Vicdani retçiye ceza veren mahkemenin gerekçesi: Dini ayrıcalık istiyor

Vicdani retçi Şendoğan Yazıcı, Borçka Asliye Ceza Mahkemesi’nin gerekçeli kararında vicdani red hakkının dini bir içeriğe büründürüldüğünü ifade etti. Avukat Gökhan Soysal ise AİHM, vicdani ret hakkını din ve vicdan özgürlüğü çerçevesinde değerlendiriyor.

29 Nisan 2022
FİLİZ GAZİ / GERÇEK GÜNDEM
Vicdani ret en basit anlatımla kişinin ahlaki tercihleri, dini inancı ya da politik görüşleri nedeniyle askere gitmeyi reddetmesi olarak tanımlanıyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesine taraf tüm ülkelerin vicdani reddi “din ve vicdan özgürlüğü” kapsamında değerlendirmesi gerekiyor. Fakat Türkiye’deki yaklaşım bu minvalde bir politika içermiyor. Avrupa Konseyi’ne üye 47 ülkeden 46’sı vicdani ret hakkını tanıyor. Tek kabul etmeyen ülkenin ise Türkiye olduğu biliniyor.

SİVİL ÖLÜM DAYATILIYOR
Artvin, Borçka’da yaşayan vicdani retçi Şendoğan Yazıcı’nın Anayasa Mahkemesi’nde üç, İstinaf mahkemesinde 4, Asliye Ceza Mahkemesin’nde de 8 davası bulunuyor. Yazıcı, yaklaşık 1 ay kadar önce aldığı cezanın “vicdani ret hakkı” üzerine dini şeyler yüklenerek yorumlandığına dikkat çekerek anlatıyor:

“Borçka Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen 8 davamda da vicdani ret konusuna girmeden, direkt olarak asker kaçağı, yoklama kaçağı, bakaya gibi tanımlarlara ceza veriliyordu. Son kararda Türkiye’nin vicdani ret yükümlülüğü altında olmadığı söylendi. Dini gerekçelerle herhangi kişiye, zümreye yasalar önünde herhangi bir ayrıcalık tanınmaması gerektiğinden yola çıkarak benim vicdani ret tanımımı dini bir içeriğe büründürmeye çalışarak vicdani rettin kabul edilemez dendi. Bu kararı üst mahkemeye taşıdık.”

Yazıcı Anayasa Mahkemesi’ne vicdani ret hakkının uluslararası yasalarla tanınması gerektiğine dair başvurularının 5 yıldır bekletildiğini ifade ederek şunu söylüyor:

“Devletin militer yapısıyla hiçbir şekilde bir temas kurmayacağım. Zamana yayarak, planlı bir şekilde yıllarımızı böyle bir konuyla meşgul etmeye çalışıyorlar. Bıktırmak, hayatın içinde yok saymak gibi bir çaba içindeler. Bizlere sivil ölüm dayatılıyor ama boşuna uğraşıyorlar.”

KARAR: HİÇBİR KİŞİYE, AİLEYE, ZÜMREYE İMTİYAZ TANINAMAZ
Yazıcı’nın yargılandığı Borçka Asliye Ceza Mahkemesi’nin gerekçeli kararında şu ifadelere yer verilmiş:

“Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının, “Din ve vicdan hürriyeti” başlıklı 24. maddesinin 1. fıkrasında, “Herkes, vicdan, inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.”; sonuncu fıkrasında ise, “Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.” hükümleri ile Anayasanın “Kanun önünde eşitlik” başlığını taşıyan 10. maddesinin 1. fıkrasında “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî, inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.”; 3. fıkrasında “Hiçbir kişiye, aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.” hükümlerinin yer aldığı görülmektedir.

“Askerlik hizmeti ile ilgili düzenlemelerin yer aldığı; Anayasanın “Vatan hizmeti” başlıklı 72. maddesinde, “Vatan hizmeti, her Türk’ün hakkı ve ödevidir. Bu hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir.” hükmü ve 1111 sayılı Askerlik Kanunu’nun 1.maddesinde “Türkiye Cumhuriyeti tebaası olan her erkek, işbu kanun mucibince askerlik yapmaya mecburdur” hükmü ile Askeri Ceza Kanununun 45. maddesinde “Bir şahsın hareketini vicdanına veya dinine göre lâzım saymış olması, yapmak veya yapmamakla vukua gelen bir suçun cezayı mucip olmasına mâni teşkil etmez.” hükmü yer almaktadır.”

“Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde vicdani ret hakkını tanıyan bir madde bulunmamaktadır. İçtihatlara göre, düşünce vicdan ve din özgürlüğü başlığıyla düzenlenen AİHS’nin 9. maddesi ile vicdani ret hakkının korunduğu, buna göre vicdani ret hakkından yararlanabilmek için, kişinin öncelikle bir inanç sisteminin mensubu olduğunun ortaya konulması gerekmekte olup siyasi ve kişisel sebepler, vicdani ret talebine dayanak olabilecek yeterlilikte değildir.”

EŞİTLİK FARKLI OLANA FARKLI DAVRANMAYI GEREKTİRİR
Avukat Gökhan Soysal konuyla ilgili “Kimseye dini farklılıkları ya da başka farklılardan dolayı ayrı muamele yapamayız deniyor. Eşitlik böyle bir şey değildir. Eşitlik, farklı olana farklı davranmayı gerektirir” diyerek şunları söylüyor

“Türkiye’de askeri mahkemeler vicdani ret haktır dedi ama bu kişi vicdani retçi değildir dedi. Çeşitli sebeplerle olmadığını iddia etti. Bir örnekte bir kişinin 18 yaşında bir yaralama eylemine karıştığını öne sürdü. Birisini yaralayan biri vicdani retçi olamaz dedi. Askeri mahkemeler kaldırıldıktan sonra sivil mahkemeler ise direk bu hak yoktur diyor. Bazı mahkemeler ise gerekçelendirmeye çalışıyor. AİHM, vicdani ret hakkını din ve vicdan özgürlüğü çerçevesinde değerlendiriyor. Ancak mahkemeler bunu kötüye kullanarak sanki AİHM laik değilmiş de Türkiye laikmiş gibi değerlendirip hiçbir dini zümreye ayrımcılık yapılamaz diyor.”

“Din ve vicdan özgürlüğü, sadece dini koruyan bir özgürlükmüş olarak değerlendiriliyor. AİHM’nin Mehmet Tarhan kararı var. Tarhan herhangi bir dini gerekçeye dayanmadan sırf vicdanın sesini dinleyerek vicdani retçi olduğunu belirtmiş. AİHM de din ve vicdan özgürlüğü sadece inananların değil inanmayanların da hakkını korur diyor. Mahkeme, vicdani ret hakkını koruyor. Ayrıca kişiler vicdani kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ama biz zorlanıyoruz. Kimseye dini farklılıkları ya da başka farklılardan dolayı ayrı muamele yapamayız deniyor. Eşitlik böyle bir şey değildir. Eşitlik, farklı olana farklı davranmayı gerektirir. Bir başka müvekkilim Ahmet Bay da Ardahan Asliye Ceza Mahkemesi’nde aynı suçlamayla yargılanıyordu. Ceza verildi ve mahkemenin gerekçesi Borçka Asliye Ceza Mahkemesi’ninki ile aynı. Neredeyse kopyala yapıştır gibi bir şey…”

Kaynak: Gerçek Gündem

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org