‘Savaş sürecinde vicdani retçilerin sayısı arttı’
Mayıs 14 / 2016
JINHA
AMED – Vicdani Ret Günü kapsamında düzenlenen panelde konuşan Vicdani Ret Derneği Eşbaşkanı Merve Arkun, yaşanan savaş sürecinde vicdani retçilerin sayısının daha fazla arttığını belirterek, “Onların savaşları ve katliam politikalarının ortağı olmazsa eğer onlar kaybedecektir” dedi.
Vicdani Ret Derneği üyeleri 15 Mayıs Vicdani Ret Günü kapsamında Diyarbakır’a gelerek Sümerpark resepsiyon salonunda panel düzenlendi. Salona “Kent ormanı ciğerlerimizdir. Ciğerlerimizi dağlayanlar Ankara’dan bakanlar”, “Amed’in garnizon kent olmasına izin vermeyeceğiz”, “Savaşa karşı vicdani ret”, “Elini vicdanına koy reddet”, “Çocuklar ölmesin ormana gelsin”, “Kent ormanı askeri alan değil, yaşam alanıdır”, “Sur kamunundur kamulaştırılamaz” pankartları asıldı. Panel açılışında Diyarbakır’ı anlatan bir şiir okundu. Ardından sunum yapanlar arasında yer alan vicdani retçi Ercan Jan Aktaş, 20 Temmuz Suruç katliamının ardından savaşın kendisini başka boyutlarıyla hayata geçirdiğini aktardı. Ercan, en büyük isteklerinin tüm orduların ortadan kaldırılması olduğunu söyledi.
‘Türk silahlı kuvvetlerinin bir parçası olmayacağız’
Vicdani retçiler olarak hiçbir zaman savaşların halkların talepleri üzerine kurulmadığını bildiklerini vurgulayan Ercan, yaşanan savaşa karşı mücadelenin yükseltilerek devam edeceğini aktardı. Vicdani retçilerin kendi deklarasyonlarında altını çizdiği noktayı dile getiren Ercan şöyle devam etti: “Türk silahlı kuvvetlerinin bir parçası olmayacağız. Kimilerimiz dağlar da kimilerimiz barikatların ardından mücadelemizi sürdüreceğiz.”
Suruç katliamında yaşamını yitiren vicdani retçilerden Polen Ünlü ve Alper Sapan’ın vicdani ret yazısını okuyan Ercan şöyle devam etti: “Polen, 15 Mayıs 2013 yılında vicdani reddini açıkladı. Polen, 20 yaşında bir Türk genci olduğunu ve işçi sınıfının mücadelesini yükselteceğini vurgulamıştı. Devletin kirli savaşının ortağı olmayacağını ve bu nedenle vicdani retçi olduğunu aktarmıştı. Aynı şekilde Alper Sapan da 24 Mayıs 2014 tarihinde reddini açıkladı. Alper’de devletin adaletsizliğine karşı olduğunu vurgulamıştı. Bizler savaşın karşısında duran tüm bireyler olarak sözümüzü çoğaltacağız” diye konuştu.
‘Militarizme karşı mücadele yürüttük’
Vicdani Ret Derneği Eşbaşkanı Merve Arkun da konuşmasına başlamadan önce Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nden Umut Fırat Suvarioğlu’nun vicdani reddin açıkladığı mektubu okudu. Vicdani Ret Derneği’nin kurulma amacı ve mücadele yöntemine dönük konuşan Merve, derneğin 2013 yılında kurulduğunu ancak ardından kurumsallaşma kararı aldıklarını belirtti. Merve, “Vicdani ret hakkı anayasal düzenlemelerde kabul edilse dahi savaşlar sona ermiyor. Dolayısıyla dernek olarak en başından savaş karşıtı ve militarist düşünceye karşı mücadele yürüttük. Asker ölümlerindeki en büyük etken zorunlu askerlikten kaynaklanıyor. Şüpheli ölümler çalışma alanlarımızdan birini oluşturuyor” dedi.
‘Askere gidecek sayısı azalırsa savaştıracak kimse bulamazlar’
Bir taraftan savaş sürerken diğer taraftan yaşanan çatlaklar olduğunu ifade eden Merve, ordu içerisinde özellikle uzman çavuş istifalarının yaşandığını aktardı. Yaşanan savaş sürecinde çok sayıda askerin kendilerine ulaştığını ifade eden Merve, savaş öncesi ve sonrasını karşılaştırdıklarında matematiksel olarak sayının giderek arttığını belirtti. Vicdani ret mücadelesini ve barış mücadelesini böylesi zamanlarda daha çok önemsediklerini vurgulayan Merve, askere gitmeyenlerin sayısı arttığı an savaştıracak kimsenin bulunamamasından savaşların sonunun geleceğinin altını çizdi. Yaşanan savaş süreci nedeniyle vicdani retçilerin sayısının giderek arttığını dile getiren Merve, gençlere savaştan başka çare olmadığı düşüncesiyle umutsuzluk yaratılmak istendiğini belirtti. Umutsuzluktan kurtulmanın en iyi yolunun vicdani retçi olmaktan geçtiğini aktaran Merve, “Onların savaşlarına ve katliam politikalarının ortağı olmazsa eğer onlar kaybedecektir. İktidarlar her alanda bize savaş propagandası yapıyorlar. Onların anlatımlarının karşısında başka bir yolun olduğunu biliyoruz. Yarın yapacağımız vicdani ret açıklamaları çok önemlidir. Bu nedenle vicdani reddini açıklamayanları yarın Tahir Elçi Kent Ormanına davet ediyoruz” diye belirtti.
Konuşmaların ardından ilk oturum olan ‘Savaşa karşı vicdani ret’, ‘Vicdani ret hareketinin tarihçesi’, ‘Savaşa karşı bir direniş yöntemi olarak vicdani ret’, ‘Hukuksal boyutu’, ‘Bir savaş olarak ekolojik yıkım’ konuları tartışıldı. Panel konuşmalarının ardından soru- cevap kısmıyla devam etti.
Program yarın saat 13.00’te Tahir Elçi Kent Ormanında yapılacak olan fidan dikimi ve vicdani ret açıklamalarıyla sona erecek.
(be-şa/gc)