2015-18 arası Kişi Başı Milli Gelir 11.014 dolardan 9.632 dolara düşerken, Kişi Başı Askeri Harcamalar ise 203 dolardan 231,5 dolara yükseldi – Bülent Danışoğlu

Stokholm Uluslararası Barış Araştırmaları Kurumu (SIPRI) verilerinden, Türkiye’nin askeri harcamalarını son üç yılda olağanüstü boyutlarda artırdığını anlıyoruz.

Muhalefet Askeri Harcamaları Tartışmak Zorunda

Muhalefet yoksulluğu ortadan kaldırmak, işsizliği azaltmak gibi hedeflere ulaşmak için askeri harcamalarla ilgili yeni politikalar belirlemek zorundadır.

İstanbul – BİA Haber Merkezi
05 Aralık 2019, Perşembe 00:00
Devlet Bahçeli 29 Kasım günü skandal niteliğinde bir demeç verdi. Aradan geçen günlerde muhalefetten bir tepki veya bir yanıt gelmedi. Oysa, üzerinde durulmasını hak eden önemli bir konuşmaydı. Çok sayıda rakam verildiği dikkate alınınca rastgele sözler olmadığı, üzerinde düşünülmüş bir metin hazırlandığı anlaşılıyordu.

Bahçeli “Ekonomide spekülasyon yapanlar ne kurşunun, ne bombanın maliyetini bilenlerdir. Bunlar boş boş konuşmaktadır” diye başladıktan sonra ayrıntılı bilgileri sıraladı.

“Fırtına obüsleri bir saatte yaklaşık 240-250 mermi atabiliyorlar. Obüsler günde iki saat kullanılıyor, bu da ortalama 500 obüs mermisinin kullanıldığı anlamına geliyor. Bu mermilerin ortalama fiyatı 1000 dolar. Günde 500 mermi 500 bin dolar eder. Tek bir fırtına obüsünün sadece atıştaki mermi maliyeti yılda 50 milyon dolara yaklaşıyor. Bir harekatta 100 obüs topu kullanıldığını düşünürsek yılda sadece 5 milyar dolar obüs maliyeti karşımıza çıkar. Bir savaş uçağının attığı sıradan bir bombanın fiyatı 2500 dolar. Bir F-16’nın hiç ateş açmadan bir saat havada uçmasının maliyeti 14 bin dolar. Sadece Zeytin Dalı Harekatı’nın ilk gününde uçan savaş uçaklarımızın yakıt bedeli 1 milyon dolar.”

Bahçeli bu teknik bilgilerden sonra “Biraz milli hedefleri anlamak gerekiyor” dedi. Gerçekten de iktidar ortağının, İkinci Dünya Savaşı öncesinin “top mu tereyağı mı” söylemini çağrıştıran sözlerini anlamak gerekiyor. Bu sözler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şubat ayında sarfettiği “Domates, patlıcan, patates, sivri biber diyorlar. Düşünün, bir merminin fiyatı nedir? Benim Mehmet’imin giyinip kuşanması ve teröristlere karşı verdiği bu mücadelenin bedeli nedir?” sözlerinin daha da netleştirilmiş hali. Cumhurbaşkanı da ortağı da, tereyağının zamanı değil, boş boş konuşmayın, demeye getiriyor.

Türkiye’nin ekonomik verileri de bu sözlere paralel bir gelişim gösteriyor. Stokholm Uluslararası Barış Araştırmaları Kurumu (SIPRI) verilerinden, Türkiye’nin askeri harcamalarını son üç yılda olağanüstü boyutlarda artırdığını anlıyoruz. Türkiye’nin askeri harcamaları, cari dolar kuru üzerinden, 2015 yılında 15,9 milyar dolar düzeyindeyken, her yıl artarak 2018 yılında 19 milyar dolara ulaşıyor. Bu sayılar, yine cari dolar fiyatı üzerinden yüzde 19 oranında bir artışı gösteriyor.

TIKLAYIN – Dünya Askeri Harcaması 1.8 Trilyon Dolara Ulaştı, Türkiye Dünyada 15’inci
Her yılın harcamalarını, sabit bit değer olarak, 2017 yılı dolar kuru üzerinden hesaplayınca durum daha vahim görünüyor. 2017 yılı sabit dolar değeriyle askeri harcamalar, 2015 yılında 14,3 milyar dolar iken 2018 yılında 22 milyar dolara ulaşıyor.

Bu durumda üç yıllık artışın yüzde 54 düzeyine ulaştığını görüyoruz. Bu çok yüksek bir artış hızı olduğu gibi, her yıl biraz daha hızlandığı da anlaşılıyor. Sadece 2017’den 2018’e bir yıllık artış hızı yüzde 24’e ulaşıyor. Zaten 2018 yılında sadece Savunma Sanayii Destekleme Fonu’ndan yapılan harcamalar 13,4 milyar liradan 22,5 milyar liraya yükselmiş ki bu yüzde 70 artış olduğunu gösteriyor.

