Pentagon rövanş arayışında
20 Aralık 2017
Trump’ın gündeme getirdiği Kudüs hamlesinin boşa çıkacağını ve karşıtlarına daha fazla güç kazandıracağını geçen hafta yazmıştık. İş burada da kalmadı, Ortadoğu’da adeta ABD diplomasisi etkisiz eleman görünümü vermeye başladı. Pazartesi günü BM Güvenlik Konseyi’nde Mısır’ın verdiği önerinin oylanması sırasında da (tasarı geçmedi ama) yalnız kaldı. Tasarı, Trump’a Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımaktan vazgeçme çağrısı yapıyordu.
Geçtiğimiz hafta ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster’ın, Trump’ın güvenlik stratejisine dönük yaptığı belirlemelerin de bu durumda köklü bir değişikliğe yol açmayacağını söyleyebiliriz. McMaster Trump’ın yaklaşımını “ülke savunması, Amerika’nın refahının korunup güçlendirilmesi, güç kullanarak barışı sürdürmek ve Amerika’nın nüfuzunu arttırmak” diye özetlemişti. Trump Pazartesi yaptığı konuşmada bunların çok dışına çıkmadı. Çin ve Rusya’yı açıktan rakip olarak tanımladı. Söylediklerini tek tek ele almaya gerek yok. “Güç kullanarak barışı sağlamak” gibi bir saçmalığın dünyanın bugünkü yıkımında sorumlu olan aklın önemli bir parçası olduğunu ifade etmek yeterli olur. Öte yandan McMaster’ın açıklamalarında (sonradan toparlamaya çalışsa da) “aşırıcı ideolojilerin yayılması faaliyetlerinde şimdi Türkiye’nin de büyük rol oynadığını, birçok İslamcı grubun Türkiye ve AKP modelini örnek aldığını” söylemesi önemliydi.
Başlıktaki iddiaya gelince, ABD’nin özellikle Ortadoğu’daki mevcut kaybetmiş, etkisiz halinden görüntüde de olsa kurtulmaya dönük Pentagon’un bazı adımlar attığına dair işaretler var. Geçtiğimiz hafta Rusya ile yapılan Suriye’de zaferi paylaşamama tartışmaları sonrası ABD Savunma Bakanı Mattis’in “DAİŞ Suriye’de bitmedi” açıklaması geldi. Bu elbette 2018 “savunma” bütçesinden (692.1 milyar dolar) Suriye’ye 500 milyon dolar pay ayıran bir yönetim için “normal”. Sonuçta orada kalış gerekçesini hala DAİŞ üzerinden kurmaya çalışıyor. Dikkat çeken başka bir şey ise Rusya tarafından ABD’ye yöneltilen bir suçlamaydı. Özetle söylenen şuydu: Haseke’de DAİŞ’lileri Suriye ordusuna karşı eğitmek ve eğitilen DAİŞ ve El Nusra çetecilerinin Suriye’nin güneyine gönderileceği, Yeni Suriye Ordusu adı altında bir araya gelen grupta toplam 750 kişi olduğu, bunun 400’ünün DAİŞ üyesi olduğuydu. Yerel kaynaklar olayı doğrulamıyor, ABD’den ise bir açıklama yok. Kuzey Suriye Federasyonu Diplomasi yetkilisi Salih Muslim’in basın organlarına yaptığı açıklamalar da Suriye’de savaşın henüz sonuna gelinmediği yönünde. Burada yeniden kıpırdanan DAİŞ’in yanı sıra El Nusra gibi diğer çeteler de sorun. Belirleyici nedenlerden biri de PYD haricinde kimsenin sonrası için hala ortaya konulmuş bir projesinin olmaması. Esad’ın “hain” çıkışı ise savaşı uzatmak ve kazanmak isteyen ABD ve Erdoğan rejiminden başka kimsenin işine yaramaz.
Postmodern savaşın hareketlenmesi muhtemel cephelerden biri de Ukrayna. ABD savunma bütçesinden “Avrupa’da Rus tehdidine karşı” toplam 5.2 milyar dolar ayırırken bunun 500 milyon doları Ukrayna için. Yine geçtiğimiz hafta içinde Kanada’nın Ukrayna’ya “ölümcül silah“ ihracını serbest bırakması da dikkat çekici. Asıl enteresan gelişme ise Gürcü lider Saakaşvili (G.W.Bush’un göz bebeği) aracılığıyla Ukrayna’da zorlanan iktidar değişikliği. Yapılan değerlendirmelere göre Y. Timoşenko’nun devlet başkanı, ABD destekli Saakaşvili’nin ise başbakan olacağı bir „devrim” gündemde. Sonrası ise Donetsk bölgesinde yeniden gerilimin tırmanacağı. Burada hedef köklü bir rövanş olmasa dahi Rusya ekonomisini zaafa uğratmak yeterli olabilir.
Bitirirken kısaca postmodern savaşın bilardo topu DAİŞ bugün nerede sorusuna yanıt aramaya çalışalım. Öncelikle elbette Mısır ve Libya. Yavaş yavaş Afrika’nın içlerine taşındıklarının da işaretleri var. Geçtiğimiz günlerde Nijer-Mali sınırında öldürülen askerlerin faillerinin DAİŞ bağlantılı olduğu sanılıyor. Yemen bir diğer üs. Asıl merkez ise Afganistan-Pakistan hattı. Taliban’la da çatışmalara giren DAİŞ son dönemde onlarca saldırı düzenledi. Sonuncusu geçtiğimiz Pazar Pakistan’da bir kiliseye yapıldı. Pakistan yönetimi ABD’yi bölgeye “savaş ihraç etmek”le suçluyor. Burada açık olan Çin’in bölge stratejisi karşısında DAİŞ’in istikrarsızlaştırıcı bir işlev gördüğü.
Postmodern savaş giderek yaygınlaşıyor. Arjantin başta olmak üzere Güney Amerika ülkelerini de sarması olası. Savaşın asıl mesulü olan emperyalist-kapitalist sistemi alaşağı edemediğimiz sürece de bu durum devam edecek.
Kaynak: YENİ ÖZGÜR POLİTİKA