Türkiye: Şiddet Döngüsünü Durdurun
Uluslararası Savaş Karşıtları heyeti Diyarbakır ve Cizre ziyareti ile ilgili açıklamalarda bulundu
Uluslararası Savaş Karşıtları (WRI) heyeti Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak ile görüştü.
“Avrupa bizi hayal kırıklığına uğrattı”, ifadesi Türkiye’nin güneydoğusunda sıkılıkla duyulur bir hale geldi. “Avrupa’nın insan hakları ve barıştan yana olduğunu düşünüyorduk ama 90’larda Türkiye’de savaş olan yıllarda olduğunun aksine, bugünlerde hiç kimse bizlere neler olduğunu umursamıyor.” Uluslararası pasifist bir ağ olan WRI’yi temsilen giden heyet, Türkiye ile PKK arasındaki çatışmaların Türkiye’nin Kürt nüfus yoğunluğu olan bölgelerinde çok büyük acılara ve travmalara yol açtığı sonucuna ulaştı. Raporlara göre, Ağustos 2015’ten bu yana en az 338’i sivil olmak üzere sayısız insan öldü ve 400,000’in üzerinde sivil evlerini terk etmek zorunda kaldı. Türkiye İnsan Hakları Derneği’ne göre, evleri yerle bir olduğu için bu insanların 100,000 kadarının geri dönebilecekleri bir evleri yok.
WRI Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Christine Schweitzer: “Bize Suriye’de gördüklerimizi hatırlatacak şekilde, şehirlerin yerle bir edilmiş bölgelerini gördük. Yaşlı kadınlar harabelerin arasında eşyalarından arda kalanları ararken buldozerlerin enkazları temizlediğini gördük. Tarihi bir şehir olan Diyarbakır’daki bazı bölgelerin hiç kimsenin içerde neler olduğunu bilemeyeceği şekilde su sızdırmayacak kadar sıkı polis barikatlarıyla çevrildiğini gördük.”
WRI 40’ı aşkın ülkeden anti-militarist ve pasifist grupların üye olduğu uluslararası bir ağdır. Diyarbakır’ı ziyaret eden heyet, 4 farklı ülkeden 5 üye ve 2 Türk insan hakları aktivistinden oluşuyordu. Yapılan ziyaretin amacı çatışmalardan etkilenen bölgelerdeki durumu tetkik etmek ve uluslararası pasifist hareketin Türkiye’deki barış ve insan hakları sürecine nasıl katkı sağlayabileceğini görebilmekti.
Türkiye’de 20 yılı aşkın süredir çalışmalar yapan, çoğunlukla vicdani retçileri destekleyen bir Alman sivil toplum örgütü olan Connection e.V’den Rudi Friedrich: “Birçok Türk ve Kürt insan hakları örgütüyle görüşmeler yaptık. Hepsi de Türk ordusunun ve Özel Harekat Timleri’nin yaptığı çok sayıda insan hakları ihlalleri ve işlediği savaş suçlarından bahsettiler. Keskin nişancılar sokaklarda sivilleri hedef alıyor, hastaneler kapatılıp askeri kışlalara ve polis karakollarına dönüştürülmüş, sağlık hizmetlerine erişim kısıtlanmış ve yardım etmek isteyenler ise ya tehdit ediliyor ya da öldürülüyor. Ayrıca bazı insan hakları örgütleri PKK’nın da sivil halk için tehlike oluşturan stratejiler izlediğini anlattı.”
Amerika’da direnişler üzerine bilimsel çalışmalar yapan bir ağ olan Resistance Studies’de profesör olan İsveçli Dr. Stellan Vinthage: “Birçok çatışma bölgesinde bulundum. Burada diğerlerinden kötü olan şey şu ki, olan biten savaş olarak kabul edilmiyor bile. Bir tarafta yaptıklarını ‘terörle mücadele’ olarak tanımlayan ve bunu yapılan uluslararası insan hakları ihlallerine bahane olarak kabul eden baskıcı ve saldırgan bir egemen güç var; diğer tarafta da şiddete başvuran silahlı ikinci bir grup var. Onların da sivillerin çatışma bölgelerini terk etmelerine engel oldukları, sivilleri ve evlerini kalkan olarak kullandıkları yönünde bildirimler aldık.”
Guatemala ve Kolombiya’da insan hakları aktivisti olarak çalışmalar yapmış olan Avusturyalı Michaela Söllinger’a göre “Sivillerin korunması her hükümetin görevidir. Bunun yapılmaması, göz yumulmaması gereken bir dokunulmazlık atmosferi oluşturmaktadır. Bu aynı zamanda bütün siyasi hareketler için de geçerlidir. ‘Halkı için’ mücadele ettiğini iddia edenler halklarını tehlikeye atmak yerine onları korumalıdır.”
Uluslararası Savaş Karşıtları’na göre şiddet hiçbir zaman çözüm değildir. İspanya’da yaşayan, Endülüs Anti-militarist ve Şiddetsiz Ağı’nda aktif olarak görev yapan ve Türkiye’deki anti-militarist gruplarla 20 yılı aşkın süredir çalışmalar yapmakta olan Andreas Speck: “Temmuz 2015’te çöken sözde ‘çözüm süreci’ ile ilgili de şüphelerimiz vardı zaten. En nihayetinde çok sayıdaki problem için bir çözümün tüm taraflarca müzakere edilerek bulunması gerekecek. Acilen ihtiyaç duyulan şey şu ki; iki tarafı da dahil eden güven verici adımların atıldığı gerçek bir barış sürecidir. İster hükümetin PKK’nın silah bırakmasını şart koşması olsun, ister PKK’nın bu sürecin sonunda özerklik beklemesi olsun; böyle bir sürecin önüne engeller koymanın hiç kimseye faydası olmaz. Gerçek bir barış süreci iki tarafın da açık fikirli olmasını ve çözüm bulunmasını isteyen diğer aktörlerin, özellikle sivil halkın, bölgede yaşayan Kürtlerin ve diğer toplumların sosyal ve kültürel haklarına saygılı olmalarını gerektirir.”
Ziyaretin ardından WRI, bölgedeki bağlantıları aracılığıyla silahlı çatışmalara karşı yapılabilecek şiddet içermeyen müdahale yöntemleri geliştirmeye çalışacaktır.
WRI diğer barış örgütleriyle birlikte Avrupa hükümetlerini Türkiye’deki duruma daha fazla sessiz kalmamaya çağırmak için 2 dilekçe kampanyası başlattı:
Almanca: https://weact.campact.de/petitions/stoppt-den-kreislauf-der-gewalt-in-der-turkei
İngilizce: https://you.wemove.eu/campaigns/stop-violence-in-turkey
İspanyolca: https://you.wemove.eu/campaigns/stop-violencia-en-turquia
Sorularınız için iletişim adresleri:
İngiltere:
International: War Resisters’ International, 5 Caledonian Rd, London N1 9DX, Britain, +44-20-7278 4040, [email protected]
Almanya:
Christine Schweitzer (Bund für Soziale Verteidigung), +49-571-29 456, [email protected]
Rudi Friedrich (Connection e.V.), +49-69-82375534, [email protected]
İspanya:
Andreas Speck (Red Antimilitarista y Noviolenta de Andalucia – R.A.N.A.), +34-655-964791, [email protected]
Avusturya:
Michaela Soellinger (Fellowship of Reconciliation Austria), +43 664 799 4079 [email protected]
Daha fazla bilgi edinmek için: http://stopthecycleofviolence.wri-irg.org
Kaynak: WRI
Çeviri: VR