Söz konusu artışın önemini anlamak için dünyadaki artışla karşılaştırmak yararlı olabilir. 2017 dolar sabit değeriyle hesaplandığında, dünyanın toplam askeri harcamaları 2015 yılındaki 1706 milyar dolar düzeyinden, 2018’de 1774 milyar dolar düzeyine ulaşıyor. Bu da üç yılda yüzde 4 dolaylarında bir artışa tekabül ediyor.

Peki, askeri harcamaların sürekli yükseldiği bu üç yıl içinde ekonominin genel seyri nasıl oluyor?

Türk lirası cinsinden rakamlara bakınca Gayrisafi Yurtiçi Hasılanın büyüdüğü görülüyor. Ancak cari dolar kuru üzerinden hesaplandığında, 2015-2018 arasında ciddi bir daralma dönemi yaşandığı anlaşılıyor. GSYH 2015 yılında 861,5 milyar dolardan, 2018 yılında 784 milyar dolara düşüyor. Bu, üç yıl içinde yüzde 9 oranında küçülme demek.

Kişi başına milli gelirde durum biraz daha kötü. Kişi başına milli gelirin 2015 yılındaki 11.014 dolardan, 2018 yılında 9.632 dolara düştüğü görülüyor. Üç yılda yüzde 12,5 oranında azalmış. Oysa aynı dönemde kişi başına askeri harcamaların 203 dolardan, 231,5 dolara yükseldiği hesaplanıyor. Aynı dönemde hem kişi başına gelir azalıyor, hem de kişi başına askeri harcama yükseliyor.

Bütün bu rakamlara 2019 yılının değerleri dahil değil. Oysa 2019 yılında GSYH küçülürken askeri harcamaların daha da arttığını biliyoruz. Henüz kesin rakamlar ortada yok ama nüfus artışı da dikkate alınınca, kişi başına milli gelirin biraz daha küçüldüğünü ve kişi başına askeri harcamaların biraz daha arttığını anlıyoruz.

Bu rakamlar Devlet Bahçeli’nin sözlerinin tartışılması gerektiğini gösteriyor. Türkiye üç yıldır bir yandan küçülüyor, yoksullaşıyor, geriliyor öte yandan silahlanıyor, savaşıyor ve yeni çatışmalara hazırlık yapıyor. Bu süreçler aynı dönemde yaşanıyor.

Suriye, Doğu Akdeniz

Erdoğan’ın ve Bahçeli’nin sözleri önümüzdeki dönemde de aynı sorunların yaşanacağını işaret ediyor. Nitekim, Suriye’ye ilişkin harcamaların kısılmayacağı ve muhtemelen daha da hızlı artacağı belli oluyor. Ayrıca Suriye’de türlü çeşitli anlaşmazlıklar sürerken, Doğu Akdeniz’de çevre ülkelerin tamamını Türkiye’ye karşı birleştiren politikalar uygulanıyor. İsrail, Mısır, Suudi Arabistan, Kıbrıs, Yunanistan, İtalya gibi geniş bir cepheye karşı, bugün var yarın yok Trablus hükümetiyle işbirliğinin anlamlı olduğunu düşünmek zor. Bütün bunlar en azından önümüzdeki yıl da askeri harcamaların artırılmasına gerekçe olacaktır.

Buna rağmen, muhalefet partileri ekonomiyi eleştirirken, kendi vaatlerini sıralarken askeri harcamalardan pek söz etmiyorlar. Genel olarak kaynak yaratmak, yolsuzlukları önlemek, israfa son vermek gibi hedefler iyidir, gereklidir fakat Türkiye ekonomisi bu tür tedbirlerle yetinemeyecek ölçüde bozulmuş durumdadır. Üstelik dünya da durgunluğa girmekte olduğundan, dış koşullar ülke ekonomisinin yükselmesine yardımcı olamayacaktır.

Muhalefet yoksulluğu ortadan kaldırmak, işsizliği azaltmak gibi hedeflere ulaşmak için askeri harcamalarla ilgili yeni politikalar belirlemek zorundadır. Yaşadığımız günlerde dış politika ekonominin en önemli aracı haline gelmiştir. Askeri harcamaları azaltmaya yönelik bir dış politika izlenmemesi halinde, muhalefetin talep ettiği sosyal hedeflerin hiç birine ulaşmak mümkün olmayacaktır.

Bülent Danışoğlu
Ekonomist. Bülent Danışoğlu,Kudret Emiroğlu ve Binnur Berberoğlu ile birlikte “Ekonomi Sözlüğü”nün (Bilim ve Sanat Yayınları – 2006) yazarıdır.

Kaynak: Bianet

**

Meclis’teki 2020 bütçe görüşmelerinde emekçilerin ve yurttaşların bütçeden payını alamadığına dikkat çeken KESK Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik, savaşa ayrılan bütçe teklifine karşı mücadele programını açıkladı

Savunma ve Güvenliğe harcanan para her yıl arttı
2016: 28 milyar 702 milyon 119 bin TL
2017: 64 milyar 306 milyon 50 bin TL
2018: 92 milyar TL
2019: 102.8 milyar TL
2020: 141.1 milyar TL

Kaynak: Yeni Yaşam

PAYLAŞ.
VicdaniRet.org