceği işyerlerinde ve diğer yerlerde ayrımcılığa yol açabileceği yönündeki endişeler devam etmektedir” denirken hükümetin, Şubat 2018’de nüfus kayıtlarını erişime açarak soy kayıtlarını görme imkanı sunmasının, Ermeniler, Rumlar ve Museviler gibi azınlıkları fişlemeye çalıştığı yönünde benzer kaygılar yarattığı belirtildi.
Aleviler geçen yıl olduğu gibi bu yıl da ayrı bir başlıkta değerlendirildi. Türkiye’nin en büyük dini azınlığı olarak tanımlanan Aleviler’i hükümetin uzun zamandır Müslüman olarak sınıflandırdığı ancak Sünniler’den ayrı dini bir topluluk olarak tanımladığı belirtildi ve “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Şubat 2015 tarihli kararına rağmen hükümet, Alevi öğrencileri, ağırlıklı olarak Sünni İslam anlayışına dayanan zorunlu din derslerine katılmaktan muaf tutmak için gereken adımları henüz atmamıştır” denildi.
TRUMP YÖNETİMİNE DÖRT MADDELİK ÖNERİ LİSTESİ
ABD Başkanı, Dışişleri Bakanı ve Kongre’ye politika önerilerinde bulunan, Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu, Trump yönetimine Türkiye ile ilgili şu önerilerde bulundu:
• Türkiye hükümetini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) din veya inanç özgürlüğü ile ilgili kararlarına – ulusal kimlik kartlarının mikroçiplerindeki din hanesinin kaldırılması ve Alevi cemevlerinin yasal ibadethane ve Alevi dedelerinin dini liderler olarak tanınması da dahil – tamamen uymaya teşvik etmek;
• Türkiye hükümetine, Sünni Müslüman dışındaki inanç topluluklarının ibadethane inşaatı, bakımı ve onarımını desteklemeye yönelik hükümet fonlarına başvurmalarına imkan tanıyacak tedbirleri düzenlemesi için baskı yapmak;
• Türkiye hükümetine, eğitim müfredatının Türkiye’nin tüm dini gruplarını kapsayacak şekilde olmasını sağlaması ve öğrencilerin, AİHM’nin öngördüğü şekilde, dini ve felsefi görüş veya inançlarını açığa vurmadan din derslerinden muaf tutulmasına izin vermesi konusunda baskı yapmak;
• Türkiye hükümetine, Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılacağına dair verilmiş olan taahhütleri yerine getirmesi ve Ermeni Apostolik Kilisesi’nin patrik seçimlerini devlet müdahalesi olmadan yapmasına izin vermesi hususunda baskı yapmak;
• Türkiye hükümetine, Türkiye’deki dini gruplar hakkında antisemitik veya itibar kırıcı ifadeler kullanan kamu görevlilerinin açıkça kınanması yönünde baskı yapmak. (HABER MERKEZİ)
Kaynak: Artı Gerçek